Masalda yeriniz hazır: Como Gölü / İtalya
- İtalya’nın üçüncü büyük gölü Como’nun kenarındaki en büyük yerleşim yeri olan ve gölle aynı ismi taşıyan Como kenti etrafındaki büyülü dağlar, masmavi göl ve insanın düşlerini zorlayan birbirinden lüks villalarla masalsı bir yer.
- Geziye Volta Meydanı’ndan başlamak gerek. Dev saksılardaki çiçeklerle renklendirilen meydan, otel ve restoranlarla çevrili.
- Otel demişken, Villa d’Este’den bahsetmemek olmaz. Civarının en bilinen ve hem mimarisiyle hem de tarihiyle mutlaka ziyaret edilmesi gereken bu oteli, 1570’te ev olarak yapılmış. 1873’ten beri de lüks otel hizmeti veriyor. Sadece görmek için de girebiliyorsunuz.
- Volta’dan ilerleyip Duomo’ya yani şehrin en büyük katedraline doğru yürümeye devam ederseniz, karşınıza labirenti andıran dar sokaklar çıkacak. Şık mağazalar ve butiklerle dolu bu sokaklar, şehir kulesi ve Broletto Sarayı’na açılıyor.
- Doğa harikası gölü bir de yüksekten seyretmek için mutlaka Brunate-Como arasında çalışan ve 45 dakikalık bir açıyla tepeye çıkan 19’uncu yüzyıldan kalma tarihi fünikülere binin. Eski İtalyan köyü Brunate’nin sevimli meydanını ve sokaklarını dolaşın.
- Yeniden aşağıya indiğinizde küçük teknelerle gölde gezintiye çıkıp göl etrafındaki birçok köy ve kasabayı ziyaret edebilirsiniz. Hepsi güzel ama Ortaçağ kasabası Belaggio’ya kesinlikle gidin.
- Biraz daha vakit varsa Milano’ya yalnızca 45 km uzaklıkta olduğunuzu hatırlatayım.
Yazı: Zeynep Şeker | Fotoğraflar: Getty Images
O rüzgar sizi yine çağıracak: Bozcaada / Türkiye
- Kuzey Ege’nin saklı kalmış hazinesi Bozcaada’da olmak, sıradan bir tatil deneyimi yaşamak değil, yüzyıllar boyu karşı kıyıların insanları tarafından zevkle inşa edilmiş ada kültürünün bir parçası olmak demek. Karayoluyla ulaşılan Geyikli’den Bozcaada’ya yapacağınız feribot yolculuğu kısacık da olsa büyük anlam taşıyor. Ana karayı geride bırakıp Bozcaada’ya ayak basmak hem fiziksel hem de ruhsal olarak gerçek dünyadan kopmakla eş anlamlı.
- Baştan belirteyim, yedi yıldızlı dev oteller arıyorsanız yanlış adadasınız. Bozcaada’nın konaklama olanakları zevkli ve kaliteli olduğu kadar kısıtlı da: Limanın hemen yanındaki Otel Kaikias, Rum mahallesinin ara sokaklarındaki butik otel 9 Oda ve adanın kalbindeki Bağbadem Çiftliği size ada ruhunu hakkıyla yaşatacak seçeneklerden birkaçı.
- Denizin bereketiyle buluşan adanın eşsiz mikroiklimi ve verimli toprakları buradaki muhteşem tatların da yaratıcısı. Kahvaltı sofralarında tadına doyamayacağınız reçeller adanın alameti farikaları arasında. Ada ekmekleri ağzının tadını bilenler tarafından her mevsim buradan ülkenin dört bir yanına sipariş ediliyor.
- Asırlardır süregelen bağcılık geleneği bugün de meyvelerini meşhur Bozcaada şarapları olarak vermeye devam ediyor. Ufak fırınlarda bulabileceğiniz kurabiyeler annenizinkini aratmayacak kadar lezzetliler.
- Aradığınız baştan sona tastamam bir Bozcaada kahvaltısıysa adresiniz Patiska. Eğer zamanlamanız doğruysa akşam yemeğini de Maya’nın rüya bahçesinde yiyebilen şanslı azınlıkta yer alabilirsiniz.
- Adanın muhteşem plajları arasında seçiminizi rüzgara göre yapmanızda fayda var. Poyrazda Ayazma ve Habbele plajlarını, lodosta Çayır ve Tuzburnu koylarını tercih edin.
- Amacınız hızlı bir kaçamak da olsa Bozcaada’nın tüm zevklerini yaşamak için yerinizi mümkün olduğunca önceden ayırtmanızda fayda var. Yine de her şeyi bir kerede yapmak için kendinizi harap etmeyin. Nasıl olsa adanın rüzgarı nerede olursanız olun sizi bulacak ve buraya geri çağıracak.
Yazı: Eser Teker | Fotoğraflar: Getty Images
Komşunun frappe’si: Alexandroupolis (Dedeağaç) / Yunanistan
- Burası, İpsala gümrük kapısına 40 km mesafede, mini minik bir sahil kasabası. Yolculuğunuza İstanbul’dan sabah saatlerinde başlarsanız 300 km sonra güzel kafeleriyle dolu Dedeağaç sahilinde metrio (orta) frappe’nizi yudumlayabilirsiniz. Akşam olduğunda da şirin tavernalardan birinde gelsin ızgara ahtapotlar...
- Yunanistan son yıllarda içinde bulunduğu ekonomik krizin de etkisiyle harika sahilleri, nefis deniz mahsulleri ve makul tatil seçenekleriyle Türk turistlerin gözdesi. Ekonomilerinin en önemli dayanaklarından biri turizm olduğu için esnaf Türk ziyaretçilere çok önem veriyor. O yüzden hemen hemen her tavernada Türkçe mönü hatta Türkçe konuşan garson bulmak mümkün.
- İhtiyacınız olanlar Schengen vize, Turing’den alacağınız uluslararası ehliyet-sigorta (Green Card), kafa dengi birkaç eşlikçi. Otomobil yolcuğu seviyorsanız Dedeağaç’ı ilk durak yapıp Kavala ve Selanik’i de ziyaret ederek tatilinizi uzatabilirsiniz.
- Dedeağaç tatiline karayoluyla çıkmanın rahat ve ekonomik bir yolu da otobüs. Burası küçük bir yer olduğu için, gezerken araca çok ihtiyaç olmuyor; otel ve tavernalar hep yürüme mesafesinde. Merkezdeki tavernalarda (sahildeki Milos’ta günbatımını izleyin) kişi başı ortalama 30 euro’ya masanızı donatabilirsiniz.
- Farklı bir program için 10 km mesafedeki Aya Yorgi (Agios Georgios) tavernasını deneyin. Hemen önünden denize girip akşam da o manzaraya karşı leziz mezelerin tadına varabilirsiniz.
- Konaklama için pansiyondan beş yıldızlı otele kadar seçenekler mevcut. En iyisi olsun diyenler Astir Egnatia ve Thraki Palace’ı deneyebilir. İkisi de beş yıldızlı olan oteller son derece rahat ve fiyat olarak da uygun; yüksek sezonda oda fiyatları yaklaşık 100 euro. Ancak yaz aylarında ikisi de genellikle dolu olduğundan, rezervasyonu son ana bırakmamakta fayda var. Şehir merkezinde, bunun yarı fiyatına otel seçenekleri de mevcut.
Yazı: Edmon Bekyan | Fotoğraflar: Getty Images
