Fotoğraflar: Baker & Evans, Seramik: Giuseppe Parrinello
Benim burnuma ilk saygısızlık edildiğinde yaklaşık on beş yaşındaydım. Dondurucu soğuktaki, dayanılmaz derecede boş spor salonumuzda yapılan bir Almanca deneme sınavıydı. Bir sınıf arkadaşım bana baktı ve devasa, hayali bir palyaço burnuna öttürüyormuş gibi yaptı. Ben de onun annesiyle cinsel ilişkim olduğunu ima ettim; son derece çocukça ama bir o kadar da etkiliydi. Yakındaki gözetmen çılgın bir kaz gibi tısladı.
O andan itibaren burnumun sanki bir madalyonun üzerinde olması gerektiğini fark ettim; babam da öyle söylüyordu. Roma burnuymuş. Güçlü bir burun. Gaga gibi ve cesur, babamınki gibi uzun, anneminki gibi genişti. Her iki dünyanın da en kötüsü. Üstelik her ikisi de son derece yakışıklı insanlar olduğu için talihsiz bir durumdu. Bir süre burnum konusunda güvensizlik yaşadım. Ardından yirmi yıl boyunca konut kredisi faiz oranları ya da nükleer savaş olasılığı gibi gerçekten önemli şeylere kaygılanmayı öğrendim.
Birçok erkek için lise yıllarının hayaletleri hâlâ dolaşır ve burnun yüzün tam ortasında bulunduğundan, algılanan kusurlar ergenlik döneminde büyük rahatsızlık yaratabilir. Londra’da görsel düzenleme alanında çalışan Ashford şöyle diyor: “Okul çağından itibaren burnumun büyük olduğunu biliyordum ve bunun farkındaydım. Yandan çekilen fotoğraflardan hep kaçınırdım ve insanlar bunu sık sık dile getirirdi. Görünüşümden gerçekten memnun değildim.” Ashford ameliyat fikriyle hafifçe oynayıp durdu ve bu düşünce yirmili yaşlarının ortalarına kadar onunla kaldı. “Okulda sadece uyum sağlamak istersin. Tek isteğin normal güzellik standartlarına uymaktır. İnsanların ilgilendiği tek şey budur.”
Sayısız erkek de aynı şekilde hissetti. Bu durum bazılarını daha iyi görünmek ve hissetmek amacıyla tıbbi adıyla rinoplasti olan burun estetiğine yöneltti. Çoğu operasyon yaklaşık iki buçuk saat sürer ve cerrahın alttaki kemik ve kıkırdak yapısını yeniden şekillendirerek yeni bir burun oluşturmasını içerir. İngiltere Ulusal Sağlık Sistemi, bu tür operasyonların maliyetini dört bin ile yedi bin sterlin arasında tahmin ediyor. Fiyat, işlemin karmaşıklığına ve bir yıla kadar sürebilen iyileşme süresine bağlı olarak değişir. Birçok parça üzerinde çalışmak gerekir. Kıkırdak çıkarılır veya vücudun başka bir bölgesinden nakledilir (kaburga uygundur, bir cerrahın dediğine göre kulak pek değil). Bu, aylarca dikkatli bir el, yapıştırıcı ve bistüriyle bir model uçağı parçalara ayırıp sonra sabırla yeniden monte ederek yeni bir şey ortaya çıkarmaya benzer.
Jaffar gibi erkekler sonuçtan memnun. Okuldayken sporcu ve kaleciydi ve yüzüne birçok kez doğrudan darbe aldı. “Ne olduğunu bilmiyorum. Sanırım çocukken birisi burnuma nazar değdirdi. Hep burnuma darbe alırdım, yıllar içinde yamuldu ve köprünün üst kısmında iki büyük kemiksi çıkıntı oluştu” diyor. “Doğal burnum değildi.” Buna kronik sinüs sorunlarını da ekleyince yirmi iki yaşında Toronto’da Dr. Mohammed Elahi’ye belirli kriterlerle başvurdu. Aynı zamanda gergindi. Jaffar, TikTok’taki “erkek burun estetiği” aramalarının hiçbir zaman “rahat” olmamasına dikkat çekiyor. “Sadece doğal görünmesini istedim” diyor. “Sahte bir burun gibi olmasın ve Pakistan-Hindistan kökenime uygun olsun istedim. Ve doktor tam da bunu yaptı, elhamdülillah. Tanrı onu korusun, on üzerinden on.”
