George Clooney ve Brad Pitt
Dergi Konuları

George Clooney ve Brad Pitt Hollywood'un En İyi Yakın Arkadaşları

Otuz yıl boyunca Hollywood’un akıl almaz derecede göz alıcı zirvesinde iç içe hayatlar yaşamış iki aktör... “60 yaş” eşiğini geçmişken her zamankinden daha rahatlar; dobralık yapıyor, zor yolla edindikleri bilgileri başkalarıyla paylaşıyor ve evet, mullet model saçın 80’lerde kime daha çok yakıştığını tartışıyorlar.

İlk duyduğunuz şey kahkahası:Hehhehhehhehheh! Telaşsız;sanki dünya kadar zamanıvar. Brad Pitt’in geceyi geçirdiği ve şu anda elinde bir fincan kahveyle çıktığı ChâteauMiraval’daki bazı binalar neredeyse 200 yıllık. Dolayısıyla Pitt’in kahkahası, bu taş eserlerde çınlıyor. "Heh hehhehheh" seslerizeytin ağaçlarının teraslarında yankılanıyor; lavantave biberiye saksılarını titretiyor. Pespembe çiçeklerin üzerine konan rengârenk kelebekleri kaçırıp, Matisse’in resmettiği zamanki yumuşak maviliğini koruyan Provençalgökyüzüneuçuranbukahkahalar; gölden,üzüm bağlarından, antik şapelden ve şu yaklaşan üstü açık siyah Mercedes’ten sekiyor.Direksiyonunda George Clooney var. Siyah güneş gözlüğünü takmış. Siyah bir polo tişört giyiyor. Ayağında makosenpabuçlar... Pitt’i görünce “Kardeşim!” diye bağırıyor ve ardından yine aynı kahkahayı duyuyorsunuz: "Heh hehheh heh..."

George Clooney ve Brad Pitt Hollywood'un En İyi Yakın ArkadaşlarıClooney: Ceket ve Pantolon Tom Ford. Gömlek Turnbull & Asser. Güneş gözlüğü (tüm çekim boyunca) by Selima Optique Pitt: Ceket, gömlek ve pantolon Tom Ford. Güneş gözlüğü Jacques Marie Mage.

Pitt ve Clooney, böyle yaşamaya alışkınlar: güzelliklerleçevrilihalde; görkemlibirinzivada.Neredeyse çeyrek asırdır arkadaş olmalarının nedeni, kısmen paylaştıkları bir şey aslında: Her genç aktörün yürümeyi hayal ettiği (para, ilgi ve başarının baş döndüren reçetesini temsil eden) yolun nereye varabileceğine dair bir kavrayış. Tam da şunoktayavarırdı; sıradanbir insanın bırakın kendisi için hayal etmeyi, zar zor tarif edebileceği (inanın bana, deniyorum) bir yere. Gülmekten başka ne yapabilirsiniz ki?

Pitt dün, İngiltere’deki Silverstone Pistinde, bir F1 pilotunun yaşamını anlatan ve F1 adını taşıyan büyük bütçeli filminin çekimlerindeydi. F1 boyutuna getirilmiş özel yapım F2 aracına binmiş ve düzlükte 160 mili görmüştü. “Bu mesleği çok uzun zamandır yapıyoruz” diyor Pitt. “Galiba yeni bir deneyim ya da heyecanlanacak bir şey bulmak gittikçe zorlaşıyor. Bu, benim için öyle bir rol oldu.” Clooney ise Adam Sandler ve Laura Dern ile birlikte NoahBaumbach’ın henüz ismi konmamış filmini bitirmek üzere ve İtalya’dan yeni geldi. Clooneyfilmde, bir film yıldızını canlandırıyor. “Bu biraz zorlama oldu” diyor gülerek.

Her iki adam da bir-iki gün içinde işinin başına dönmek zorunda. Ama şimdilik burada, Pittve o zamanki eşi Angelina Jolie’nin 2011’de satın aldıkları Miraval’dalar. (2021’de Jolie kendi payını sattı ve bu işlem halen acılı ve kapsamlı bir dava konusu.) Clooney ve ailesinin de bölgede, yolun hemen aşağısında, üç yıl önce satın aldıkları arazide bir evleri bulunuyor. “Direkt evimden arabayla geldim” diyor Clooney. “İki yıldır o evdeyim. Buraya hiç gelmemiştim. Sadece dokuz dakikalık bir mesafeymiş.”

Pandemi döneminde,” diye açıklıyor Pitt, Clooney ailesinin malikanelerini ne zaman ve nasıl satın aldıklarını anlatırken. “İnternetten.”

“Evet, internetten,” diye itiraf ediyor Clooney.

Bu zenginlik şakaları sık sık tekrar ediyor. Terasınızda zeytin ağacı ve benzeri şeyler inşa edip bakımını yapmak için başvurduğunuz Portekizli taş ustalarına dair bilgilerini kıyaslıyorlar. “Şu göl” diye soruyor Clooney: “Doğal mı?” Pitt, şaraphaneden kopan bir kol olduğunu ama birkaç yıl önce yatağını genişlettiğini söylüyor. Clooney kendi kendine mırıldanıyor: Adam gölünü büyütüyor. Bunu kim yapar ki?”

Onlarla bu deneyimi paylaşan az insan var dünyada. Şöhret ve para dolu, ev nedir bilinmeyen ve bu şekilde onlarca yıl göz önünde sürdürülen bir yaşamı anlayabilen… İşlerinden söz etmiyorum bile. Ocean’sEleven’dan bu yana, serinin iki devam filmini çektiler; Coenkardeşlerin BurnAfter Reading filminde rol aldılar ve geçen yıl çektikleri Wolfsadlı film için yeniden bir araya geldiler. JonWatts’un yazıp yönettiği; Apple’ın yapımcılığını üstlendiğiWolfs’taClooney ve Pitt, aynı iş için tutulan rakip iş bitiricileri canlandırıyorlar. Komedi ve aksiyonu harmanlayan film, gerçek hayatta birbirinin cümlelerini tamamlamayı seven bu iki adamın, bunu bir de filmde yapmaları için bir bahane.

Wolfsayrıca, nihayet yaşlanmaya başlayan iki yetkin adamı canlandıran iki yıldıza dair, pek de katmanlı olmayan bir meditasyon. Clooney 63 yaşında,Pitt ise 60. İkisi de birçok açıdan türlerinin son örneği. “20 yaşındayken birinin 63 yaşında öldüğünü duyduğumu hatırlıyorum” diyor Clooney. “Şöyle düşünmüştüm: İyi bir hayat yaşamış.”

