Yaklaşık beş yıl süren İskoçya ve damıtım evleri seyahat deneyimlerimi bir kitap ve bir de kısa film ile taçlandırmıştım. Geçtiğimiz Eylül ayında tekrar o günlere döndüm. Yine İskoçya’nın o gizemli, bakir, alabildiğine yalnızlık hissiyle dolu topraklarındayım. İlk seferinde viski tutkusunun peşinden bir tadıma gitmiştim. Aradan geçen zamanda on binin üzerinde kilometre kat ettim. Kimi zaman yeni yerler keşfettim, kiminde ise daha önce gidip de özlediğim, yeniden görmek istediğim yerlere çevirdim rotamı. Bazı ülkeler ve şehirler eski arkadaşlar gibidir, onları hep tekrar görmek, arayı fazla açmamak istersiniz. İşte İskoçya da benim için böyle, yüzlerce yıllık yaşantısını cömertçe ve büyük bir istekle paylaşan bir dost.
Dev Bir Yalnızlık Platosu: İskoçya
Dikine binalar, çok şeritli yollar, dağlar, tepeler, nehirler, göller arasına yayılmış bir coğrafyadasınız. Koşuşturmadan uzak, alabildiğine özgür ve yalnız... Hiç değişmemiştir İskoçya’nın vahşi doğası, hep aynı kalmış, zamana direnmiştir. İş makineleri göremezsiniz çevrenizde, yüzlerce kilometrede uçsuz bucaksız geniş çayırlar, birbirini takip eden tepeler, nehirler ve göllerle bir film platosu gibidir. Siz ve İskoçya genelde baş başa kalırsınız. An gelir, insan dahi göremezsiniz. İşte böyledir İskoçya’nın coğrafyası. Özgürlüğün vahşi olduğu kadar da çılgın halini iliklerinize kadar hissettirir. Sonsuzluk ve ölümsüzlük hissini her daim yaşatır. İşte bu ve bunun gibi pek çok nedenle yıllardır Birleşik Krallık’ın kuzeyindeki vahşi, sıcakkanlı ve gizemli İskoçya’ya, onun keşfedilmemiş bakir topraklarına gidip geliyorum. Bilmediğim yollara sapmak, kaybolmak, yeniden yolumu bulmak, hatta bazen kendimi bulmak için…
İskoçya’da adeta zaman durur ve siz içinden geçersiniz…
Unutulmaz anlara tanık olursunuz bu coğrafyada. Yüzyıl önce çekilen bir fotoğraf, değişmeden gözünüzün önünde belirir. Highland’in görkemli tepeleri, yüzyıl önce nasılsa bugün de öylece karşınızdadır. Speyside’da bazıları birbirine yürüyüş mesafesinde olan viski damıtım evlerinde başka bir macera bekler sizi. Highland’de, geniş vadilerden sarp kayalara, dik tepelere çekilirsiniz. Kocaman bir yeşilin ortasında nokta oluverirsiniz. Görkemli Edinburgh Kalesi’nin önünde geçmişe gidersiniz, parke taşların üzerinde nal seslerine veya at arabalarının tıkırtılarına kulak kesilirsiniz. Close adı verilen dar geçitlerle ilgili rivayetler gelir aklınıza, hayaletler ve cinayetler… Rosslyn Şapeli ve tapınak şövalyelerinden girer Harry Potter’a kadar uzanırsınız. İskoçya, efsaneler, cadılar, cinayetler ve hayali kahramanlarla baştan sona gizemli bir yolculuktur.
Edinburgh Kalesi ve Highland
İskoçya’nın sunduğu hikayeler bunlarla da sınırlı değil. Batı kıyılarının anakaradaki en güzel şehirlerinden Oban ve Forth William, Braveheart’tan tanıdığım İskoç halk kahramanı William Wallece’ın anıtının bulunduğu Stirling, efsane canavar hikayesi ile tanınan Ness Gölü (Loch Ness) ve yakınındaki Inverness şehri, golfçülerin tercihi doğu kıyısındaki St. Andrews, Aberdeen… Tabii bunlara en uzun kıyıya sahip İskoç gölü Loch Lomond’u da eklemeliyiz.