Operasyondan sonra oyunculuk ve modellik yapan Jaffar’ın özgüveni büyük ölçüde arttı. “İslam bize alçakgönüllü olmayı öğretir. Ameliyattan sonra bir arkadaşım bana ‘Bunu yaptıracaksın ve egonla özgüvenin tavan yapacak, sakin kalmaya çalış’ dedi. Yalan söylemiyordu.” Jaffar doğal kemerini korudu ve eski burnuyla ilgili sosyal medyadaki olumsuz yorumlara gülüp geçiyor. Nesnel olarak harika görünüyor ve insanlara cerrahlarını seçmeden önce araştırma yapmalarını tavsiye ediyor.
Los Angeles’ta tasarım prodüktörü olarak çalışan Justin de harika görünüyor. Onun burun ameliyatı 2014’te başka bir tıbbi operasyonun ardından geldi; o dönemde “burun estetiği yaptıran bir erkekle, en azından bunu kabul eden biriyle hiç tanışmamıştım” diyor. “Burnumun görünüşünü hiç sevmedim. Ucu biraz yuvarlaktı ve köprüsünde küçük bir çıkıntı vardı. Çok yamuk değildi ama düz de sayılmazdı.” Ayrıca bu ona finansal olarak da mantıklı gelmiş; sağlık sigortası anesteziyi kapsıyordu ve bu maliyetin büyük kısmını oluşturuyordu.
“Ameliyattan birkaç ay önce aynaya baktığımı ve eğer hayatımın geri kalanında bu burunla yaşamak zorundaysam sorun değil diye düşündüğümü hatırlıyorum. O anda bunu doğru nedenlerle yaptığımı biliyordum” diyor. “Ne erkeklerin ne kadınların bakışları için yapmıyordum, sadece kendi bakışım için.”

Seramik: Giuseppe Parrinello
Birkaç bin yıl önce büyük burun güçlü birinin işaretiydi. Madalyonlarda yer almaya değerdi. Nottingham Üniversitesi’nde klasik filoloji profesörü olan Mark Bradley neredeyse on yıldır Antik Çağ’dan Orta Çağ’a kadar burunlar üzerine araştırma ve yazılar yapıyor. “Roma döneminde büyük burunların güç ve otoriteyle ilişkilendirildiğini açıkça görüyoruz” diyor. “Cicero’nun portrelerine bakarsanız, burnunun üstünde nohut gibi bir girinti vardır. Bu tür bir otoriteyi aileden miras almanın gurur duyulan bir şey olduğunu düşünüyorum ve bu durum Roma madeni para portrelerinde ve heykellerinde de görülür, insanlar soylarını göstermek için burunlarını gururla kaldırarak tasvir edilirdi.” Müzelerde gördüğünüz burunsuz heykellere gelince, meğer bu büyük bir saygısızlıkmış. “Eskiden ‘Yıkılınca ilk kırılan kısım burun olur’ derdik” diyor Bradley. “Ama çoğu zaman özellikle kazınırdı, genellikle kötü imparatorların anısını silmek isteyen biri tarafından. Kimin burnunu alıyorsan o kişiye yönelik bir güçsüzlük ifadesiydi.”
Eğer Romalılar burnu yüzün ortasına damgalanmış bir doğum belgesi gibi görüyorsa, Almanlar onu düzenlenebilir bir kayıt olarak görüyordu. Birinci Dünya Savaşı öncesinde girişimci Leo Maximilian Baginski kıkırdağı vidalarla şekillendiren, Orta Çağ’ı andıran bir cihazın patentini aldı. “Bu aslında çok erken bir burun estetiği biçimi, özellikle de Almanların kendilerini ideal ırk olarak tanımlamaya çalıştığı bir dönemde” diyor Bradley. “Burunların karakterin, davranışın, ırkın, mesleğin, soyun, mirasın bir ifadesi olduğuna dair saplantının bir yansımasıydı.” Burunlar yüzyıllar boyunca önyargılı stereotiplerin merkezinde oldu ve bugün güzellik anlayışlarında Avrupa-merkezli ideallerin hâkim olduğunu görmek zor değil.
