THE BONO’ya ilk girdiğinizde gördüğünüz açık şef tezgahı olarak tasarlanan mutfak; kültürel ve tarihsel geleneklerden beslenerek, modern bakış açısı ile reçete edilen ve sunulan, sürekli yenilenen Anadolu lezzetlerini günlük olarak hazırlıyor ve misafirlerine sunuyor.
Özellikle de İzmir enginar dolması, rezeneli rakı fava ve kalamata zeytinli anasonlu kağıtta somon ise Ege’den getirdiği esintiler restoranın favorisi olmaya hazır. Bunun yanında mekanın lezzetleri sadece Ege ile sınırlı değil. THE BONO’nun mutfağı Türkiye’nin ve Anadolu’nun tüm lezzetlerine ulaşma konusunda fazlasıyla başarılı. Örneğin restoranın müdavimlerinin özellikle önerdiği pide menüsü bunun en büyük göstergesi: Konya küflü, trüflü Trabzon yağlısı, Boşnak kuru et & portakal gibi seçenekleri barındıran menü tam olarak ağzının tadını bilenlere özel.
Bunun yanında içecek menüsü de yemeklerle yakışır tatlara sahip. Merkezi Ankara alarak Türkiye’nin kuzey, güney, doğu ve batısındaki tatlardan ilham alınarak hazırlanmış imza kokteyller menüsü kesinlikle denenmeye değer.
Bu deneyimi yaşamak için önerimiz ise canlı DJ performanslarının gerçekleştiği Çarşamba, Cuma ve Cumartesi akşamları. Özellikle lokasyonunun merkezi ve şehrin içeresinde olmasının getirdiği eğlenceye kolay ulaşım son zamanlarda İstanbul gibi bir metropol için fazlasıyla değer verilmesi gereken bir konumda.
Bunun yanında, restoranın bir diğer değer gören kısmı ise kesinlikle saklı güzelliği olan arka bahçesi. Hem nefes aldıran hem de grup etkinlikleri için rüştünü ispatlayan bu mimari özellik birçok açıdan misafirleri mutlu edecek nitelikte.