- Hehhehhehhehheh.”

George Clooney ve Brad Pitt Hollywood'un En İyi Yakın ArkadaşlarıClooney Üzerinde: Gömlek, stilistin kendi ürünü. Pantolon Richard James Savile Row. Ayakkabılar John Lobb. Gözlükler Selima Optique. Pitt Üzerinde: Gömlek Prada. Pantolon Anderson & Sheppard. Ayakkabılar Manolo Blahnik. Gözlükler Jacques Marie Mage.

Gerçekten de iyi bir yaşam. Pitt, şapelin altından yaz mutfağı dediği bir yere inmek isteyip istemediğimizi soruyor; meğer burası üzüm bağı ile göle bakan bir terasta, birkaç yemek masasının bulunduğu bir açıkhava mutfağıymış.

Clooney ile en son, pandemi sırasında konuşmuştum. Uzun dağınık saçları ve kucağında oğluyla oturma odasında Zoom üzerinden görüşmüştü benimle. Pitt ile en son La Cañada’daikimize de ait olmayan bir mülkün küçük havuz evinde konuşmuştuk. Şimdi önümüzdeki manzaraya bakarken, bu üç deneyimden hangisinin en gerçeküstü olduğuna karar vermeye çalışıyorum. Ne var ki bu adamlarla ancak gerçeküstü deneyimler yaşanır.

GQ: George, Noah Baumbach’ın film setinden geliyorsun. Geçtiğimiz on yılda, bilhassa yönetmediğin filmlerde pek rol almamaya özen gösterdin. Şimdi, Wolfs ve Noah Baumbach projesiyle yeniden başkalarının filmlerinde rol alıyorsun. Bu değişimin sebebi ne?

George Clooney: Asıl nedeni şu; yönetmenlik yapmak demek, evden uzakta bir yıl geçirmek demek. Artık çocuklarım belli bir yaşa geldi. Onları okuldan alıp oradan oraya koşturmayacağız. Evvelden bizimle gelebiliyorlardı ve hepimiz gidebiliyorduk. Ama şimdi durum farklı. O yüzden artık muhtemelen oyunculuk gibi başka şeylere odaklanacağım.

Brad, bir konuşmamızda şöyle demiştin: “Tek amacım, daha az çalışmak.” Yılda bir film yapıyordun, o da belki.

Brad Pitt: Şey, şimdi bir buçuk yılda bir film yapıyorum. [Gülüyor] Hayır, hâlâ aynı yörüngedeyim. Aynı hissediyorum. Hayatımda olan ve sevdiğim insanların tadını çıkarmaya ve yaşamaya çalışıyorum. [Etrafımızdaki bağa işaret ediyor.] Bu konuda klişeden nasıl kaçınırım bilemiyorum ama burada hava temiz, her yer yemyeşil… Ben de sanırım biraz “o adam”a dönüştüm.

Clooney: İlginç bir şey daha oluyor aslında. 60 oldun, değil mi?

Pitt: Evet.

Clooney: [Gülüyor] Gülesim geliyor. 60 yaşıma girdiğimde eşimle güzel bir akşam yemeği yedik. Konuşuyorduk ve dedim ki: “Bak, artık 60 oldum.” Şimdi 63 yaşındayım. Ona dedim ki, “Olay şu, hâlâ çocuklarla basketbol oynayabiliyorum. Hâlâ takılabiliyorum, bir sürü şey yapabiliyorum. Fiziksel olarak hâlâ oldukça iyi durumdayım” ve devam ettim: “Kaç granola bar yediğimin bir önemi yok. 20 yıl sonra 80 yaşında olacağım. Ve bu bambaşka bir sayı.” Kemiklerinizin kırılganlaştığı ve kas kütlenizin yok olduğu, son derece gerçek bir sayı. Yani işler değişiyor. Dolayısıyla önümüzdeki 20 yıl boyunca sadece işe odaklanmamalıyız; her ne kadar çalışmaya devam etmemiz gerekse de. Hayata da dikkat vermeliyiz.

Pitt: Ölümlülüğü [Clooney bilmiş bilmiş gülüyor] ve bunun hepimizin başa çıkması gereken bir şey olduğunu anlamaya başlıyorsunuz. Bunun daha çok farkına varıyorsunuz.

George Clooney ve Brad Pitt Hollywood'un En İyi Yakın ArkadaşlarıPitt Üzerinde: Sabahlık ve pantolon Charvet. Gözlükler Jacques Marie Mage. Clooney Üzerinde: Pijama takımı Anderson & Sheppard.

Wolfs’ta ikiniz de aşırı yetkin adamları oynuyorsunuz; yaptıkları işte çok iyiler ama belki de yaşlanıyorlar. Sanatın birebir hayat olmadığını anlıyorum ama bu karakterlerle özdeşleşip özdeşleşmediğinizi merak ettim.

Clooney: Bakın, biz aptal değiliz. Ama depoda hâlâ biraz benzin olduğunu da hissediyorum.

Bir keresinde şöyle demiştin: “Oyuncuların kariyerlerine baktığımızda -örneğin Cary Grant’ınki- sandığımızdan daha kısa sürdüğünü görürüz.”

Pitt: Öyle mi? Gerçekten mi?

Clooney: Dostum, evet. 20 yıl falan. Kısa bir süre yani. Ama Cary Grant ilginç biriydi. Kendini bir filmde görmüş, -kiminle konuştuğunu şimdi hatırlamıyorum- “O kızı öpmek için fazla yaşlı görünüyorum” demiş ve işi bırakmış. Sonraki 20 yılını sadece Cary Grant olarak yaşamış. Ama aklınıza gelecek pek çok aktör -Clark Gable gibi adamlar yani- sandığınız kadar uzun kariyerlere sahip değildi. En fazla 25 yıl. Biliyorsunuz, bizim için 40 yıl oldu bile ki bu çok korkutucu. [Editörün notu: Grant ve Gable’ın kariyerleri 20-25 yıldan biraz daha uzun sürdü. Ama asıl fikir baki.]

George Clooney ve Brad Pitt Hollywood'un En İyi Yakın ArkadaşlarıGömlek ve pantolon Saint Laurent by Anthony Vaccarello. Ayakkabılar Manolo Blahnik. Şal (kemer olarak kullanılmış) Charvet.