Erken dönem cerrahi girişimler Antik Mısır ve Hindistan’a kadar uzansa da modern burun estetiği fikri 1950’lerin Hollywood’unda başladı. Dean Martin’in 1992 tarihli biyografisinde Nick Tosches, aktörün menajeri Lou Costello tarafından finanse edilen bir burun estetiği geçirdiğini anlatır. Kariyeri o andan itibaren yükselişe geçti.
Kozmetik cerrahi o zamandan beri birçok evreden geçti. 2025’te seçenekler adeta bir menüye dönüşmüş durumda. Londra’da üç kliniği bulunan Dr. David Jack, “cerrahi olmayan” burun estetiğini tercih eden erkeklerde belirgin bir artış gözlemlediğini söylüyor. “Botoks kasları gevşetir, bu da burun deliklerindeki açılmayı azaltır. Ayrıca üst dudakla burun arasındaki kasa enjekte edilerek bu kas hafifçe gevşetilebilir ve burun ucu kaldırılabilir” diyor. Sonuçlar genellikle üç ila dört ay sürerken, dolgu yeni şekli on sekiz aya kadar koruyabiliyor. Tüm bu işlemler arasında Jack’in hastalarının yaklaşık yüzde otuzu erkeklerden oluşuyor.
San Diego’da Dr. John Hilinski ise işlerin biraz tersine döndüğünü gözlemliyor; insanlar ikinci bir ameliyatla çıkıntılarını geri istiyor. Buna “dorsal kambur geri kazandırma” diyor. “Hastaların iyi bir kısmı operasyonu pişmanlıkla hatırlıyor çünkü artık kendileri gibi görünmüyorlar” diyor. “Bu tür bir ameliyatı ilk kez yaptığım hasta Pennsylvania’dan gelmişti. İtalyandı ve aile toplantılarına gittiğinde çevresine bakıyor, artık ailesine benzemediğini fark ediyordu.” Sonuçta burnunun eski hâline benzeyen bir görünüm elde etmek için yeni bir prosedür uygulandı ve kadın sonuçtan çok memnun kaldı. “O anda fark ettim ki bazı hastalar sadece eski çıkıntılarını geri istiyor” diyor Hilinski. “Evet, oldukça fazla çaba gerektiriyor ama bunu yapabiliyorum ve ülkenin dört bir yanından, hatta bazen dünyadan hastalar restoratif burun estetiği için geliyor.” Ancak daha önce burnunda hiç çıkıntı olmayan birine bunu eklemeyeceğini söylüyor. “Bu delilik olurdu.”
Tam burun ameliyatları burun deliklerinden girilerek, yapıyı kırmadan yapılabiliyor. Diğerleri burun delikleri arasındaki dokuya kesiler açarak daha hassas çalışmaya olanak sağlıyor. Ancak en basit hâlinde bile burun estetiği son derece karmaşık ve çok fazla değişken içeren bir operasyon olduğundan, bazı cerrahlar bu işlemi tamamen bırakmış durumda. Detroit merkezli cerrah ve tıp podcast’i sunucusu Dr. Anthony Youn şöyle diyor: “Bu, hasta memnuniyeti açısından en zor kozmetik operasyonlardan biridir.” Kendisi on yıldır burun estetiği yapmıyor. “Bunun birçok nedeni var; burun estetiği yaptıran hastalarda vücut dismorfisi oranı yüksek, ameliyat zor ve sonuçlar altı ila on iki ay arasında dramatik şekilde değişiyor.” Müşteri kaybından da pişman değil. “Ameliyat sonuçlarımın iyi olduğunu ve hastalarımın neredeyse tamamının mutlu olduğunu düşünüyorum ama ameliyat yapmaktan asla keyif almadım” diyor. “Çok yorucu ve sonuçların bir kısmı doktorun kontrolü dışında, örneğin yara dokusu gibi.” Revizyon oranına dair net bir sayı belirlemek zor olsa da, 2017 Kulak Burun Boğaz Dünya Kongresi’nde sunulan bir çalışma bu oranı yaklaşık yüzde on beş olarak tahmin ediyor.
