Fakat yapay zeka çağında Türkiye’nin çok daha büyük bir önemi var. Avrupa’nın her geçen gün yaşlanan ve dolayısıyla devletlere ekstra maliyet haline gelen nüfusuna karşılık, Türkiye’nin nüfusunun %44’ü 30 yaş altında. Ortalama yaşın 33-34 olduğu ülkemizde, yaklaşık 15 milyon genç yaşıyor.
15 milyon genç ne demek? 15 milyon yeni potansiyel, beyin gücü, hayal dünyası, hayata yeni başlama fırsatı ve henüz heyecanını yitirmemiş insan demek. Bu 15 milyon gencimiz ülkemizin en büyük potansiyeli ve en büyük odak noktası olmalı. Çünkü bu 15 milyon gencin, kendi anne babalarından tamamen farklı bir dünyada, yapay genel zeka çağında yönlerini bulmaları gerekecek.
‘Yapay genel zeka’ ne demek? İnsanın gösterebildiği tüm kabiliyet ve kapasiteyi gösterebilen ve birbirleriyle iletişim kurabilen makinalar demek. Yapay genel zekanın insanların yönetilmesinde devletler kadar söz sahibi olacağı günlerin yakın olduğu artık biliniyor.
Yapılması gereken şey belli. Yapay genel zekanın gelişiyle ortaya çıkacak mekanizmaların iyi araştırılıp, ekonomik ve sosyal yapıların bu değişime hazırlanması gerekiyor. İnsanların yapabileceği her şeyi yapabilecek olan yapay genel zekanın (AGI) hayatımıza girmesine sayılı seneler kaldı. Uzmanlar 2030’u “geçiş senesi” olarak adlandırıyor. Peki yapay genel zeka neye benziyor? Gençler bu kırılmaya nasıl hazırlanabilir?
Yapay zeka her geçen gün hanemizi, hayatımızı ve hayallerimizi değiştiriyor. Kasım 2022’de hayatımıza giren ChatGPT ve sonrasında çıkan Claude ve GPT-4o gibi yapay zekalar ile hepimiz makinaların zekasından yararlanır olduk. Ama çoğu zaman yapay zekanın tam olarak neye benzediğini düşünmüyoruz.
Yapay zekayı bir insan vücudu olarak düşünürsek; kafası algoritmalar, vücudu büyük veri setleri ve bacakları GPU (graphic processing units) adı verilen bilgisayar çipleridir.
Kafa ile başlayalım. ChatGPT’nin temelini oluşturan yapay zeka tekniğine ‘derin öğrenme (deep learning)’ modeli deniyor. Kanadalı araştırmacı Geoffrey Hinton tarafından geliştirilen derin öğrenme tekniği, insan beyni gibi bilgisayar beyinlerinin de bağlantılar ile güçlendiğini ve farklı ‘nod’lar arasında daha fazla bağlantı oluşturarak akıllandığını savunur.
İnsan beyninde yaklaşık 86 milyar nöron vardır. Bunlar yaklaşık 100 trilyon bağlantısallık oluşturur. Mevcut ChatGPT kapasitesinde 175 milyar parametre yani bağlantısallık vardır. Kompleks bilim soruları çözebilen ChatGPT-4o’da bağlantısallık kurabilme kapasitesi 1.7 trilyon parametreyi bulmaktadır.
Yani şu anda en güçlü yapay zeka, insan beyninin kurabildiği bağlantısallığın yaklaşık %1.7’sini kurabiliyor. Şu anda yapay zekaların sadece bağlantısallığı arttırarak insan kapasitesine yaklaştığını kanıtlamak mümkün. Bu nedenle yapay zekanın insan beyninin ortaya koyduğu “zekayı” ortaya koyabilmesi, sadece nodlar arasındaki bağlantıların artırılmasıyla, kısa sürede ulaşılabilecek bir hedef gibi duruyor.
Yapay zekanın vücudi kısmına, yani ‘veri’ye gelelim. ChatGPT öncesi yapay zekalar internetten, yani world wide web’den kazınan veriler ile eğitiliyordu. Reddit postları, bloglar, yazılar, yorumlar ve sayısal verilerin hepsi veri setini oluşturuyordu. Ama tabii ki bu veri setleri çoğu zaman çok pis ve dağınık, değer yaratmayacak şekilde oluyordu.
Veri setlerinin temizlenmesi ve içerik denetimi, tekrara dayanan ve çok fazla yüksek beceri gerektirmeyen bir iş kolu olarak gelişti. Data annotation (veri açıklaması) adı verilen bu iş koluna dair hizmetler, 2014 yılından beri Silikon Vadisi’nde değil, Kenya, Kolombiya ve Venezuela’da verdiriliyor.
