© Getty Images / Düzenleme GQ France - Arthur Pineau
Her sabah milyonlarca insan uykusundan telefonuna kurduğu yüksek sesli alarm ile uyanıyor. Kimi zaman yarı uykulu halde hatırlatma tuşuna basarak yorgan altında birkaç değerli dakika daha kazanmaya çalışıyor. Masum görünen bu davranış uykunun işleyişini derinden bozuyor ve beden ile zihin üzerinde tahmin edilmeyen bir etki yaratıyor.
Pek çok kişi bu birkaç dakikalık bölünmüş uykunun daha yumuşak bir uyanma sağladığını zannediyor. Oysa ertele tuşuna her basış beyni yeniden bir uyku döngüsüne sokuyor ve bu döngü hemen ardından çalan alarm ile yarıda kesiliyor. Bu durum uykudan uyanıklığa geçişi zorlaştıran fizyolojik bir karışıklığa yol açıyor.
Bu açıklama uyku uzmanlarının yakından bildiği bir kavrama dayanıyor. Uyku ataleti. Özellikle derin uykunun ortasında aniden uyandırıldığımızda vücudun kendine tam olarak gelmesi zaman alır. Bu sabah sisli hali çoğu zaman kafa karışıklığı, sakarlık ve uzun süre geçmeyen yorgunluk hissi ile kendini gösterir. Odaklanmayı, ruh halini ve tepki hızını olumsuz etkileyebilir.
Bu uyku ataleti alarmın tekrar tekrar ertelenmesiyle oluşan mikro uyanmalar nedeniyle daha da uzar. Güne daha zinde başlatmak şöyle dursun tam tersine sersemlik hissini artırır ve bilişsel performansı düşürür.
Zihinsel karmaşanın yanı sıra aniden çalan yüksek sesli bir alarm kalp ve damar sistemi üzerine de ciddi bir baskı uygular. Virginia Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre keskin ve yüksek bir alarmla ani şekilde uyanmak kan basıncında hızlı bir artışa yol açar. Bu tepki vücudu bir anda alarm durumuna geçirir, sempatik sinir sistemini aktif eder ve adrenalin seviyesini yükseltir.
Tehlike sinyali gibi algılanan bu uyarı kalbin daha hızlı atmasına ve kanı daha güçlü pompalamasına neden olur. Sağlıklı bireylerde bu etki önemsiz gibi görünse de uzun vadede özellikle hipertansiyon veya kalp hastalığına yatkın kişilerde risk artışına yol açabilir.
Uzmanlar bu etkinin uyku yoksunluğu durumunda daha da şiddetlendiğini belirtiyor. Yetersiz ve kalitesiz uykunun üzerine sık tekrar edilen ertele alışkanlığı fizyolojik stresi artırır ve genel iyilik halini büyük ölçüde zedeler.
Alarmsız uyanmak birçok kişi için ulaşılmaz bir hayal gibi görünse de aniden uyanmanın etkisini sınırlayacak ve uyku ile uyanıklık arasındaki geçişi daha yumuşak hale getirecek alternatifler mevcut.
Doğal Sesleri Tercih Etmek
Araştırmalar kuş sesi veya dalga sesi gibi doğal sesleri taklit eden kademeli alarmların daha huzurlu bir uyanış sağladığını ve uyku ataletini azalttığını gösteriyor. Yumuşak bir müzik de sert ve rahatsız edici klasik alarm seslerine göre daha rahat bir geçiş sunuyor.
Uyku Döngüsünü Düzenlemek
Uyku döngüsünün sonunda uyanmak, döngünün ortasında zorla uyandırılmaktan çok daha kolaydır. Bazı mobil uygulamalar uyku evrelerini analiz ederek alarmı en uygun ana ayarlamaya yardımcı olur ve derin uykudan zorla çıkarılmayı engeller.
Aydınlık Bir Uyanışı Desteklemek
Işık, biyolojik ritmin düzenlenmesinde kritik bir rol oynar. Sabah güneş ışığını taklit eden uyanma lambaları veya uyanır uyanmaz perdeleri açmak vücudun yavaşça uyanmasını sağlar ve kortizol üretimini tetikler.
Alarmı Erişilemeyecek Bir Yere Koymak
Telefonu yatak başından uzak bir yere koymak erteleme isteğiyle baş etmeyi kolaylaştırır. Alarmı kapatmak için kalkmak beden ve zihne günü başlatma sinyali verir.
Uykuya Akşamdan Hazırlamak
Huzurlu bir uyanış kaliteli bir uykuya bağlıdır. Akşam kafein tüketimini sınırlandırmak, uyumadan önce ekran kullanımını azaltmak ve dinlendirici bir gece rutini oluşturmak doğal ve onarıcı bir uykuya yardımcı olur.
Huzurlu uyanmak bir lüks değil, fiziksel ve zihinsel sağlığın korunması için gereklidir. Telefon alarmını tamamen bırakmak ya da en azından kullanım şeklini değiştirmek güne başlama biçimimizi kökten değiştirebilir.
Sıradan bir alışkanlık gibi görünse de uyanma şeklimiz uzun vadede konsantrasyonumuzu, ruh halimizi ve sağlığımızı belirler. Biyolojik ritmimize saygılı bir uyanışı benimsemek bedenimize ve zihnimize günü tam kapasiteyle karşılaması için gereken gücü verir.
BU İÇERİK İLK OLARAK GQ FRANSA WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.