William Wallece'ın Anıtı
Scotch Whisky Deneyimi
Edinburgh Kalesi’ne uzanan yokuşun ortalarında hemen solda bir bina dikkatinizi çekecek. Scotch Whisky Experience’den başta bahsetmek gerek. Eğer İskoçya’da viski deneyimine ayıracak fazla zamanınız yoksa, en azından bir yarım gününüz varsa Edinburgh’un merkezindeki bu deneyim merkezini gezmelisiniz. Burada yüzlerce yıllık bir viski arşivini gezip dünyada pek çok yerde bulamayacağınız Scotch viskilerini bir arada test edebilir ve satın alabilirsiniz. Girişte biletinizi aldıktan sonra fazlasıyla turistik, karanlık bir tünel gezisi ile viski tarihi anlatımı sizi bekliyor. Ancak raylar üzerindeki bu çocuksu vagon gezintisi sizi aldatmasın. Zira sonrasında oldukça özel bir tur sizi bekliyor. İskoçya’nın her karış toprağından gelen, hemen her markanın bulunduğu çok özel bir koleksiyonu tanıma şansına erişeceksiniz. Bu paha biçilemez koleksiyonun yanında pek çok markanın şişe ve marka-logo evrimini de görmek mümkün. Tur bitiminde yine İskoçya’nın her bölgesinden (Speyside, Highland, West Highland, Lowland) ve Ada viskilerinden satın alabilirsiniz. Ancak sizinle küçük sırrımı paylaşmalıyım; İskoç viskileri Avrupa’daki pek çok ülkeden daha pahalı İskoçya’da. Eğer İskoç viskisi alacaksanız, dönüşte Türkiye havalimanlarındaki gümrüksüz mağazalardan alışveriş yapmanızı öneririm. Türkiye fiyatları kimi zaman İskoçya’dan yüzde 20-30 oranında daha uygun oluyor.
Neist Point Feneri
Efsane Ada Skye
Skye, İskoçya’nın batısında yer alan en güzel adalardan biri. Bir diğer özelliği, kıyıya en yakın bölgesinden bir köprü ile ulaşılabildiğinden diğer adalardaki feribot sıkıntısını yaşatmaması. Ancak Skye Adası’nı diğerlerinden ayıran ve özel kılan yanı, eşsiz coğrafi yapısı. Neist Point ve sarp kayaların üzerine inşa edilmiş deniz feneri, Skye Adası’nı ziyaret edenlerin mutlaka gitmesi gereken mekan. Adanın batısında yer alan Storr kayalıklarının hikayesi eski bir efsaneye dayanıyor. Anlatılanlara göre, burada yaşayan Storr’un İhtiyar Adamı (ya da Eski Adamı) bir devmiş! Ölüp de gömüldüğü zaman dışarıda kalan parmakları, bu muazzam coğrafi görüntüyü yaratmış. Zamanla bu efsanenin peşine bir yenisi daha eklenmiş. Hizmet ettiği insanlar için mucizeler yaratan bir deniz yaratığının anıtı da aynı tepede yerini almış. Bir nevi bizim hikâyelerimizdeki sahibine iyilikler yapan şişe cini misali… Anlayacağınız İskoçlar gizemi ve romantizmi seviyor. Unutmadan, Skye Adası’nda sadece tek bir viski damıtım evi olduğunu belirteyim. Burada üretilen viski de adanın tamamında olduğu gibi smokie (isli) tadıyla dikkat çekiyor.
Skye Adası
Hangi Bölgede Ne Bulabilirsiniz?
İskoç viskileri diğer viskilerden kolayca ayırt edilir. Ancak Scotch’lar kendi içlerinde bölgelere ve damıtım evlerindeki üretim tekniklerine göre ayrılabilir. Örneğin Batı kıyılarında ve adalarda üretilen viskiler, belli seviyelerde smokie (isli) viskilerdir. Highland viskileri ise daha meyvemsi tatlar taşır. Hadi bölgelere biraz daha detaylı bakalım.
Speyside
Highland bölgesinin kuzeyinde yer alan Speyside, İskoçya’da bulunan damıtım evlerinin yaklaşık yarısına ev sahipliği yapıyor. Anlayacağınız adım başı bir damıtım evi görüyorsunuz. Yaklaşık elli damıtım evi arasında İskoçya’nın önemli markaları bulunuyor. Spey Irmağı ve onun kollarına ilave olarak kullanılan fıçı çeşitliliği, Speyside viskilerinde fark yaratıyor. Speyside viskilerinde ağırlıklı çiçeksi, meyvemsi notalar öne çıkar. Bölgedeki verimli toprakların hanımeli, orkide türleri ve özellikle kekik gibi kolay yetişen baharat türleri açısından da zengin olduğu biliniyor.