Geçen seneye kadar, milyonlarca yatırım alan Sama, Cloudfactory ve Appen gibi veri düzenleme şirketleri, ekonomik krizle boğuşan ülkelerdeki orta seviye eğitimli ve çaresiz kişileri bulup, saatte 2 dolara veri setlerini temizlemelerini sağlıyordu. Bu çalışanların örgütlenmesi ve haklarını korumaları engelleniyordu. Kendisi de eski bir veri düzenleme çalışanı olan Mophat Okinyi birkaç ay önce Content Moderators Union isminde bir sendika kurdu ve değeri $157 milyara ulaşan Open AI gibi bir yapay zeka şirketinin saatte 2 dolarak içerik düzenlemesi yaptırmasının hak ihlali olduğunu uluslararası mahkemelerde kanıtladı. Okinyi Kenya, Venezuela ve Kolombiya gibi ülkelerde emek sömürüsüne maruz kalan veri çalışanlarının en az, ortalama bir Alman mühendis maaşı olan ‘saate 44 Euro’ alması için çalışıyor.
Okinyi 2024’te TIME dergisi tarafından dünyanın en etkili 100 kişisi arasında gösterildi. Okinyi bu sendikayı toplamasaydı, dünyanın geleceğini belirleyen yapay zekaların temelini oluşturan veri setleri, saatte 2 dolar ödenen yüz binlerce insanın sırtından kazanılan parayla oluşturulacaktı.
Son olarak, yapay zekanın bacaklarına, yani bilgisayar çiplerine geçelim. Tüm yapay zeka vücudunun hareket etmesini ve ilerlemesini sağlayan çipler NVIDIAtarafından üretilen GPU’lardır. ChatGPT örneğin, NVIDIA’nın ürettiği A100’leri kullanıyor. Bu çipler o kadar önemli ki, Amerika rekabet avantajını korumak için NVIDIA’yı, en yüksek kalite çiplerini sadece kendisine satması için anlaşma imzalamaya zorladı.
ChatGPT’nin Kasım 2022’de çıkan ilk versiyonunun, 25 bin A100 GPU’su kullanılarak çalıştırıldığı biliniyor. Bu çiplerden bir tanesinin $20,000 olduğun düşünülürse ChatGPT’nin bacaklarının maliyeti 500 milyon dolardır.
Tabii yapay genel zeka noktasına erişmemiz için 25,000 GPU yeterli değil. Bu nedenle Softbank, Open AI ve Oracle, Texas’da tam olarak 500 milyar dolarlık bir veri merkezi kuruyor. Stargate ismini verdikleri bu tesisin 65,000 GPU kapasitesine ulaşacağı ve yapay genel zekanın yaşayacağı yer olacağı tahmin ediliyor. Trump’ın geçen aylardaki BAE ziyaretinde ise Stargate BAE’nin temelleri atıldı. Böylece algoritmalar hazır olunca, bu teknik altyapı üzerinden yapay genel zekanın ayağa kalkması mümkün olacak.
Farkındayım, resim pek iç açıcı değil. Makinaların ekonomik değer yarattığı ve çoğu insanın resimde kendine yer bulmakta zorlanacağı bir gelecek ile karşı karşıyayız. İki iş kategorisinin geçerliliğini hep koruyacağına inanıyorum: İnsanlara bir şey hissettirmek için çalışanlar ve teknolojiye yön verenler.
İnsanlara birşey hissettirmek için çalışanlarla başlayalım. Spor hocaları, müzisyenler, performans sanatçıları, masözler, spiritüel danışmanlar, terapister, ses banyosu yaptıranlar, bakım emekçileri, yaratıcı direktörler ve filmciler. Daha bilumum iş kolu… İnsanlar, her zaman bir şeyler hissetmek isteyecekler. Tek başına bir şeyler hissetmek kolay ama eğlenceli değil. Güzel hisler etrafında topluluk kurabilen ve insanlarla kuvvetli bağlar ve ağlar kuran kişilerin yapay genel zeka çağında da dünyanın bir köşesinde işlerini yapmaya devam edeceklerine inanıyorum.
İkinci olarak, teknolojiye yön verenlerin her zaman yükseleceğini düşünüyorum. Tam bu noktada, ‘Türkiye’nin 15 milyon genci yapay genel zeka çağını yakalasın’ diye çalışan kurumların ve kaldıraç görevi gören sivil toplum örgütlerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Başlangıç Noktası, Girişimcilik Vakfı ve Ashoka Türkiye gibi kurumlar, Türkiye’nin geleceğe yön vermeye çalışan gençlerini bulup onları, eğitimler ve mentörlükle besleyip, yüksek etkiye sahip kişilere tanıştırarak uçurumu kapatmaya çalışıyor.
Gelecek, geleceği düşünen kişilere aittir. Resim ne kadar değişken ve korkutucu olsa da, kişisel yeteneklerimiz ve erişimimiz olan kapasitelerle yeni mekanizmalar, teknolojiler ve işler kurabiliriz. Süper çalışanların öne çıktığı, insanların sosyal medya ile seslerini binlerce insana duyurabildiği ve yapay zekadan yararlanarak küçük ekiplerle büyük değişimleri tetikleyebildiği zamanlara doğduk. Tüm bu gürültünün içindeki melodiyi duymak, bazen de sesi tamamen kapatıp beynimize ve kendimize iyi bakmak gerekiyor.
Evet bu zamanda doğmayı biz seçmedik; evet bizden önce gelenlerin bize verebileceği hiçbir nasihat yardımcı olmuyor. Çünkü dünya tamamen değişti. Ama belki de bizim hikayemiz burada başlıyordur…