NFT’nin açılımı olan Non-Fungible Token, “Yerine başka bir şey koyamacağınız bir gösterge” anlamına geliyor. Aidiyet belgesi olarak kullanılan NFT’leri satın almak için kripto para kullanmanız gerekiyor çünkü bu özgünlük ve tedarik zinciri şeffaflığı, Bitcoin’i var eden Blockchain teknolojisinin bir uzantısı. Yani NFT’yle elma alacak olsanız, elma nereden gelmiş, koparıldığı an değeri neymiş, üzerine kimin eli değmiş, hepsini görmeniz mümkün. Belki de küresel ölçekte güvenin kırıldığı bir devir için ideal alışveriş metodu diyebiliriz.
Teorik olarak NFT teknolojisiyle her şey satın alınabilir. Bir dijital sertifika olan NFT, gerçek dünyada var olan bir tablonun sertifikası da olabilir, bir bilgisayar dosyasının da. Bir galeriden aldığınız eserin orijinalliğini NFT ile teyit etmek mümkün, aldığınız eser bir jpeg, video, animasyon veya program dosyası ise, o dosyayı anında açıp dilediğiniz ekranda sergileyebiliyorsunuz. NFT teknolojisinin en ilginç özelliği, bugüne kadar USB çubuklarına ve e-mail eklerine mahkum olan, kaybolmaya, çalınmaya, kopyalanmaya meyilli dijital sanat eserleri için yeni ve güvenli bir pazar yeri sunması.
Mart ayında Beeple ünvanıyla bilinen dijital sanatçı Mike Winkelmann, bugüne kadar yapıp Instagrama koyduğu 5000 eserin yan yana gelmesinden oluşan, yüksek çözünürlüklü bir kolajı, dijital bir dosya olarak 70 milyon dolara sattı. Tarihin ilk 70 milyonluk jpeg dosyası, bilgisayarda çizilmiş, kimi zaman hareket eden, dev Disney karakterlerinin acı çektiği tuhaf bilim kurgusal sahneler içeren; tam anlamıyla internet-sonrası devrin kültürüne hitap eden bir görsel. Beeple, Instagram’daki popülerliğine rağmen galeri, bienal veya müzelerde bugüne kadar hiç görülmediği gibi, bir internet içerik üreticisi olarak birkaç hafta öncesine kadar kimse kendisinden “çağdaş sanatçı” olarak bahsetmiyordu. Tek bir Christie’s müzayedesiyle “yaşayan en pahalı sanatçılardan biri” olarak anılmaya başlayınca, sanat dünyası haklı bir şok geçirdi.
Sattığı NFT dosyası eşi benzeri bulunmaz olarak sunulmuş olsa da, Beeple’in Instagram sayfasında yayınladığı işler, hala Instagram’da duruyor. Yani NFT olarak satılan, Beeple’ın yayınladığı 5000 eserin dijital ruhu olarak kabul edebileceğimiz bir sertifika. Bu ruhun sertifikası 70 milyon dolar eder mi, başkaları 5 yıl sonra yeni bir müzayedede bu ruha sahip olmak için birbirleriyle kapışır mı?
Oray Eğin, Habertürk’te geçtiğimiz günlerde “Çağdaş sanat birkaç sene önce Miami’deki Art Basel’de öldü, cenazesini de 120 bin dolara sattığı muzla Maurizio Cattelan kaldırdı.” yazmıştı. Duvara bantlı bir muzu bile sanat kabul etmeye hazır bir piyasada farklı tür sanatlara bir çeşit göç olması kaçınılmazdı.
Sanat ve sanatçı kimdir, buna sadece çağdaş sanat piyasasının, Art Basel ve Venedik Bienali’nin müdavimleri mi karar verir, bunlar uzun zamandır sorulan haklı sorular. NFT teknolojisi, yıllardır dijital eserleri yatırım aracı olarak görmeyen veya sadece ekranlarda gösterilebilen sanatı sanat kabul etmeyen çağdaş sanat dünyasını bir lokma demokratikleştirdi diyebiliriz. Bu dijitale sahip olma furyası yatıştığında, bir gecede Cinderella misali “sanatçı” olan binlerce grafiker ve animatörün eserlerinden kaçının balkabağına dönüşeceği henüz belli değil.