Aslında çok da enteresan şeyler yapmıyorum herhalde, pek çok insandan farklı fakat günlük rutinime çok bağlıyım. Hayat çok değişkenlerle dolu, yaşadığım hayatın öyle olduğunu hissediyorum. Her gün yaptığım işler, kendime ayırdığım zamanlar sanki bana bir yol haritası gibi geliyor. Onların çeşitli saatlerde ve belirli bir düzen içerisinde karşıma çıkması sanki gittiğim yerde bana yol gösterici minik işaretlermiş gibi geliyor. Bu bir ana yol haritası gibi geliyor. Tabii ana yoldan ayrılıp yan sokaklara sapıp tekrar ana yola dönmek çok mümkün. O sebeple günlük alışkanlıklarımı çok seviyorum. Düşündüğümde en sevdiğim şey: Çok sosyal bir insanım, çok sosyal bir hayatın içinde de yaşıyorum fakat bununla mukayese ettiğimden kendime vakit ayrılabilirsem, yalnız kalabilirsem, ne kadar çok yalnız kalabilirsem bundan o kadar çok keyif alıyorum. Olmazsa olmazımın bu olduğunu düşünüyorum yani kendime ayırabildiğim vakitler. Kimi zaman bu vakitlerde kitap okumak ve bir şeyler izlemek çok önemli.
Mutlaka kitap okurum, kitap okumak benim için çok önemli. Özellikle de büyük bir biyografi okuyucusuyum, biyografi okumak çok sevdiğim bir şey. Diğer taraftan izlediğim pek çok şey var. Başka bir takıntım ise internet müzayedeleri, en sevdiğim şey. Kendime zaman ayırdığımda bunların içinde kaybolmak, dünyanın her yerinde yapılan sanat müzayedeleri ile birlikte olmakla çok ilgileniyorum. Kendime ayırdığım vakitte en çok bunlarla meşgul oluyorum. Ama onun dışında inanıyorum ki insanın uyandığı her günün çok değerli olduğunu düşünüyorum ve uyandığı her güne özenmesi gerektiğini düşünüyorum.
İnsanın bir yaşama disiplini olması gerektiğini düşünüyorum çünkü ben her zaman freelance çalışan bir insanım. Benim hayatımda bir saatten bir saate gittiğim bir ofisim yok. Proje bazında çalıştığım için daha bağımsız bir çalışma sistemim var. Fakat bu bağımsız çalışma sisteminin içinde insanın disiplinsizleşip kendini kaybedebilmesi çok kolay. Onun için bana günümün şaşmaz parametreleri çok yol gösteriyor. Mesela, uyandığımda o gün programım erken saatte olsa da olmasa da hazır olmak benim için çok önemli. Bu benim bir hayat disiplinim. Güne hazır olmak, güne hazır başlamak. Bu benim tören gibi yaptığım ritüeller.
Kesinlikle kendime ayırdığım bir saat ama uyku gibi bir saati kastetmiyorum. Gün içinde boş kaldığım bir saati önemli buluyorum. Çünkü günümüzde fikir, bilgi alışverişini gereğinden fazla yaptığımızı düşünüyorum. Bu pek çok kanalla olabilir. İnstagram olabilir, başka bir şey olabilir, telefonla konuşma yoluyla olabilir, internet yoluyla olabilir. Fazla iletişimi çok doğru bulmuyorum çünkü fazla iletişimde olmak kreatif bir kafayı çok dağıttığını düşünüyorum. Çünkü, biraz kendi dünyanızda kalıp fikirlerinizi üretmeniz ve bunları oturtmanız lazım. Bunları gereğinden önce açarsanız, gösterirseniz, kamuya açarsanız insanlar karşı görüşlerle geliyor ve bu sizin oluşmamış fikriniz daha doğmadan zedelenmeye başlıyor. Onun için inanıyorum ki, en azından ben bunu yapmaya çalışıyorum, gün içinde bilgisayarımdan koptuğum, cep telefonumdan koptuğum bir saati ayırmak bana çok iyi geliyor. Çünkü o noktada gerçekten kendimi fikren geri doldurabiliyorum ve de yaratıcı fikirlerin, daha olgun fikirlerin oluşmasına zemin hazırlıyor.
Mesela şöyle oluyor: Her zaman izolasyonun yaratıcılığa faydası olduğuna inanıyorum, en azından benim hayatımda öyle oluyor. Fazla kalabalıkların içinde her zaman ruhunuzu başka bir şeyler besliyor olabilir ama bir o kadar da sizin dikkatinizi dağıttığını düşünüyorum.
Kendine vakit ayırmayı biraz daha sınırlandırayım: yalnız kalmak gün içinde bir noktada bana çok iyi geliyor. En olmazsa olmazım bu. Spor yapmak, kitap okumak bunun içinde değil. Yalnız kalmak sanki bir meditasyon. Ben meditasyon yapmıyorum ama herhalde bu böyle bir şey.
Her gün uyandığınızda çok mutlu olmanız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü şuna inanıyorum: Yataktan çıktığımızda, ayağımızı yere basacak kadar kuvvetimiz varsa, aynaya baktığımızda yüzümüzü tanıyacak kadar bir bilincimiz varsa zaten çok kutlanacak bir güne uyanmış oluyoruz. Vücut sağlığımız ve akıl sağlığımız yerinde. Bu kutlanacak bir şey. Ondan sonra bir günün çok kıymetli olduğunu düşünüyorum, bu kıymetli güne de insanın hazırlıklı başlaması gerektiğini düşünüyorum. Bu hazırlık da ne olabilir? Sporunuzu mu yaparsınız, tıraşınızı mı olursunuz, başka bir bakımınızı mı yaparsınız, giyiminiz mi düzgün olur... Hayatta o güne pırıl pırıl başlamak gerektiğini düşünüyorum ve bunun bir hayat disiplini olduğunu düşünüyorum. Hem bu kişi olarak kendinize verdiğiniz özen, kişisel disiplin olduğunu hem de karşı tarafa yansıttığınız sizin bir aynanız olduğunu düşüyorum.
Her Gün Yaparım bölümünü buradan dinleyebilirsin.
Les Benjamins kreatif direktörü Bünyamin Aydın her gün ne yapar içeriğini buradan okuyabilirsin.