Londra’da yaşayan Will, bir burun ameliyatının estetikten ziyade tıbbi bir amaç taşıdığı durumlarda bile bu belirsizlikleri fazlasıyla biliyor. “Kulak burun boğaz muayenesinde burnumun sol pasajının çok düz olduğu, diğer tarafın da eğik ama o kadar kötü durumda olmadığı söylendi. Hatırladığım kadarıyla hep tıkalı bir burnum oldu ve bunu saman nezlesi gibi bir şeye yordum” diyor. “Ameliyat için uygun bir aday olduğumu söylediler ama bekleme listesi altı ila on iki aydı.” Will ikinci bir görüş almak için Harley Street’teki bir doktora gitti ancak yedi bin sterlinlik bir operasyonun başarı garantisi bile olmayabileceğini duydu. İki yıl sonra Ulusal Sağlık Sistemi üzerinden ameliyat oldu. Operasyon hızlı geçti, iyileşme süreci pek öyle değil. “Gerçekten rahatsız ediciydi, oldukça kanlı, sümüklü ve kaşıntılıydı.” Bandajlar çıkarıldığında Will aynı nefes alma problemlerini yaşamaya devam etti. “Cerrah bunun nadir olmadığını söyledi ama ondan önce ‘Hmmm, o kısmı çıkardığımızı sanıyordum’ dedi” diyor. “Ayrıca kıkırdağın bir ‘hafızası’ olduğunu ve eğri hâline geri dönebileceğini söyledi.” Sonuçta işe yaramadı. Will yeni bir muayeneyi bekliyor ancak “İçgüdüsel olarak burnumun yapısının böyle olduğuna inanıyorum” diyor.
Uzmanlar, yurt dışında yapılan işlemlerde artan risklere dikkat çekiyor. Uçuş ve otel masrafları dâhil edilse bile bu tür seyahatler çok daha ucuza gelebiliyor. Bir web sitesi Türkiye’de fiyatların bin beş yüz sterlinden başladığını, bir diğeri ise endişe verici biçimde yedi yüz seksen sterline kadar düştüğünü belirtiyor. Geçen yıl İngiliz Estetik Plastik Cerrahlar Derneği (BAAPS), kendisini “Birleşik Krallık’ta kozmetik cerrahi alanında güvenlik, yenilik ve mükemmelliği ilerletmeye adanmış tek kuruluş” olarak tanımlayan bir kurum, ülkede estetik ameliyat yaptıran erkeklerin oranında düşüş kaydetti. 2022’de tüm işlemlerin yüzde yirmisini erkekler oluştururken bu oran 2024’te yalnızca yüzde yediye geriledi. Ancak bu, daha az erkeğin ameliyat yaptırdığı anlamına gelmiyor, sadece yurt dışına gitmeyi tercih ettikleri anlamına geliyor. O dönem BAAPS başkanı olan Marc Pacifico şöyle yazdı: “Bu eğilim, özellikle Türkiye gibi ülkelere giderek daha fazla insanın popüler cerrahi işlemler için daha ucuz seçenekler aramasıyla uyumlu görünüyor.” Pacifico, daha az düzenlemeye sahip ülkelerdeki ciddi sonuçlara dikkat çekti ve hastalar evlerine döndüklerinde düzeltici ameliyatların yükünün genellikle Ulusal Sağlık Sistemi’nin omzuna bindiğini vurguladı.
Daniel yirmi bir yaşındayken Meksika’ya uçağa bindi. Eski bir kabin memuru olan Daniel, orada bir estetik doktorla iletişim kurmuştu. Yıllarca aklında yer eden aşağılayıcı yorumlardan sonra yeni bir burun arayışına girmişti. Herhangi bir yüz yüze muayene yapılmadı. Her şey e-posta üzerinden organize edildi ve süreç hızlı ilerledi. “Maddi olarak istikrarlı değildim, bu yüzden karşılayabildiğim en uygun seçeneği aldım. İlk burun ameliyatım üç bin sterlin civarındaydı sanırım. Çok uygundu.” Uyanınca Daniel sonuçtan memnun kalmadı. “Görünüşünü hiç sevmedim. Bana iyi hissettirmedi” diyor. Meksika’da mükemmel olmayan bir burun estetiği geçiren tek hasta o değil. Oaxaca Yüksek Uzmanlık Bölge Hastanesi’nin 2018 tarihli bir raporuna göre, sistemdeki boşluklar bazı mezunların resmi düzenlemeleri dolanarak estetik cerrahi diploması almasına olanak tanıyor.
