“Honore de Balzac, Vadideki Zambak’ta şöyle der: “İnsan maddeden ve ruhtan ibarettir; hayvanca duygular gelip en aşırı şekillerini onda aldıkları gibi, melekleri yapan erdemlerin de tohumları ondadır ve çok yaratıcılardır.”
Yaratıcılık ve duygu bağlantısı beyinbilim için önemli çalışma alanlarından biri. Yaratıcılık zor da bir alan. Anlamak, anlamlandırmak, geliştirmek, nasıl yaratıcı olunuyoru bilmek hep bir mesele. Adeta bir marifet ve iltifata tabi! İnsan beyni, kainatta tespit edilebilen, yaşayan en karmaşık yapıdır. Beynimiz olmasaydı ne düşüncelerimiz, ne rüyalarımız, ne ümitlerimiz, ne yaratıcılığımız, ne de hayal gücümüz olabilirdi. Beyni anlamak fena zor bir olgu ama yaratıcılığın beyindeki konumuna bakacağız bu yazıda. Renkler üzerinden giderek renkler ve yaratıcılık ilişkisini irdeleyeceğiz. Yaratıcılığın rengine bakacağız. Konu bu.
Beyninizin hangi lobunun çalıştığı, kişiliğinizin ve seçimlerinizin önemli bir göstergesi olarak görüldü. Beyin lobları incelemesi, şirketlerin eleman seçiminde, eşlerin ileride mutlu olup olamayacaklarını anlamada, yönetici seçimlerinde ciddi olarak işe yarayan bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Yaygın kabule göre beynin sağ üstü çalışan insanlardır. Sarı lob yaratıcı zekâyı simgelemektedir. Yaratıcı lobu ağır basanlar, toplumun genelinin duygu, düşünce ve davranışının ötesinde hayatı algılayan, verileri yorumlayan insanlardır. Sarı renk olanlar; düşüncede rastgeledir. Holistik ve heyecanlıdırlar. Bakış açısı renkli, görsel, bütüne odaklıdır. Kendini ifade etme biçimleri ise metaforik ve hayalcidir.
İnsan beyninde hangi lobun etkin olacağı %30 oranında doğuştan belirleniyor. Yüzde %70’ini ise sonradan, bizi ailemizin yetiştirmesine göre geliştiriyoruz. Kimimiz duygusalız, kimimiz de hiç beklenmedik zamanlarda aşırı tepkiler veriyoruz. Yani söz konusu insan ve davranışları olduğunda, bir bütünlük sağlamak gerçekten zordur. İşte bu noktada, nörologlar ve kişisel gelişim uzmanlarının, insan beynine ilişkin araştırmaları devreye girmektedir.
Bu konuda ilk çalışmayı yapanlardan biri ABD’li araştırmacı Ned Herrmann’dır. Herrmann’ın araştırma sonucu, beynimizin yalnızca sağ ve sol lobdan oluşmadığını ve devreye farklı kıstasların girdiğini kanıtlamıştır. Herrmann, beynin iki kesitine iki kesit daha ekleyerek dörde bölmüştür. Yani sağ ön ve arka lob ile sol ön ve arka lob olarak beyni kesitlere ayırmıştır. Bunu yapmasının nedeni ise, beynimizin baskın olan lobu, meslek planlama, evlilik terapilerinde eşler arasında uyumu arama, meslek belirleme, bölüm oluşturma, üniversite sınavı, iletişim kurma, satışta ikna edebilme, yaşamda etkili ve sağlıklı sonuca gidebilmek açısından önemli olmasıydı.
Herrmann’ın 140 cevap seçeneği içeren testi birbirine bağlı sorulardan oluşmaktaydı. Yani bir sorunun devamında ona bağlı bir başka soru bulunmaktaydı ve test bittiğinde cevaplayanların tüm tercihleri ortaya çıkmaktaydı. Sonuç olarak, halen kullanılan bu teste verilen cevaplar kişinin yaşamsal tercihlerini, hobilerini, garantici mi yoksa kuralsız mı olduğunu, risk alıp alamadığını ortaya çıkartabilmektedirler.