Hâlâ devam ediyor olmana şaşırıyor musun?

Clooney: Evet! Damon’la bunu 25 yıl önce, filmiyle ilk çıkışını yapıp Oscar’ı kazandığında konuştuğumu hatırlıyorum. “Şunu bil, şayet 10 yıllık bir kariyerin olursa, o seviyede kalmak, büyük ikramiyeyi kazanmak gibidir” demiştim. Kimse bundan daha uzun süre devam edemez. Yani evet, hâlâ çalışabildiğime şaşırıyorum.

Brad, röportajlarda söylemeyi sevdiğin bir şey var: “Son demlerimdeyim.”

Pitt: Bunu sezon olarak kastetmiştim. Ozarc Dağları’ndaki güvenli alanınızdan çıkıp bu mesleğe girişiyorsunuz ve o dışardaki dünyada her şeyle karşılaşacakınız. Gerçekten heyecan verici, ilginç, acı verici ve korkunç; aynı anda hepsi. Sonra büyükler liginde oynamanıza izin verildiğinde, sorumluluklar ve hesap vermeniz gereken diğer yükümlülüklerle dolu başka bir oyuna dönüşüyor. Ama aynı zamanda fırsat demek, zevk demek. Ayrıca gerçekten saygı duyduğunuz insanlarla çalışmak da var. Bir de şimdikizaman var, “Bu son yıllarım nasıl geçecek?” diye düşündüğünüz. Annemle babamın George’un anlattığı şeyi çok iyi anladığını görüyorum. 80’li yaşlarda vücut daha kırılgan hâle geliyor. Yine de Frank Gehry’ye bakıyorum. Çok sevimli bir adam. 95 yaşında ve hâlâ harika bir sanatı ve güzel bir ailesi var. Bence yaratıcı kalmanın ve hayatınızı sevmeye devam etmenin formülü de bu.

Clooney: Biz de şanslıyız. İnsanı emekliliğe zorlamayan bir mesleğimiz var.

Madalyonun iki yüzü var ama, değil mi? Aktörler için şu klişe ne yazık ki doğru: Telefon birdenbire çalmaz olur.

Clooney: Tamam ama bunu yapmanın iki yolu var. Şayet kararınız 35 yaşınızdaki karakter olmaya devam etmekse ve daha yumuşak bir lens istiyorsanız telefon çalmaz olur. Ama diyelim ki çağrı listesini biraz aşağı çekmeye ve ilginç karakter işleri yapmaya istekliyseniz, o zaman öleceğiniz fikriyle barışmalısınız! İnsanların yanına gittiğimde “Düşündüğümden daha yaşlıymışsınız” diyorlar. Ben de “63 yaşındayım, seni aptal!” diyorum. Hayat bu. Değişim fikriyle barışabildiğiniz sürece sorun yok. İşin zor tarafı, bunu yapan pek çok oyuncu tanıyorum (siz de tanıyorsunuz); bunu bırakmayan, buna umutsuzca tutunmaya çalışan oyuncular.

Clooney daha fazlasını söylemek üzereydi ki iki sevimli çocuk çıkageldi. Arkalarında (sonradan Amal Clooney olduğu anlaşılan) beyaz elbiseli, uzun boylu, zarif bir kadın yürüyordu. “Bu Alexander, bu da Ella” diyor Clooney, Pitt'in üzerine tırmanmaya başlayan yedi yaşındaki ikizlerini tanıtırken.

Amal, Pitt’e sarılıyor. Evin muhteşem olduğunu söylüyor: “Çocuklar ‘Bizimkiyle aynı ev mi?’ diye sordu.”

“Hayvanları sever misiniz?” diye soruyor Pitt, ikizlere. “Şurada beslenecek bir sürü hayvan var.” Alexander ve Ella’nın tezahüratları arasında, ChâteauMiraval’ın hayvan nüfusunu -maymunlar, tavşanlar, mini atlar- saymaya başlıyor.

Sonunda hepimiz öğle yemeği için oturuyoruz. “Konuklar bu tarafta,” diyor Pitt. Clooney, eşi ve ben, hepimiz bir sıraya oturup yüzümüz Brad Pitt’e dönük, araziye bakıyoruz. “Röportaj nasıl geçti?” diye soruyor Amal.

“Daha yeni başladık” diyor Clooney.

“Sekiz dakikalık bir röportaj yaptık” diyor Pitt.

“Zamanlamanız mükemmeldi,” diyor Clooney.

“Eminim yeterli olmuştur,” diyor Amal gülerek.

Çocuklar, çimenlerin üzerinde bir heykele tırmanmaya başlıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, merdivenle masa arasında bir şeye benziyor. “Saçma şeyler yapmayın sakın” diye bağırıyor Clooney, dünyanın her yerindeki babaların paylaştığı o bıkkın sesle: “İyi kararlar verin.”

İki adam da Amal’aGQ çekimleri için denedikleri kıyafetleri anlatmaya başlıyor.

Pitt, “Erkeğin yeni şeyler denemeye cesaret ediyordu” diyor.

Amal soruyor: “Ne yaptın? Radikal bir renk mi giydin?”

“Umursamak için fazla yaşlıyım,” diyor Clooney.

“Yaşlanmanın bir diğer etkisi de bu” diyor Pitt. “Bir şeyleri kontrol etmeye çalışmak zor geliyor. Bir dereceye kadar akışına bırakmak gerekiyor.”

George Clooney ve Brad Pitt Hollywood'un En İyi Yakın ArkadaşlarıPitt Üzerinde: Kazak Saint James. Pantolon Brunello Cucinelli. Ayakkabılar Christian Louboutin. Çoraplar Anderson & Sheppard. Gözlükler, kendi ürünü. Clooney Üzerinde: Kazak Saint James. Vintage kot pantolon Raggedy Threads.

Bu zen, takdire şayan bir şey.Ama gerçekten yapabilir misiniz?

Pitt:Evet. Bu çok daha kolay. Her şeyi o biçimde planlamıyorum. Giderek daha fazla sırtımı yasladığım bir yöntem bu. Doğru hissediyorsam o barometreye güveniyorum ve sezgilerimi takip ediyorum.

Hep böyle miydin?

Pitt:Gittikçe daha çok böyle olmaya başladım. Daha gençken, dışarıda algılanan tehditler ve korunmanız gerektiğini düşündüğünüz şeyler var. Sonra fark ediyorsunuz ki bu çok yorucu.

