Kariyer Yapmanın 9 Yeni Kuralı
Business

Kariyer Yapmanın 9 Yeni Kuralı

Günümüz iş hayatında, yalnızca eskiden doğru bildiklerimiz değil, yenilerin birçoğu da geçerliliğini hızla yitiriyor. İşte hızlandırılmış iş yaşamının eski ve yeni kuralları.
1. KIYAFET KODU

Eski kural: Bir süredir ne giydiğin önemli değildi.

Yeni kural: Ne giydiğin önemli olmaya başladı.

 

1990’ların ortalarında, yani aslında yakın geçmişte, neredeyse herkes işe giderken bir takım elbise giyip kravat takıyordu. Önce kravat ortadan yok oldu, ardından ceket; daha sonra neredeyse geri kalan her şey. Ama son zamanlarda bu parçaların geri dönüşü konusunda bir savaş görüyoruz. Bu sene temmuz ayında Hewlett-Packard (HP), çalışanlarından “smart casual” giyinmelerini beklediğini açıkladı. Bunun üzerine tişörtlü mühendislerden protestolar yükseldi. Daha da yakın zamanda, Barclays merkez ofisinde jean ve parmak arası terlikler yasaklandı. Her iki durumda da şirketler müşterilere ve ziyaretçilere, çalışanlarının bir avuç pasaklı olduğu algısı vermekten kaçınmak istedi. Dahası, HP’nin; akıllı mühendislerinin akıllı kıyafet seçimleri yapmaları gerektiğini düşündüğüne dair dedikodular var. Ufukta, kıyafet yönetmelikleri konusunda bir devrim mi var? Evet, muhtemelen öyle.

 

2. OFİS TASARIMI

Eski kural: Ofiste bir langırt masası var.

Yeni kural: Ofiste bir langırt masası, dinlenme alanı, video oyunları, meyve suyu barı, basket potası ve barbekü var.

 

Ofisleri yetişkinler için oyun alanlarına çevirme konusu yeni bir şey değil ama bu trend gittikçe güç kazanıyor. Birkaç masatenisi masasıyla başlayan dönem, tam bir “çocuk-yetişkin” fantezisine dönüştü. Şirketlerin ofislerini düzenlemeye ilgi duyması iyi bir şey. Üstelik havalı ofisler, elemanların daha uzun saatler çalışma konusunda daha olumlu hissetmeleri ve işleri hakkında tutkulu olduklarına inanmaları için de iyi bir numara.

 

3. İŞ-ÖZEL HAYAT DENGESİ

Eski kural: Blackberry, e-postalarınızı hafta sonları ve tatillerde kontrol edeceğiniz anlamına gelmiyordu.

Yeni kural: İşle özel hayat arasında artık bir ayrım yok.

 

Blackberry’nin başlattığı ve akıllı telefonların son noktayı koyduğu durum, çalışanların dünyanın öbür ucunda tatilde olsalar bile ofislerine dijital bir göbek bağıyla bağlı olmalarını gerektiriyor. Şaşırtıcı olansa bu oluşumun arkasındakilerin aslında çalışanlar olması. Çünkü sürekli ulaşılabilir olmak, vazgeçilemez olma algısını yaratıyor. Fakat bu durum ne sağlıklı ne de gerekli. İdeal olarak, ofisten uzaktaysanız telefonunuzu tamamen kapatmalısınız; bunu yapamıyorsanız da e-postanızı günde sadece bir kere kontrol etmelisiniz. Unutmayın ki, tatiller rahatlamak ve zihninizi boşaltmak için var ve güneş altında yatarken haftanızın yarısını önemsiz işyeri problemleriyle geçirdiğiniz takdirde bu pek mümkün olmaz.

 

4. MASA BAŞI İŞLER

Eski kural: Bir ofisiniz vardı fakat düzen, herkesin kendi masasında kendi sabit bilgisayarının olmasıydı.

Yeni kural: Bir ofisiniz ya da bir masanız yok. Her yerde çalışabilirsiniz.

 

Artık tipik bir hafta şöyle olabilir: Pazartesi ofiste bir masa başında, salı evde, çarşamba bir müşterinin ofisinde, perşembe ortak bir çalışma alanında, cuma bir iş kulübünde ya da interneti olan bir kafede çalışabilirsiniz. İşiniz bulutların üstünde ve sadece ayda bir gördüğünüz bir takımı yönetiyorsunuz. Bu düzeni, haftada sadece bir ya da iki gün gelen çalışanlar için sabit masa ve bilgisayar bulundurmayı pahalı bulan şirketler de seviyor. Bu durum, özgürlüğü seven çalışanlarla da birleşince, iki taraf için de nadir bir “kazan-kazan” durumu oluyor.

