Evrilen zevkler, değişen alışkanlıklar, yeni oyuncağımız yapay zeka. İnsanlık olarak yeni bir dönemi deneyimliyoruz. Gerçek dünyadan sanal dünyaya geçişin hız kazandığı bu dönem, moda dünyasını da peşinden sürüklüyor.
Bir yandan sürdürülebilir bir dünya için topraktan elyafa, kumaştan aksesuara duyarlı ve zararsız tasarımlar peşine düştük. Bir yandan yapay zeka ve dijital alışkanlıklarla akıllı ve çok amaçlı giysileri yüceltiyoruz. Rahat olmak ortak arzumuz. Sadece iyi görünmek mazide kaldı. Giydiklerimizin hem partiye hem sabah kahvesine eşlik etmesi beklentisindeyiz. Hatta kendi kendilerini temizlesinler, renk değiştirsinler, hava şartlarına uyumlanabilsinler, çevre dostu yok olabilsinler istiyoruz.
Moda endüstrisi insanoğlunun beklentilerini yanıtlamak için yeni yöntemlerle evriliyor, akıllanıyor. İnsanoğlu Moda’nın gözünü hiç bu kadar korkutmamış olabilir. Teknoloji, sanat, sosyal medya ile etkileşen modanın, yeni deneyimlerine göz atmak ister misiniz?
Londra merkezli giyilebilir teknoloji markası CuteCircuit, akıllı kumaşları ve LED’leri kullanarak interaktif giyim tasarımları üretiyor. LED’li elbiselerde renk değiştirmek veya desenler oluşturmak mümkün.
Hollandalı tasarımcı Iris van Herpen, 3D baskı teknolojisini kullanarak imkansıza yakın masalsı tasarımlar ortaya koyuyor.
Gelenek temsilinde rakipsiz bir marka olan Dior, kimi defilelerinde sanal gerçeklik teknolojilerini kullanarak izleyicilere interaktif bir deneyim yaşatıyor. Sanal gerçeklik gözlükleriyle koleksiyonun tüm detayları daha yakından görülebiliyor.
Project Jacquard: Google ve Levi’s’ın akıllı tekstil ve giyilebilir teknoloji üzerine tasarladıkları işbirliği. Dokunmatik teknoloji entegre edilmiş kumaşlar sayesinde, akıllı telefonlara bağlanabilen giysiler giymek mümkün.
Yapay zekanın moda tasarımına entegrasyonu ve bu alandaki değişimler her geçen gün artıyor. Veri odaklı yaratıcılık potansiyeli moda için gelişen bir kas. Yapay zeka aracılığıyla moda endüstrisinin ve moda tasarım süreçlerinin nasıl optimize edildiğinin örneklerine göz atalım:
Google ve H&M’in “Data Dress” projesi yapay zekayı kişilerin giyim alışkanlıkları yönünde geliştirdi. Giysilerin içine entegre edilen sensörler ve mobil uygulama, giyen kişinin günlük aktivitelerini ve tercihlerini analiz ederek veri topluyor. Bu veriler, giyilen kıyafetin tasarımını etkileyen bir yapay zeka algoritması tarafından kullanılıyor. Prada, tasarım süreçlerini iyileştirmek ve müşteri beklentilerine daha iyi yanıt verebilmek amacıyla Raf Simons’un kreatif stüdyosu ile işbirliği yaparak yapay zeka kullandı. Bu proje, müşteri profillerini ve beğenilerini analiz eden bir yapay zeka sistemi aracılığıyla tasarım sürecini optimize etmeye odaklandı.
Sizzi, yapay zeka tabanlı bir moda stil asistanı. Kullanıcılar, giyim tercihlerini belirttikten sonra Sizzi, bunlara uygun kombin önerileri sunabiliyor. The Fabricant, fiziksel kıyafetlerin dijital olarak tasarlanması, modanın dijitalleşmesi ve sanal giyim konusunda öncü. OpenAI tarafından geliştirilen DALL-E adlı yapay zeka modelini kullanarak, sanal kıyafetlerin tasarlanması ve üretilmesi konusunda ilginç çalışmalara imza attılar.