Highland
Highland, adından anlaşılacağı gibi zor bir coğrafya. Anacak zaten İskoç viskilerini birbirinden ayıran önemli özelliklerden biri bu fark zaten. Bu sert coğrafi yapı kaçınılmaz olarak Highland viskilerinde de hissediliyor. Bölgede yetişen bizim süpürge otu dediğimiz İskoçların heather diye adlandırdığı bitki, aynı zamanda Highland ve İskoçya’nın sembollerinden. Highland viskilerinde süpürge otu bitkisinin polenli ve kuru kokusu öne çıkar. Meyvemsi kokular ve is yine Highland bölgesinin etkileri. Gün kurusu, kuru üzüm gibi daha kuru meyve tatlarıyla tahıl kokusu öne çıkıyor.
Lowland
Lowland bölgesindeki üreticiler, tahılın kurutulması işlemi sırasında neredeyse hiç turbalı toprak kullanmazlar. Bu bakımdan Lowland viskilerinde is, duman, turba gibi kokulara rastlamak pek mümkün değil. Toprağın kimyasal özellikleri nedeni ile bu bölgede yetişmiş tahıldan elde edilen viskilerin görece daha zayıf gövdeli ve yumuşak içimli viskiler verdiğini söylemek mümkün. Meyvemsi kokular ve is Highland bölgesinin imzası gibidir. Gün kurusu, incir ve kuru üzüm gibi daha kuru ve kekremsi meyve tatları ile özdeşleşen aromalar taşırlar.
Islay
Bu bölge İskoçya’da ziyaret edilecek en zahmetli bölge dersem yeridir. Edinburgh ya da Glaskow’dan birkaç saat otomobil kullandıktan sonra feribot saatini tutturmanız lazım. Üzerine bir de birkaç saatlik feribot yolculuğu. Islay bölgesinde üretim yapan Lagavullin Caol Ila, Ardberg Port Ellen gibi damıtım evleri İskoçya’da üretilen en farklı ve özel tatlara sahip viskiler üretiyorlar. Deniz yosunu aroması en sert şekilde bu bölgede üretilen viskilerde hissediyorsunuz. Bu derece net aromalar sunabilen viskiler sadece Islay bölgesinden çıkıyor. Ecza dolabı gibi kokulara eşlik eden deri, süet ve kurutulmuş balık (çiroz) aromaları da yine bölgenin en karakteristik rayihaları arasında yer alıyor. Kimi zaman kullanılan yer kömürü miktarına bağlı olarak, mazot, benzin gibi tatlar almak da olası. Közlenmiş sebze ve meyveler Islay bölgesi viskilerinin bir diğer karakteristik özelliği.
Islands
İskoçya’da kuşkusuz coğrafyasından en çok etkilendiğim bölge Adalar. Özellikle Skye Adası yüzyıllar öncesinden el değmeden kalmış gibi. Bu adanın en ilginç özelliklerinden biri ise adada tek bir damıtım evinin yani Talisker’in bulunması. Diğer adalarda da Jura, Highland Park, Scapa gibi özel tatlar üreten damıtım evleri var. Ada viskileri başka hiçbir bölgede bulunmayan aromaları ile öne çıkar. Tuz, iyot, is ve deniz kokularının karışımının tadını alırsınız. Bölgede bulunan bataklık ve azmaklardan elde edilen turba, tahılın kurutulma işleminde kullanılan kömür “peat” aroması ağırlıklı olarak Islands bölgesinde bulunuyor. Odunsu aromalar da bu bölgenin öne çıkan farklılıkları.
Skye Adası
Scotch ile Bourbon Arasındaki Fark
İskoçlar viskiye İrlanda ve İskoçya dilinde yaşam suyu anlamına gelen ‘uisge beatha’ adını verir. İskoç viskisi yalnızca İskoçya’da üretilir ve iki kez damıtılır. Üretiminde genel olarak arpa kullanılır. Yapımında kullanılan tahıllar çimlendirildikten sonra çimlenmenin durması için özel fırınlarda, açık ateşte kurutulur. Bu sırada ateşin dumanı tahıllara sindiği için ateş suyu olarak da adlandırılır. Bu işlem sırasında yakıt olarak torf kullanıldığından İskoç viskisinde is kokusu bariz şekilde hissedilir. Elbette Scotch da şarap gibi üretildiği coğrafyaya göre sınıflandırılır. Örneğin Speyside, Highland, Lowland, West Coast ve Isla, yani ada viskileri öne çıkan Scotch türleridir.