Clooney:Ayrıca kendinizle dalga geçmeye çok daha isteklisiniz. Gençken hep bir şeyleri korumaya çalışıyorsunuz. Film seçebilecek duruma ilk geldiğimde, önüme gelen her şeyi kabul ettim. Çünkü filmden sorumlu tutulacağımı anlamamıştım. Batman & Robiniçin teklif aldım ve arkadaşlarımı arayıp “Batman olacağım!” dedim. Bunu detaylı düşünmüyorsunuz. Bunu üç filmde tekrarladıktan sonra -ki bu filmler gerçekten işe yaramadı- şöyle dedim: “İşlerden sorumlu tutulacağım. Şuna geri dönmem gerek: İyi senaryo ve seçmeme izin verilirse iyi yönetmen...” Bu da parayı denklemden çıkarmanız gerektiği anlamına geliyor. Unutmayın,ilk ünlü olduğunuzda, biri size çok para teklif edince şöyle düşünüyorsunuz: “Lanet olsun, daha önce hiç para teklif edilmemişti; hattahiç bir şey teklif edilmedi.”

Brad, sen de aynı şekilde mi hissediyorsun?

Pitt:Sırtınızdaki yükün farkına varmaktan söz ediyor. “Tamam, sorun değil” diyorsunuz, “Amaben seçeceğim.” Sorumluluğun sizde olduğunu fark ettiğinizdeinisiyatif alıp telefon etmeye başlarsınız. Mesela Seven’ı çekerken kontratıma şunu koymuştum: Daha önce bir filmde kötü bir deneyim yaşamıştım ve hayati olduğunu düşündüğüm sahneleri çıkarmışlardı. Seven’da kontratıma şunu ekledim: Eşinin kafası kutuda kalır.

Clooney: Eminim çıkarmaya çalışmışlardır.

Pitt:Tabii ki. Ve karakter, John Doe’yu öldürür. Kontratımda ikisi de var. Zamanı gelince biri çıkıp “Öldürmeseydi çok kahramanca olurdu” diyor. Siz de şöyle diyorsunuz: “Evet, olabilirdi. Ama olmayacak.” Bir başkası çıkıp şey diyor: “Eşi çok abartı. Köpeğin kafasını koysak nasıl olur? Köpeklerinin kafası olmalı.”
“Hayır, olmaz.

Wolfs, temelde siz olduğunuz için neredeyse geçmişe dönüş gibi hissettiriyor. Yeni bir seri değil, devam filmi değil; afişte sadece iki film yıldızı var. Artık böyle filmlere pek rastlamıyoruz. Neden peki?

Clooney:Stüdyo sisteminin eskiden yaptığı gibi kendi yıldızlarını yetiştirmediler. Biz o dönemin en sonunu yakaladık; stüdyoda çalışıp üç ya da dört film yapabiliyordunuz. Dört film ve az çok bir plan vardı. Artık bunun geçerli olduğunu sanmıyorum. Yani bir yıldızın arkasına sığınarak birine bir şey satmanız daha zor. Ama genç bir aktör adına harika bir dönem. Ben genç bir oyuncuyken, her pazartesi sabahı LA Times’ın arkasında 64 yapımlıkbir liste görürdünüz. Bu 64 yapımdan birinde gerçekten yer alıyorsanız, şovunuzu yayında tutmak için ilk 20’ye girmeye çalışırdınız. Ama hepsi bu kadardı. Sonra stüdyolar yılda beş film yapmaya başladı. Şimdi 600 dizi var. Yani oyuncular için çok daha fazla iş var.

George Clooney ve Brad Pitt Hollywood'un En İyi Yakın Arkadaşları

Paramount gibi köklü bir tarihe sahip ancak Netflix ya da Apple gibi yerlere kıyasla nispeten küçük bir Hollywood stüdyosu, bu yaz olduğu gibi satışa çıktığında, insanlar sizi de bu işe dahil etmeye çalışıyor mu? Hollywood’un iki önemli figürü olarak görüşlerinizin ağırlık taşıdığını görebiliyorum.

Pitt:Ben değil. Sen benden çok daha fazla davet ediliyorsun.

Clooney: Pek çok şey için çağrılıyorum. Ama bir stüdyonun satışı konusunda değil.

Öyle ya da böyle, neticeyle bir bağınız olduğunu hissediyor musunuz? Yani potansiyel anlamda bir stüdyo eksilmiş olacak. Bir anlamı olmalı gibi geliyor.

Clooney:Yani, Paramount en büyük orijinal stüdyolardan biri. Ama bazı konularda hiç söz hakkınız yok. Çünkü iş dünyası her şeyi yiyip bitiriyor. Sanki her şey, dünyanın dört bir yanındaki büyük Walmart’lar ve Amazon’lar tarafından yutuluyor. Küçük bir kasabadaki esnaf dükkânlarının bizim sektördeki versiyonu, aslında Paramount.

Wolfs’ta en sevdiğim şeylerden biri şu: Evet, aksiyonu bol ama ikinizin enerjisi de taşıyor. Kullandığınız kaslarOcean’sElevenkaslarınızı mı kullanıyorsunuz?

Pitt:Özelde geçirdiğimiz zamanların kasları aslında. Çekimler arasında geçirdiğimiz bir

30 yıl var. [Editörün notu: Pitt ve Clooney, Ocean’sEleven’ı çekeli 23 yıl oldu.]

Clooney:Ama üst üste binen diyalogların da bir sanatı var. Bunu kötü yaptığınızda, konuşmanıza kapı açacak cümleyi ya da kelimeyi duymadan lafa girmiş olursunuz. Brad’le eğlenceli olan -ki bence haklısın- yıllarca bu işi yapmış, konuşmuş olmamız.

Pitt: Çekimler arasında saçmalamış olmamız.

İkinizle de daha önce oyunculuk hakkında konuşma fırsatım oldu ve çok farklı felsefeleriniz var. Brad, demiştin ki: “Oyunculuk müzik gibidir. Ritmi hissedersiniz.” George, sen de SpencerTracy gibi adamlara olan hayranlığından bahsetmiştin: “Yerime geçip işaretimi alacağım. İşte o anda sahneye başlıyorum.” Sanatçı olarak nerede buluştuğunuzu merak ediyorum.

