Son bir yılda pek çok şey değişti, bakım rutinleri de buna dahil. Daha az makyaj, daha çok bakımın önünü açan bir yaşam biçimiyle tanıştık. Bu cilt sağlığı için ilk bakışta olumlu gözükse de, akla getirdiği “çok bakım, çok sağlıklı bir cildin formülü müdür?” sorusuyla da üzerinde durmaya değer bir tartışmanın da yolunu açtı.
Bu tartışmanın detaylarını masaya yatırmak için başa dönmek ve şu soruyu sormak gerek: “çok fazla ürün kullanmanın cildi en sağlıklı haline ulaştıracağı fikrine nereden kapıldık?” Sosyal medya platformlarında özellikle son 5-6 yıldır yoğun bir biçimde gördüğümüz sabah rutini, akşam bakımı, makyaj öncesi cilt hazırlığı gibi içerikler, “shelfie” etiketiyle gururla paylaşılan; 100’ün üzerinde kozmetik ürünle tıklım tıklım dolu raflar herkesi 9-10 adımlık pahalı bir bakım rutininin mucizeler yaratacağına inandırdı. Peki aslında ne oldu? Ürünleri bilinçli seçmeyenler, her gün sabah-akşam düzenli kullanıldığında işe yarayacağı iddia edilen bu çoklu bakımın tetiklediği tepkimelerle cildinin bariyerini zedeledi, ciltleri nemini kaybetti, belki de birbiriyle çatışan içerikleri üst üste uygulayarak cildi kimyasal bir deneyin ortasında bıraktı. En güzel ürünleri almış, tam anlatıldığı gibi uygulamıştı halbuki. Pandemi öncesinde her gün düzenli olarak maruz kaldığı makyaja mola vererek nefes alan cildini kusursuz hale getirmenin tam zamanıydı da. Hedef kusursuzluktu fakat fazla arzulanan bu hedef için gözü kapalı atılan adımlar başka cilt problemlerini doğurdu.
Kusursuzluk İllüzyonu
Dört bir yanımızın bazen açık ve net, bazense üstü örtülü kusursuzluk mesajlarıyla donatıldığını düşünecek olursak, 21. yüzyıl kadını ya da erkeğinin cildinden memnun olması için gerekli olan nedir? İlk olarak gerçek cildin filtrelerdekinin aksine, daimi pürüzsüzlükten uzak, renk farklılıkları, yer yer farklılaşan dokusu, gözle seçilebilen gözenekleri ve lekeleri olduğunun farkında olmak. Sonrasındaysa, tüketime dayalı bir dünyada yaşadığımızdan önümüze kusursuzluk vaadiyle çıkarılan ürünleri bir mantık süzgecinden geçirerek cildimizin ve rutinimizin ihtiyaçlarına göre değerlendirmeye almak. Yeni ya da herkes tarafından kullanılan bir üründen ziyade bizde muadili olmayan, cildimizde işe yarayacak, onu yormayacak, strese sokmayacak ürünleri seçebilmek ve bakımı üç ya da dört adıma düşürmenin de son derece etkili olduğunu anlayabilmek önemli olan. Mesele çok ürün almak ya da çok ürünle, o videolardaki kadar karizmatik bir bakım rutini oluşturmak değil; o az ve öz birkaç ürünü bulabilmek. Ancak o zaman bir “skinmalist” olabilirsiniz.
Bir “Skinmalist”in Doğuşu
“Minimalism” ve “skin” kelimelerinin birleşiminden oluşuyor Skinmalism, Peki gerçek bir “skinmalist” olmak için neler gerekiyor?
Son Kullanma Tarihlerine Karşı Yarış
Biliyoruz ki, çok almak, çok çöpe atmak anlamına da geliyor. Skinmalism, felsefesiyle bu yaklaşımın aksi istikametinde. Bir skinmalist olmak istiyor ancak bir dolap dolusu ürüne sahipsen sana bir soru; yarısı dolu ürününün son kullanma tarihinin üstünden üç ay geçtikten sonra fark edenlerden misin yoksa son kullanma tarihine kadar ürünü tüketme yarışına girenlerden mi? İkincisi kozmetik koleksiyonuna bir nebze daha hakim olduğunu gösterse de ikisi de problematik. İlk gruptaysan ürün alımını azaltmalı ve birkaç ayda bir ihtiyaç duyduğun bir ürün için tüketebileceğin çok daha az hacimli, belki seyahat boyu olan ürünlere yönelmelisin. İkinci gruptaysan, bitirmek için kullanımını artırdığın ürün fazla kullanımdan ötürü cildinin dengesini bozabilir. Ürünler boşa gitsin istemiyorsan memnun olduğun bir ürün bitmeden, benzerini alma.
Hedef cilt sağlığı ve güzelliği olduğunda işe yaramayan, olumsuz etki yaratan, unutulmuş ya da etkisini kaybetmiş ürünlerle dolu dolaplarla artık vedalaşma vakti. O ürünleri üretmek, şişelemek, kutulamak ve kargolamak için harcanan emek ve bu sırada üretilen atığın farkında olduğun yeni bir dönemin kapıları aralanıyor olabilir. Az, öz ve etkili bir bakım rutiniyle, ürünlerin dibini görmenin kendine has hazzının keşfettiğin, sade ve abartıdan uzak bir bakımın var olanı korumaktaki gücünü takdir ettiğin bir dönemdir bu belki de.
YENİ BİR PARFÜM ARAYIŞINDAKİLERE VAZGEÇİLMEZ NOTALAR