Yine de Daniel bir şeylerin düzeltilebileceğini düşündü. Sosyal medyada popüler bir cerraha kapılıp, yeni tasarım yüzleriyle övünen insanlardan etkilenince Türkiye’ye uçak bileti aldı. “İlk kez param vardı ve ‘Aman Tanrım, artık bu şeyleri yapabiliyorum’ dedim. Etkilendim ve iyi ellerde olduğumu düşündüm” diyor Daniel. “Ama oradayken tam bir kâbustu. Asansörde anestezi verdiler, hayatımın en kötü deneyimiydi. Ameliyatımı kimin yaptığını bilmiyorum. Korkunçtu.”
Daniel bu operasyonlardan aşırı bir memnuniyetsizlikle bahsetmiyor. Bunun yerine hepsini bir “yolculuğa” benzetiyor, her biri hayatın iniş çıkışlarını yansıtan birer bölüm gibi. Nihayet istediği burna kavuşmak için Daniel, “olağanüstü” olarak tanımladığı bir cerrahla yaptığı son operasyon için yirmi beş bin sterlin harcadığını söylüyor. “Hastaları arasında doğuştan kusurları olanlar, kazazedeler var ve sizi normal gösterebiliyor” diyor Daniel. Artık ideal burnuna sahip; simetrik, orantılı ve özgüvenini tazelemiş bir hâlde. “İçimde yansıtmaya çalıştığım şeyi artık hissediyorum” diyor. “Her zaman toplumun bir parçası gibi hissetmek istedim. İnsanlar burnumu gösterip alay ederdi ya da sosyal medyada beni çirkin diye çağırırlardı. Ve bunu uzun yıllar boyunca hissettim. Her zaman çirkin çocuk olduğumu düşündüm.”

Seramik: Giuseppe Parrinello
Mayıs 2022’de Sağlık ve Sosyal Bakım Komitesi parlamentoda toplandı. Hükümet politikasını tartışmak ve denetlemek üzere düzenli olarak bir araya gelen çok sayıda partiler üstü gruptan biri olan komiteye, uzmanlar ve tanıklar konuşmaları için davet edildi. 2012’de The Only Way Is Essex’in altın çağında televizyona adım atan reality şov yıldızı Charlie King, toplantının ana konuşmacılarından biriydi. Komite, beden imajının fiziksel ve zihinsel sağlık üzerindeki etkisini tartışıyordu.
“Bir erkek okulundaydım ve orada çok fazla rekabet, popülerlik mücadelesi vardı. Ne yazık ki popüler çocuklardan biri değildim. Korkunç bir şekilde zorbalığa uğradım” diye anlattı. Cinsel yönelimiyle uzun süren bir mücadelenin ardından büyük bir televizyon programına hızlı bir geçiş yaptığını ve 2012’de, kötücül söylemlerin rahatça dolaşmaya başladığı Twitter’ın hedefi hâline geldiğini hatırlattı. “Sonunda bu dünyanın içinde kayboluyorsun” dedi.
Güvensizlikleri kalıcıydı ve pandemi döneminde doruğa çıktı. King bir burun ameliyatı yaptırmaya karar verdi, komitenin uzun uzun sorguladığı bir konu oldu bu. Ameliyat, özgüvenini ve kariyerini adeta yerle bir etti.
“Belli ki hepimiz çok fazla yalnız kaldık ve Zoom’da sürekli kendimize baktık, kendimizi didikledik” diyor King. “Kafama koydum, bu karmaşadan çıkar çıkmaz burnumu düzelttirmek istedim çünkü kariyerim biraz düşüşe geçmişti.” Çok saygın olduğuna inandığı bir doktorla randevu aldı. “Dakikalar içinde cetvellerini çıkardı, ‘Burnun yüzüne göre fazla büyük, daha maskülen hâle getirebiliriz’ dedi. Ben de onun benim gördüğümü gördüğünü düşündüm. Bu sözler kulağıma müzik gibi geldi.”