Kimi markalar çevreye duyarlı kumaşlar ya da üretimdeki karbon izleri seviyelerini azaltmaya odaklı çalışmalar yapadursun, yeni kurulan giysi tamir markaları modaya yeni bir boyut ekledi. Sadece tamir etmek değil, tamir ederken sanat ve tasarım entegrasyonu sağlayan markaların başında Sojo, The Restroy, Make Nu gibi isimler var.
Doğa dostu giyim markası olarak sürdürülebilirlik konusunda öncü olan Patagonia, geri dönüştürülmüş malzemeler kullanarak, giyim ürünlerinin dayanıklılığını artırmaya gayret ediyor. Giyim ömrünü daha da uzatabilmek için ürünlerini tamir etme konusunda da olanaklar sunuyor.
Ayakkabı markası Veja, sürdürülebilirlik ilkesini benimseyerek organik materyaller kullanıp ayakkabıları, çevre dostu malzemelerle üretmekle kalmıyor, etik ve sürdürülebilir bir dünyaya yatırım yapıyor.
Kaynakları verimli ve faydacı kullanmayı amaçlayan sürdürülebilir üretim teknolojileri moda endüstrisinde yeni odaklar yaratıyor. Özellikle hayvansal ürünlere ve kaynaklara alternatif olarak gelişen bitkisel derilere her gün bir yenisi ekleniyor.
Apple Leather: Elmaatıkları dokunmamış bir kumaşa dönüştürüldükten sonra geleneksel derinin görünümünü ve hissini vermek için farklı cilalar ve boyalarla son derece dayanıklı çanta, ayakkabı ve giysi dahil çeşitli ürünler ortaya çıkartılıyor. Apple deri aynı zamanda biyolojik olarak parçalanabilir, bu da onu sentetik deri seçeneklerine daha sürdürülebilir bir alternatif haline getiriyor.
Pinatex: Ananas yapraklarından elde edilen uzun lifleri, mısır nişastası ile birleştirerek dokunmamış bir kumaş türetiyor. Ananas çiftçileri tarafından ek gelir elde etmek için ayrılan uzun yaprak liflerini kullanan Pinatex çiftçiye de fayda sağlıyor. İşlemden kalan biyokütle gübre olarak kullanılabiliyor. İlave su, böcek ilacı veya gübre de kullanılmıyor.
Yeni dünyada, moda sadece dış görünüşle değil, aynı zamanda bireyin dünya ile kurduğu bağlam içinde anlam kazanıyor. Bireylerin kendi farklarını yansıtan, tarzlarını ifade eden ve dünyayla daha bilinçli bir şekilde etkileşime giren bireysel moda her gün daha da güçleniyor. Geleneksel desenler, dokular veya belirli bir kültürün simgeleri kullanılarak tasarlanmış kıyafetler, bireyin kültürel bağlamını ön plana çıkararak kişisel tarzını ifade edebiliyor.
Sosyal ve politik duruşların da giysilerle ifade edilmesi mümkün. Modada toplumsal normları sorgulayan ve mevcut normlara meydan okuyan tasarımlar ya da stiller artıyor. Farklı tarzlara sahip bireyler, toplumsal rolleri, beden normları veya diğer konulardaki normlara karşı duruşlarını giydikleriyle ifade edebiliyorlar. Bu örnekler, modanın dış görünüşten ziyade bireyin yaşam deneyimleri, değerleri ve dünya görüşüyle derin bir şekilde bağlantılı olduğunu gösteriyor. Stilleriyle aktivist tavırlarını yansıtan bireyler ilham veren modellere de dönüşebiliyor. Moda, bireylerin kendilerini ifade etmeleri, dünya ile bağlam kurmaları ve benzersiz tarzlarını ortaya koymaları için dönüşen bir platform.
Moda, cesur bir tutumla yeni alışkanlıklara öncülük mü ediyor, yeni alışkanlıklar modayı öncü mü kılıyor; yılların paradoksu. Sosyal yaşantımız ve arzularımız bir ağaca benzetilseydi, bunun en abnormal ve cesur dalı belki de moda olurdu. Yeni alışkanlıklara yön verdiği gibi, yeni alışkanlıklarla şekil de değiştiriyor. Uyum sağlamaktansa, dikkat çekmek modanın değişmeyen değişimi olabilir.