Clooney:Soderbergh, Ocean’s’ı çektiğimizde bu konu hakkında konuşurdu. Herkes aktif olarak sahneyi diğer kişiye vermeye çalışıyordu. Bu bir tür ruh cömertliğiydi ama aynı zamanda her şeyi yakalamak ve tutmak zorunda olmadığınıza dair bir güvene işaret ediyordu. Bunu yaptığınızda, ne gariptir ki, her şey

Pitt:Evet, herkes kazandığında o iş de kazanıyor. Diğerleri kazandığında sen de kazanıyorsun. Bir hikâye hatırlıyorum, gerçek bir hikâye mi bilmiyorum ama ButchCassidyandtheSundanceKid çekilmeden çok önce;Redford’ı istemediklerini, başka birini işe alacaklarını duyduğumu hatırlıyorum.

Clooney: McQueen ya da bir başkasıydı.

Pitt: Ve Redford rolü kaptı. Bir noktada, ekrandan taştığı açıktı. İz bırakıyordu. Newman’a(Newman, George RoyHill ile birlikte yapımcıydı) gidipdiyorlar ki, “Yakın çekimlerden kaçınmak isteyebiliriz. Çünkü Redford gerçekten ilgiyi çok üstünde topluyor.” Newman da “Hayır, hayır. Dokunmayın, bırakın oynasın” diyor. Bence bu tür bir cömertlik, her ikisinin de bu kadar uzun süre silinmez bir iz bırakmasının nedenlerinden biri.

Clooney:GregoryPeck ve AudreyHepburn de aklıma geliyor. Hepburn’ünbir filmdeki ilk başrolü,Roman Holiday’di ve film GregoryPeck, Roman Holiday’de” odağıyla pazarlanıyordu. Peck, filmin ilk kurgusunu gördü ve stüdyoyu arayıp “Bu lanet şeyle Oscar kazanacak Eğer filmin adının üstünde benim adım yazar, onun adı da ‘yan rol olarak geçersepislik gibi görünürüz” diyor ve değiştiriyorlar. Birinin üstüne basıyormuş ya da elinden alıyormuş gibi hissetmeme yeteneği ve özgüveni var.

Kimin Redford, kimin Newman olduğunu çözebildiniz mi?

Pitt: Hayır, dostum. Biz George ve Brad’iz.

Clooney:O iki adamla karşılaştırılmak istemiyoruz. Onlar ikon.

Biraz kaba bir sorum var, o da şu: Siz gerçekten arkadaş mısınız?

Clooney:Bu çok güzel bir soru. Çıkardığım uzaklaştırma emrinden sonra…

Pitt:Zaten ona karşı bir uzaklaştırma emrim vardı. Biraz gereksizdi, lüzumu yoktu. Bu yüzden şu anda iki metre araylaoturuyoruz.

Clooney: Evet dostum, biz arkadaşız. Uzun zamandır arkadaşız. Çok da eğlenceli oluyor. Arada bir birbirimizi kontrol ediyoruz ki bu da işin önemli bir parçası. Bazen işler karmaşıklaşır ve herkesin iyi olduğundan emin olmanız gerekir.

Pitt:George muhtemelen satranç tahtasını ve olası hamleleri anlama, görme konusunda en iyisi. İşler sarpa sardığında, çoğu zaman onu ararım.

Nasıl haberleşiyorsunuz? Mesajlaşıyor musunuz?

Clooney:Jules [nam-ı diğer Julia Roberts] ile TickettoParadise’ı çekiyorduk ve helikopterdeydik. Brad’e mesaj attık…

Pitt: Gittikleri her yerde yüzlerinde en aptal ifadelerle fotoğraflarını yolluyorlardı. İstemedim bile. Bu işin harika yönleri de var, çok ağır baskıları da. Bir keresinde ünlü olmayı, avlanmaya benzetmiştim.

George Clooney ve Brad Pitt Hollywood'un En İyi Yakın Arkadaşları

Ceylan olmaya…

Pitt:Ceylan olmaya, sürüden koparılmaya... George kimsenin anlamayacağı bir şeyi anlar, okonuda konuşmamıza bile gerek kalmaz. Bu bir rahatlık veriyor. İnsanınkendihayatındayaşayacağıbaskılarvemücadelelerleşekillenen, dahaküçükbirkabilesioluyor. Şöyle düşündüm: “Bu adamı 90’lardan beri tanıyorum.” Az çok bir deneyim edindim. Çok fazla kıvrım ve dönemeçten geçtim. Bir şey var, bilmiyorum… Omuz omuza bir şeyler yapmanın hoş bir şey olacağını hissettim.

Şöhretten bahsederken değinmeyi sevdiğiniz ceylan metaforunu hep düşünmüşümdür. Sürüden ayrılmışsınızdır ve av olmuşsunuzdur…

Pitt: Doğa belgesellerini izliyorsunuz. Bir ceylan göze kestirilir. Ardından aslanlar, çitalar onu kovalar. Sonrasında kurtulsa bile travma yaşar, sarsılmış olur...

Bu metaforu hep yalnız bir metafor olarak görmüşümdür.

Pitt: Sadece yalnız değil. Korkutucu. Yolunuzu bulana kadar korkutucu olabilir. Ama bir rahatlığım da var. Onun arkamı kolladığını biliyorum. Ben de onun arkasını kolluyorum.

Clooney:Ama aynı zamanda bir noktaya nasıl gelindiğini de çok netgörebiliyorum: Çok çalışmak, yaptığınız işte biraz beceri sahibi olmak gerekiyor. Bir miktar da şans lazım. İşteöyle... Bugünseşansınızıbiraz da kendinizyaratabiliyorsunuz. GolfçüJackNicklaus’un bir repliği vardır [Editörün notu: Bu replik genellikle Gary Player veya Arnold Palmer’aatfedilir]. Uzun bir vuruş yapar ve şöyle der: “Şanslı vuruştu.Tuhaf, ne kadar uzun süre çalışırsam o kadar şanslı oluyorum.” Bu şansı yaratabilirsiniz. Ama yine de şansa ihtiyacınız var. Bunu bir kez başardığınızda, zinde kalmak gayret gerektirir. Tıpkıbirolimpiksporcugibi...HayattakalabileninsanlarOnlarıhiçhafifealmıyorum. Kaçkişininkariyerindeaptalcabirşeyyaptığınave ne kadarsüreböyledevamettiğinebirbakın.

Pitt:Bir de benim gibi dört ya da beş aptalca şey yapıp yoluna devam edebilenler var.