 

5. İŞE ULAŞIM

Eski kural: Yolculuk zamanı, ölü zaman.

Yeni kural: Yolculuk yaparken çalışabilirsiniz.

 

Özellikle metroyla işe gidip gelenler için yolculuk, kitap okumak için mükemmel bir zamandı. Artık değil. Akıllı cihazlar (ve daha iyi bağlantı) yoldaki zamanı, işinizin bir uzantısı haline getirebileceğiniz anlamına geliyor. Yani yol boyu dişinizi sıkmak yerine bilgileri işleyebileceğiniz ve e-posta gönderebileceğiniz araçları seçebilirsiniz.

15-12/18/kariyer-kurallari-2.JPG 

6. GÖRÜNÜRLÜK

Eski kural: Sadece bir CV’niz vardı.

Yeni kural: Artık bir profiliniz var.

 

Profiller bir zamanlar herkesin gözü önünde olan seçkin insanlara özeldi. Ama artık sosyal medya, iş kontaklarının ve işverenlerin, farklı yönlerinizi görmesine olanak tanıyor. Akıllı işverenler, sizi Google’layacak, LinkedIn ve Facebook profillerinize bakacaktır. Ayrıca reklamcılık gibi endüstrilerde, “Kaç Twitter takipçiniz var?”, artık normal bir iş görüşmesi sorusu. Bu aynı zamanda profilinizi cilalama gücüne sahip olduğunuzu da gösteriyor. Blogging, vlogging, tweet atma, Instagram’ı kullanma gibi online aktiviteler, işinizle sadece yüzeysel olarak ilişkili olsa da, sizi işverenlerinize karşı çok daha çekici bir aday haline getirebiliyor. Diğer taraftan, profilinizde şüpheli iş dışı aktivitelerinizi paylaşmanız, aleyhinize olacaktır. Bunların ikisi de, bir çalışan olarak kendi çekiciliğinizi şekillendirmenin sizin elinizde olduğunu gösteriyor.

 

7. PATRON OLMAK

Eski kural: İnsanlara ne yapmaları gerektiğini söylüyordunuz.

Yeni kural: İşleri karşılıklı anlaşmayla yürütüyorsunuz.

 

2025’e kadar, milenyum kuşağı, iş gücünün yüzde 75’ini oluşturacak. Dahası, kıdemli yöneticilerin yüzde 58’i, X ve Y kuşağı mensuplarından oluşacak. Bu da yeni bir yöneticilik tarzının geldiğini gösteriyor. Milenyum kuşağı; fikir birliğine varmaya çalışan, hiyerarşidense iletişim ağları kuran ve çalışanlarını teşvik etmek isteyen patronları tercih ediyor. Güç ve zorbalıkla ilerleyen patronluğun devri sona erdi.

 

8. İŞ DÜNYASI SÖZLERİ

Eski kural: İş dünyası jargonuna kafa tutmalıyız.

Yeni kural: İş dünyası jargonunu pazarlık masasına yatırmalıyız.

 

İş dünyası jargonu, uzun süredir açık iletişime ayak bağı olarak görülüyor ama bu görüş fazla saf. Aslında bunların birçoğu kullanışlı. Ayrıca birçok insan onları kullanmayı seviyor. Bunun sebebi, bu jargonun, işinize dair bir aidiyet işareti olarak görülmesi. Bir ergen de olsanız, bir bankacı da; doğru dili konuşmak çok önemli zira bu, sizin belirli bir kabileye ait olduğunuzu gösteriyor. Sadece boş kalıpları tekrar etmeyin; onları sağduyulu bir şekilde, yerinde kullanın. Eğer kurumsal dili sofistike ve açık fikirli bir şekilde kullanmayı başarırsanız, ciddi anlamda fark yaratırsınız.

 

9. TATİL İZNİ

Eski kural: Her yıl iki hafta izin.

Yeni kural: Esnek çalışma, esnek izin günleri demek.

 

Eski zamanlarda payınıza düşen izin, beş yılda bir artardı. Bu da şirkete yeni gelenlerin 14 izin günü varken, 10 yıldır çalışmakta olanların 30’dan fazla izin günü olduğu anlamına gelirdi. Artık şirketler, çalışanlarına izin haklarını takas etme hakkı veriyor. PricewaterhouseCoopers’ın İngiltere ofislerinde, maksimum 30 olmak üzere izin günleri satın alabiliyor ya da satabiliyorsunuz. Gittikçe tüm dünyaya yayılan bu uygulamayı yakında Türkiye’de de görmek imkansız değil gibi.

İlgili Başlıklar
Daha Fazlası