Ned Herrmann bu test sonucunda, ağırlıklı çalışan beyin loblarına da yine psikolojinin renklere getirdiği açıklamalara göre isim vermiştir. Buna göre beyin lobları mavi renk olanlar; düşüncede rasyonel, açık, sonuç odaklı bir kişiliğe sahip, bakış açısı net ve tarafsızdırlar. Kendini ifade biçimleri; sayısal ve problem çözücüdür. Maviler, beyninin sol ön lobu çok iyi çalışanlar arasından çıkar. Analitik olurlar, her şeyi mantık çerçevesinde değerlendirirler. Yaşamı, aşkı, sevgiyi formüle etmeye çabalarlar ve bu, onların işidir. Birçok mühendis hep mavilerden çıkar, onlar sınıflardaki en iyi matematik.
Yeşiller; düşüncede seçici insanlardır. Düzenlidirler. Bakış açıları, detaycı ve bütüncüldür. Kendini ifade etme biçimleri ise planlı ve kontrollü bir biçimdedir. Beyninin sol altını kullanırlar. Bir insanda bu bölge çok gelişmişse, çok küçük yaşlarda bile her şeyi kategorize ederler. Oyuncaklarını bile renklerine göre ayırırlar. Riskten hoşlanmadıkları için karar verme sürecinde yavaş davranırlar ancak çok güzel plan, organizasyon yaparlar. Detaylara çok önem verirler. İyi yönetici olabilme potansiyelleri yüksektir.
Son olarak beyni kırmızı renk olanlar; Düşüncede duygusal ve arkadaşçadırlar. Yaratıcılardır. Bakış açıları tamamen kendilerine göre şekillenirken kendilerini ifade biçimleri ise duygusaldır. Davranışları düşünsel değil, duygusaldır.
Kırmızı, metaforlar, anlamlandırma, yaratıcılık, cesaret, güç ve heyecanı temsil eder. Cazibe, haz, cinsellik, seksapel, tehlike, hırs… Hep oradan hareket eder? Öyle ki, kırmızı, tarih öncesi dönemde siyah- beyazdan sonra ilk kullanılan ve kendine ait bir ismi olan tek renkti. Kanımızın içinde bulunan ve oksijeni hücrelerimize ulaştırdıktan sonraoan has bir molekül “iliştiren” “hemoglobin” molekülü de her şeyi kırmızı yapar. Peki dünyanın en yaratıcı pek çok şeyinin kırmızı olması bir sürpriz midir bu anlamda? Bir Devrim Erbil kırmızı şaheseri? O eşsiz kırmızı spor otomomobil? Ferrari? Vitoria Secret? Yılbaşındakio kırmızı iç çamaşırı? Cannes halısındaki kırmızı abiye elbise? Margot Robbie'nin sarı saçları ve kırmızı renk elbisesisi mesela? Efsane bir görüntü değil miydi? Peki o kırmızı elma? Cennette Adem Babamızı kışkırtan şey o değil miydi?. Kırmızı sizi harekete geçirir, nefesinizi, iştahınız açar, kan akşınızı hızlandırır. Birçok hazır yemek markası kurumsalı ve logosuyla kırmızı renkte değil midir? McDonald’s, Coca Cola, Pizza Hut, Ülker, Burger King ve diğerleri… Peki ikonik hazır giyim markaları? Levi’s, Nike, Puma… Kırmızının dikkat çekiciliğini kullanmaz mı? Kırmızı yakında, mavi uzaktan görülür mesela. Peki o zaman polis otolarının da lambalarının yarısı kırmızı yarısı mavi olması rastlantı mıdır? Hayır elbet, kırmızı yakından mavi de uzaktan görülsün diye! Gece yaşamı ve kırmızı renk peki? Hazcı, dikkat çekici, vurucu ve cazibeli o renk! Adeta size gece yaşamında “Zamanı unutun! Daha çok için! Hazza kendiniz bırakın” diyor olabilir mi tüm göstergeler? Kırmızının, romantizm, aşk ve cinsellikle ilişkilendirilmesi de olaydır. O kırmızı güller! Mesela pembe cilt tonunun sağlıklı, uygun eş seçimi için önemli bir ipucu sunması bilinmelidir. Hemen ardından olan olur ve yumurtlama döneminde dişilerin tenlerinin belirgin biçimde kızarması da evrimsel bir nedendir. Yani kırmızı kaderimizdir. Yaratıcılığı özü adeta o renkten gelir, damarlarımızda dolaşır ve sonra ona döner!