Clooney:[Gülüyor] Hayır ama bu bir metanet gerektiriyor. Etrafa bakmak eğlenceli. Ona bakıyorum ve ikimizin de rol aldığı kötü bir sitcom’da oynadığı rezil saçlı çocuğu görüyorum.

Pitt: Gelmiş geçmiş en iyi mullet’lardan biriydi.

Clooney:Benimsaçım, yoksaseninki mi?

Pitt:Bence benimki.

Clooney:Bence de benimki. Her neyse, bu güzel ve ortak bir deneyimin parçası olduk;çünkü bu, film yapmanın bir parçasıydı.

George Clooney ve Brad Pitt Hollywood'un En İyi Yakın Arkadaşları
George Clooney ve Brad Pitt Hollywood'un En İyi Yakın Arkadaşları

Soldaki Görsel: Ceket, gömlek ve pantolon Tom Ford. Ayakkabılar John Lobb. Çoraplar ve şal Charvet. Gözlükler Jacques Marie Mage. Sağdaki Görsel: Kazak Hermès. Pantolon Anderson & Sheppard.‍

George, Ocean’sgünlerinde sık sık Brad’in şöhret konusunda daha kötü durumda olduğunu söylerdin.

Clooney: Eskiden yaptığım şey onu yem olarak kullanmaktı. Amsterdam’daki otel odasına giderdim, bütün gece orada 500 kişi olurdu. Otel odasına gider, kapıyı açar, dışarı çıkar ve “Hey, millet!” derdim. Sonra tekrar içeri girerdim. Yani bütün gece benim yerime, onu rahatsız ederlerdi. Bir de havaalanına giderdik, hatırladın mı?

Pitt: Evet.

Clooney:Ben dışarı çıkardım, insanlar görünce “George Clooney!” diye tepki verirdi. Ben de “Brad Pitt!” diye onu gösterirdim. Dikkatler dağılır, herkes onun peşinden koşardı.

Pitt: Bir keresinde şöyle dediğimi hatırlıyorum. “Çocuklar, bu sefer ben kendimi feda edeceğim. Siz bekleyin.” Sonra ortalığı karıştırdım [karmaşayı tasvir ediyor] ve siz de oradan sıvıştınız.

Clooney:Pek çok insan -yüksek şöhrete ulaşanlar bile- normal bir hayat sürmenin, New York sokaklarında takip edilmeden dolaşmanın ve bunun gibi şeylerin bir yolunu buluyor. Bilmiyorum, hayatlarındaböyleşeylerhiçazalmayan, bizimgibibeşya da altıkişi var. “Hadi Central Park’ta yürüyelim ama kafayı bulmayalım” gibi bir şey hiç olmadı. Bu henüz gerçekleşmedi. Belli ki olacak. Ama henüz olmadı. Bu yüzden korumaya çalıştığım bir şey var, çocuklarımın fotoğrafları çekilsin istemiyorum. Çok ciddi konularla, çok ciddi kötü adamlarla uğraşıyoruz ve çocuklarımızın fotoğraflarının erişilebilir olmasını istemiyoruz. Bu yüzden gizli kalmak için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bu çok zor. Normalde hastaneye gitmenizi gerektiren bir durumda, hastaneye gitmekten kaçındığınız zamanlar oluyor.Çünkü…

Pitt: Manşet olursunuz. “Neyse boşver, yaram kendi kendine iyileşir” diyorsunuz.

İlk tanıştığınızda birbiriniz hakkında ne düşündünüz?

Pitt: George’un dikkatimi ilk çektiği an, Prenses Diana’nın kazada öldüğü ve George’un konuşmak için ayağa kalktığı andı. Paparazzi avından söz ettiği hani? Size anlatamam, tarif edemem. Çılgıncaydı. Peşinizde dokuz araba olurdu. Pusuda beklerlerdi.

Clooney:Biz de Paris’te aynı kovalamacaların içindeydik.

Pitt: Aman Tanrım. Işıkta duruyorsunuz; hepsi iniyor ve flaşlar patlıyor. Hiçbir şey göremez, hareket edemez hâle geliyorsunuz çünkü kırmızı ışıkta arabaların arasında sıkışıp kalıyorsunuz. Korkunç bir duygu. İnsanların dışarıda olduğunu ve çalılıklarda saklandıklarını bilmek, istilaya uğramış hissi uyandırıyor. Gerçekten çok kötü bir duygu. George kalkıp Prenses Diana’nın ölümünün ardından bu konuda yorum yaptı. İşte o zaman anladım: “Bu adamda herkeste olmayan bir şey var.” O anda, onda bir lider gördüm.

Clooney: İşin komik tarafı, Thelma & Louiseiçin yarışan son kişilerden biriydim. Sonra Brad filmi alınca… Büyük bir film olacağını biliyordum ama böyle olacağını bilmiyordum. Onun kariyeri böyleydi [Clooney eliyle yükselme hareketi yapıyor] ve ben hâlâ kötü bir televizyon dizisi ya da başka türlü şeyler yapıyorum. Thelma & Louise’i birkaç yıl izleyememiştim.

Pitt:Unutmayın, aynı zamanda rekabetçi birer pisliğiz. Öyleyiz; yanihepimiz. Damon falan, hepimiz

Clooney:Seni her işte geçmek istiyorum. Ama eğer rolü ben alamazsam, senin almanı isterim.

90’larda da aynı roller için yarışıyor muydunuz? Ya da şimdi?

Pitt:Pek öyle olmadı. O zaman bile.

Clooney:Uzun süredir birlikte çalıştığınızda ortaya çok ilginç bir şey çıkıyor. Ne yaptığına, hayatında neler olup bittiğine dair bir fikre sahip olmak için kendisine sormam bile gerekmiyor. “Evet, ne yapacağını biliyorum” diyebileceğiniz büyük bir rahatlık ve güven var. Ha bu arada, özellikle Wolfs’ta birimizin diğerine çalım attığını hissedebileceğiniz pek çok sahne var. Yanibu da rekabetsayılmazartık.”

Pitt: Sadece, rekabetçi yapıda olduğumuzu söylüyorum. Bir sporcunun sahip olabileceği türden. Etrafımdaki çoğu aktörde de bunu görüyorum. Yaptığınız şeyle gurur duyuyorsunuz, tutsun istiyorsunuz. Ama aynı zamanda, hayatımda bir George Clooneyolmasaydı, belirli seviyelere ulaşabilir miydim bilmiyorum. Size, yola devam etmeniz için ilham veriyor.

