Bazı kokteylleri "klasik" olarak adlandırmamızın bir sebebi var elbet. Onlar eski oldukları için değil; yüzyıllardır içenleri memnun eden lezzetli ve güvenilir tarifler oldukları için bu ismi aldılar. Dünyanın neresinde olursanız olun, klasikler arasında yerini almış bir kokteyl hep aynı tada sahiptir. Klasikler kolay hazırlanıyor, dengeli bir profile sahip ve hemen hemen herkesin keyif aldığı tatları barındırıyorlar. Yeni nesil kokteyller söz konusu olduğunda ise insanların belki de bilmediği küçük bir sır var: Neredeyse tüm kokteyller, ilhamını bildiğimiz ve sevdiğimiz klasiklerden alıyor. Dünya üzerindeki pek çok bar, özgün kokteyller yaratabilmek adına klasik kokteyl tariflerini yeniden ele alıyor. En sık görülen yöntemlerden biri tarif içerisindeki belirli elementlerin yerine başkalarını dahil etmek. Bu, kimi zaman işleri biraz daha ileriye taşıyor ve günün sonunda, yeni nesil kokteyller klasikler baz alınarak hazırlanmış oluyor. Aralarındaki fark ise yeni kokteyllerin, klasiklerin ortaya çıktığı zamanlarda var olmayan bugün kullanılan farklı yüzlerce üründen faydalanma ayrıcalığına sahip olması. Bu anlamda, yeniler klasiklerin sunamayacağı yeni tat kombinasyonları ve tat profillerini sunabiliyor.
Hikayeye dönersek; garson menüyü işaret ederek nihai kararınızı soruyor. Bu kararsızlıktan kurtulmanın en iyi yolu bir klasik sipariş etmek tabii. Klasik bir kokteylin altından layığıyla kalkan bir barmenin kendi özgün kokteylini hazırlarken de iyi bir iş çıkaracağını bilirsiniz. Risk almak istemiyorsanız tercihinizi bir klasikten yana kullanın fakat kendinizi zaman zaman daha yoğun ve derinlikli tatlar ile ödüllendirmeyi de unutmayın. Kim bilir, belki de o özel reçete ile yapılan kokteyl sizi hiç beklemediğiniz bir yolculuğa çıkaracak ve yepyeni deneyimlerin önünü açacak.