Yeri gelmişken size Bourbon ile Scotch arasındaki farktan da bahsetmek isterim. Viski, arpa, buğday veya çavdardan damıtıldıktan sonra meşe fıçılarda dinlendirilerek olgunlaştırılıyor. Göç zamanında Amerika’ya giden İskoçlar, tahıl bulamadıklarından mısırdan viski ürettiler. Sadece bir kez damıttıkları bu içkiye -belki kendileri bile beğenmediğinden- Kelt dilinde köpürmüş, boş laf anlamlarına gelen ‘Borvo’ sözcüğünden türettikleri Bourbon adını verdiler.
Bunları Biliyor Musunuz?
- Viski sözcüğü, Kelt dilinde hayat suyu anlamında kullanılan “usquebaugh” kelimesinden geliyor.
- İskoç viskileri, üretildikleri bölgelere göre Islay, Highland, Lowland, Speyside isimlerini alırlar.
- Viski şişesi üzerinde Whisky yazarsa İskoçya, Kanada, Japonya, Whiskey yazıyorsa İrlanda ve Amerika üretimidir.
- İskoç viskisi, yüzde 40 ve üzeri alkol oranına sahiptir, İskoçya sınırları içerisinde üretilir ve en az 3 yıl + 1 gün meşe fıçılarda olgunlaşması gerekir.
- Dinlendirme sürecinde alkolün uçucu özelliği ile viskinin her yıl yaklaşık yüzde 2’si azalır ve bu azalma “meleklerin payı” olarak adlandırılır.
- Viskinin içindeki tatları keşfetmek için birkaç damla su katılarak temsili koku ve tatları açığa çıkarılabilir.
- İskoçya’da üretilmiş olmalıdır.
- Yapımında maltlanmış arpa ve su kullanılmalıdır.
- Alkol oranı minimum yüzde 40 düzeyinde olmalıdır.
- 700 litreden büyük olmayan meşe fıçılarda en az 3 yıl olgunlaşmalıdır.
- İskoç viskileri de kendi içlerinde farklı türlere ayrılır. Literatürde birçok İskoç viski türü bulunsa da bunların en çok bilinenleri Single Malt Scotch (Tek Malt İskoç) ve Blended Scotch (Harman İskoç) viskileridir.
İskoçya’ya Gitmeden Önce Bilmeniz Gerekenler…
Pict: Piktler (Picts), kuzeyde yaşayan, vücutları ve yüzlerini boyadıkları için Romalılar tarafından Picts (Boyalılar) diye çağırılan bir halk. Roma İmparatorluğu sınırları kuzeyde İskoçya’nın Highland bölgesine dayanınca, Pictler’le sorun yaşayıp yaklaşık 170 kilometre uzunluğunda bir duvar örmüşler.
Tartan ve Kilt: Geleneksel olarak yünden dokunan ekose desenli kumaşa tartan deniyor. İskoçya’daki her klan, kendi tartan desenine sahip. Tartandan atkı, şal, battaniye de yapılıyor ama en tipik kullanımı kilt. Kilt, erkeklerin düğün, tören, Highland Games gibi resmi durumlarda giydikleri, diz boyunda bir kumaş. Etek olduğu düşünülse de daha ziyade belden bağlanan bir örtü gibidir. Kilt'in üstüne süsleme olarak kemer ve kese, altına ise yine ekoseli yün çorap giyilir.
Forth Nail Bridge
Haggis’e Övgü…
Herkes bilmez… İskoçların yokluk zamanlarında keşfettiği eşsiz bir yemektir Haggis… Bizim Türk mutfağındaki türlü yemeği gibi ama çok farklı! Bildiğiniz işkembe zarının içine bulgur, üzüm, fıstık, soğan, ince doğranmış sakatat ve bol baharat ile iç yağ doldurulup hazırlanıyor, fırında üç saat pişirilip yanında şalgam ve patates ile sunuluyor. 200 yıllık bir tarihi var Haggis’in… Hatta üzerine yazılmış şiirler ve şarkılar bile var. Bunlardan en meşhuru, sözleri Robert Burns’a ait olan Haggis’e Övgü adlı şiir. Genç yaşta hayata veda eden Robert’in Haggis’e Övgü’sü, 200 yıldır İskoçların ezbere bildiği bir ant gibidir. Kendisini anmadan geçemeyeceğim. Hayli eski bir İskoç diyalekti ile yazılmış bu şiirin son satırı çok anlamlıdır.
“Ama eğer onu mutlu etmek istiyorsan, ona Haggis yedir.”