Clooney:Şöyle düşünün. İkimizin de yapım şirketi var ve ikimiz de en iyi film ödülünü kazanan bir filmin yapımcılığını üstlendik. Ona karşı yapımcılığını üstlendiğimiz bir filmim olsaydı, onu alt etmek için elimden geleni yapardım. Ama Quentin’le yaptığı filmle Oscar kazandığı zamanı hatırlıyorum. “Bir aktör olarak yaptığın iş için Oscar aldığın bir dünyada olmaktan gerçekten mutluyum” dedim ona.Çünkü Brad olduğunuzda, gerçekten büyük ticari filmler yapmak, çok para kazanmak ve kolay bir hayat sürmenin çok rahat bir yolu var. Bir oyuncu olarak seçimleri her zaman Seven gibi filmlerden yana oldu. Seven çok başarılı bir film değil. Dinlediğinizde, senaryoyu okuduğunuzda, “Ticari bir film mi bu?” diyorsunuz. Hiç değil. Ama o, bunu iş yapan bir film haline getirdi, çünkü ödün vermedi.

Pitt:Fincherda var. O’nun da payı büyük. Yani, bağ kurduğunuz, birlikte çalıştığınız insanlar…

Bu yüzden rekabetten söz etmiştim. Ben burada, kenardaki bir gözlemciyim. Ama içimden diyorum ki, “Tamam; David Fincher: Brad’in adamı.” Ama sonra Coen kardeşlere bakıyorum, sana daha çok rol vermişler George. Tarantino-Brad. 

Pitt: [Clooney’i göstererek.] Soderbergh. 

Aynen öyle. Sizin kuşağınızın büyük yönetmenlerinden bahsediyoruz ve bazıları sana yöneliyor George, bazıları da sana yöneliyor Brad. Ama rekabet açısından bakarsak, mesela ben senin yerinde olsam George, şöyle derdim: “Quentin, ben buradayım.” 

Clooney: Ama Quentin’le bir filmim var. Kardeşimi oynamıştı. 

From Dusk Till Dawn’da, evet. 

Pitt: Doğru ya. O filmde de oldukça iyiydi. 

Clooney: Fena değildi. 

Pitt: Bir sahne vardı, şimdi tam aklıma gelmiyor. Ama gerçekten iyiydi. 

Clooney: Quentin geçenlerde benim hakkımda bir şeyler söyledi, bu yüzden ona biraz kızgınım. Bir röportajda film yıldızlarının isimlerini sayıyordu, senden ve başka birinden bahsediyordu. Sonra karşısındaki “Peki ya George?” deyince “O bir film yıldızı değil” dedi. Sonra da “Bana milenyumdan beri yaptığı bir film söyle” gibi bir şey dedi. Ben de “Milenyumdan beri mi?” dedim kendi kendime. “Bu benim tüm kariyerim sayılır.” 

Pitt: Heh heh heh heh heh. 

Clooney: Tamam, tamam; “Uzatma” demek istedim. Bu yüzden kendisine laf sokmaktan çekinmiyorum. O bana laf sokmuş. Ama şimdi… Bu harika yönetmenlerle çalışabildiğimiz için gerçekten şanslıyız. Yönetmen ve senaryo sizi hayatta tutan şeydir. Ben bunu çok kötü filmler yaptıktan sonra öğrendim. Kötü bir senaryodan iyi bir film çıkaramazsınız. Bu mümkün değil. İyi bir senaryodan kötü bir film çıkarabilirsiniz. 

Berbat da edebilirsin. 

Brad, son konuştuğumuzda erkek olmanın, baba olmanın ne anlama geldiğini düşünüyordun. Los Angeles’ta tamamı erkeklerden oluşan bir “Adsız Alkolikler (AA)” grubunda geçirdiğin dönemden bahsetmiştin. 

Pitt: Evet, gerçekten harikaydı. Ama bunun için üzerime geldiklerini biliyor musun? AA yani. “İsmin gizli kalmalı” dediler. Ben de “Evet, ama öyle istersem” dedim. 

Clooney: Gerçekten mi? Bunun için laf mı yedin? 

Pitt: Kimseyi ifşa etmiyorum. Herkes seni biliyor. Burada sorun ne? 

George, seninle son görüşmemizde Syriana setinde geçirdiğin sakatlık yüzünden sürekli acı çekiyordun. 

Clooney: Artık daha az. 

Pitt: Ocean’s Twelve’de bizimle gelemediği bir zaman vardı. Büyük bir Avrupa turnesindeydik. Evet, acı içindeydi. 

Clooney: Asfaltta iptal ettim planı. 

Pitt: Ama otobüse geldi. Öyle biri işte. Omurgası sıvı sızdırıyordu; sürekli migreni vardı ve uçağa binmemiz gerekiyordu. Avrupa turnesine çıkacaktık. Şunu anlamalısınız, hepimiz George’a güveniyoruz. George liderlik ediyor. Tüm acısına rağmen bizimle birlikte otobüse binmek, bize anlatmak, açıklamak ve bir konuşma yapmak zorundaydı. 

Clooney: “Gidip onları haklayın çocuklar” deyip hastaneye gittim. 

George’la son konuşmamızda bir şey anlatmıştı; yanlış anlamışsam beni affet lütfen. Bir ağrı uzmanıyla konuşmuştunuz ve şöyle demiş: “Acı eşiğinizi sıfırlamaya çalışın. Çünkü çoğu zaman acıya eşlik eden şey, sürekli bundan önce nasıl hissettiğinin yasını tutmaktır.” 

Clooney: İlk görüşmede bana bir kutu Vicodin verdiler. “Bu delilik” dedim. Elinize bir kutu Vicodin veriyorlar. “Bunu bu şekilde yapamam” diye düşündüm. Sonunda bir ağrı yönetimi uzmanına gittim ve bana kısaca şöyle dedi: “Eğer şu anda hissettiğin şekilde doğmuş olsaydın, acı çektiğini bilmezdin. ‘Böyle hissetmen gerekiyormuş’ diye düşünürdün. Bu yüzden acıyı nasıl düşündüğünü ayarlamalısın.” Bu beni değiştirdi, her şeyden önce beni Vicodin almaktan kurtardı. Ama aslında hayattaki diğer şeylere de iyi geliyor. 