Ameliyat sonrası fotoğrafları gördüğünde King şok oldu. Burnu hâlâ çok yuvarlaktı. Beklediğinden fazla doku alınmıştı. Bir ay sonra durum daha da kötüleşti. “Burun adeta üzerimde çökmeye başladı. Doğru düzgün nefes alamıyordum. ‘Hacklendim’ diye düşündüm” diyor King. “Ancak burnun anatomisini öğrenmeye başladığımda ameliyatın burnum için doğru yapılmadığını fark ettim. Aynı cerrahla yeniden ameliyat olabilmek için bir yıl beklemem gerekti. Başka bir cerrah da ona eşlik etti. Ve yine aynı şey oldu çünkü doğru kıkırdak kullanılmamıştı.” King, zorunlu olmadıkça kimseye estetik ameliyat önermiyor. “Bu durum çok fazla riske ve komplikasyona açık” diyor.
Sorunlar devam etti ve üçüncü bir görüş almak için yeni bir cerraha danıştı. O cerrah, ilk vakayı kendisinin ele almış olsaydı King’e ameliyat önermeyeceğini söyledi. Yeniden yapılandırma ameliyatı yapıldı. King artık kendine daha çok benzemeye başlamıştı, burnu daha belirgin bir hâl almıştı. Ancak yaklaşık altı hafta sonra bir enfeksiyon yüzünden yüzünde iltihap oluştu ve King’in bir ameliyata daha ihtiyacı oldu. Bu dördüncü rinoplasti olacaktı. “Ağustosta kırk yaşına girdim, insanlar hayatın şimdi başladığını söyler” diyor. “Benimkisi sanki bitti.”
King’e en iyisini diliyorum ve kendi burnumu düşünüyorum. Değişimde risk vardır. Ailem estetik ameliyata olumlu bakar. Nadir de olsa güvensizliklerimi dile getirdiğimde seçeneklerimizi değerlendirebileceğimizi söylerlerdi. Sonra da bana “asil bir burnun var”, “harika bir burun” derlerdi ve daha da güven verici bir şekilde “büyüdükçe oturacak” derlerdi.
2025’te bile rinoplastiyle ilgili hâlâ pek çok bilinmeyen var. Belki de bu durum evlilik, konut kredisi ya da çocuk sahibi olmak gibi diğer büyük yaşam kararlarına benzer. Araştırmanı yaparsın, ciddi miktarda para harcarsın, doğru olanı yapmaya çalışırsın ve en iyisini umarsın. Bazen işe yarar; Jaffar ve Justin’de olduğu gibi, iyi doktorlarla doğru adımı atarsın ve bir daha arkana bakmazsın. Daniel, mükemmel burnuna istemeden uzun yoldan ulaştı. Ne yazık ki bazı erkeklerde, Charlie’de olduğu gibi, işler planlandığı gibi gitmez.
Okuldayken burnundan nefret eden Ashford şimdi otuz üç yaşında. Hiç ameliyat olmadı. Bunun yerine gençlik kaygılarını kendi avantajına çevirdi. “Yaş aldıkça burnumla daha gurur duymaya başladım” diyor. “Hint, Karayip ve İngiliz kökenliyim, yani bir karışımım. Bu da kendimi o kimliğe daha bağlı hissettirdi” diyor.
Konuşmamızdan birkaç gün önce Instagram’da bir gönderi paylaştı. Fotoğrafta burnunun tüm görkemiyle yandan görünüşü vardı, güçlü, yaşanmış, parlayan bir yüzün üzerinde. “Böyle bir fotoğraf paylaşacağımı hiç düşünmemiştim. Biyomda ‘büyük burun, büyük kalp’ yazıyor ve biri bana kendi burnu hakkında kaygı duyduğunu söyleyip mesaj attı” diyor Ashford. “Bu fotoğrafın onlara bakış açılarını değiştirdiğini söylediler.”
BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.