Her neyse, bu uzun soluklu bir soru olacak ama Clooney olarak evrimleştiğinizi hissediyor musunuz? 

Clooney: İnsan olarak mı? Sence? 

Pitt: Evet, bilmiyorum. Umarım öyledir. Yani şimdi… Gelişmediysen git kendini köprüden at. Oyun bu, değil mi? 

Bazı insanlar için, elbette. Diğer insanlar için… Hayır. 

Pitt: Gerçekten mi? Bence oyun bu. Daha fazla huzur buluyorsun. Benliğimiz rahatlık barındırmalı ve dünyada daha fazla sevgi bulmalıyız; tüm bu deliliğin ortasında. 

Şu anda kendiniz hakkında bildiğiniz ve fırsatınız olsaydı genç hâlinize söyleyeceğiniz şeyler var mı? 

Pitt: “Her şey yoluna girecek.” İşte bu kadar. Bu göreceli bir ifade, “yoluna girmek” yani. Ama her şey yoluna girecek. 

Clooney: Halam [Rosemary Clooney] ünlü bir şarkıcıydı, sonra ününü kaybetti. Daha az yetenekli olduğu için değil, zaman değiştiği içindi. Rock'n Roll’un gelmesiyle pop müzik ve kadın şarkıcılar trend olmaktan çıktığı içindi. Bu yüzden bunların sizinle ne kadar az ilgisi olduğuna dair çok iyi bir ders aldım. Sonra yaşlandıkça diyorsunuz ki, “Bu şeyi hit yapan benim ünüm değil, aynı şekilde fiyaskoya çeviren de benim aptallığım değil. Hepsi var. Bu unsurlar sayesinde biraz daha derin düşünebiliyorsunuz. Hem iyi, hem de kötü işler için daha az kredi alıyorsunuz gibi düşünün. 

İşiniz aracılığıyla kendiniz hakkında hâlâ bir şeyler keşfettiğinizi düşünüyor musunuz? 

Clooney: İnsanların bana dair anlatmayı çok sevdiği bir şey var: Daima kendimin bir versiyonunu oynuyor olmam. Ben de hep şunu derim: “Tamam ama hem O Brother, Where Art Thou?, hem deMichael Clayton’da başrol oynayacak çok fazla insan olduğunu sanmıyorum.” Sanırım bunu yapmama izin verilmesinin bir nedeni de içinde bulunduğum pek çok film türünün başarılı olmaması. Anlatabiliyor muyum? Eğer aksiyon filmlerinde çok başarılı değilseniz, kimse sizden daha fazla aksiyon filmi yapmanızı istemez. Aynı durum her şey için geçerli. Yani benim için, büyük bir başarımın olmaması bana başka şeyler yapma ve yeni şeyler deneme imkânı verdi. 

Brad, kendinle ilgili hâlâ denediğin, keşfetmeye çalıştığın ya da oyunculuk yoluyla keşfetmek istediğin şeyler var mı? 

Pitt: Zaman tahsisine geri dönüyorum. Yeni bir deneyim arıyorum; bu yarış otomobillerini sürmek gibi... Sadece, bastırma kuvvetini ve karbon seramik fren disklerini deneyimlemek gibi... “Vay be” diyorsun. Bunu bir daha ne zaman yapabilirim ki? 

Clooney: Karbon frenler! 

Pitt: Dostum, 300 derece sıcaklığa gelene dek işlemiyor, tutmuyor. Sonra hız yaptıkça, sanırım 900 dereceyi buluyor. O noktaya ulaştığında, dosdoğru duvara gidiyor olsan bile, 45 metre kala frene bastığında bu diskler seni saatte 40 mil hızla durduruyor. İnanılmaz bir deneyim. Bunun hep gençlere uygun olduğunu düşünmüşümdür. Şu anda yaptıklarımızın ne kadarı nihayete erecek, bilmiyorum. Ama ben sadece deneyim arıyorum. Bir de birlikte çalışacağım insan… Hepsi bu. Birlikte çalışmak istediğim insanlar, ...

Clooney: Yaptıkları işi seven insanlar... Zaman ayırmaktan bahsettin. Yaşlandıkça zaman tahsisi çok farklı oluyor. Hayatınızdan beş ay vermek çok fazla. Mesela Three Kings gibi gerçekten iyi bir film çekeceğim ama David O. Russell gibi sefil bir herif hayatımı cehenneme çevirecek. Ekipteki herkesin hayatını cehenneme çevirecek. Buna değmez. Hayatımın bu noktasında, sadece iyi bir ürün elde etmek uğruna, buna değmez.

Pitt: Kendimizi tekrar etmeye de değmez. Çok sıkıcı oluyor. 

Bu, çıtanın yükseldiği anlamına mı geliyor? Yoksa daha çok “Bu, DNA’mda var ve başka nasıl yapılır bilmiyorum” mu? 

Pitt: Hayır, ikimiz de film dışında pek çok şey yapıyoruz ve gerçekten heyecan verici oluyor.

Clooney: Bir Broadway oyunu yazdım, Good Night, and Good Luck’ın adaptasyonu. Broadway’de olacağım; yani hayatımın altı ayı New York’ta geçecek. Ama zaman tahsisine dönecek olursak; başka da bir şey yapmayacağım. Kendime, çocuklarımla olmak için zaman yaratacağım. Onları okula götürmekten çok keyif alıyorum ve eşimle harika vakit geçiriyoruz. Bunları kaybetmek istemiyorum. Ama bu oyun, daha önce hiç yapmadığım bir şeyi yapmak için bir fırsat. Broadway’de hiç bulunmadım. Yani hâlâ bir şeyler yapmaya, yeni şeyler denemeye çalışıyoruz ama aynı zamanda “Hayatımızı güzel yaşamak istediğimizi de unutmayalım” diyoruz. İkisinden de biraz. Her şey ölçülü olsun, ölçülülük de dahil. 

Pitt: Heh heh heh heh heh. 

Buna katılıyor musun, Brad? 

Pitt: Evet. [Uzun, felsefi bir duraklama] Evet. 

 

Zach Baron, GQ’nun kıdemli özel projeler editörü.

Bu içerik 'Georger ve Brad ile Güney Fransa'da' başlığıyla GQ Türkiye Sonbahar 2024 sayısında yayınlanacaktır.

İZLE
Serenay Sarıkaya GQ Global Creativity Awards Gala Gecesine Hazırlanıyor
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası