Bir yıllık uzun bir çalışmanın sonunda Katar, Dünya Kupası’na bu yıl ev sahipliği yapacak. Daha önce Haziran ve Temmuz aylarında başlayan Dünya Kupası, Katar’ın hava koşullarından dolayı Kasım ayına ertelendi. Bununla beraber, Kasım aylarında bile 30 dereceye çıkabilen nemli çöl sıcaklarının, futbolculara ve iklim krizine yönelik etkisi tartışılıyor. Adana’da gençliğinde futbol oynayan biri olarak, sıcak üzerine yorum yapabilirim aslında ama ben lakabı Çevreci Geek olan biri olarak, Katar’ın sürdürülebilir bir Dünya Kupası yaratmak için uyguladığı teknolojileri masaya yatırmak için kolları sıvadım.
Sürdürülebilirlik Vurgusu
Katar, gelen tepkilere yönelik, bu devasa organizasyonun en az ulaşım ayak izi ile tamamlanacağını, stadyumların ise en verimli şekilde tasarlanıp, tekrar tekrar kullanılacağını savunuyor. Stadyumlara ulaşım, diğer ülkelerdeki gibi uçaklarla değil, Doha Metrosu ve birkaçı elektrikli olacak özel otobüslerle sağlanabiliyor. Zira, birbirine en uzak iki stadyum arasında 75 km gibi kısa bir mesafe söz konusu.
İnşa edilecek beş yeni stadyumun ise en verimli su ve elektrik teknolojileri ile donatıldığı, bir stadyumun kullanılmış yük konteynerleri ile inşa edildiği belirtiliyor. Bu stadyumların ise daha sonra yeniden kullanılması ya da stadyum alanının yeniden tasarlanarak halka açılması gibi planlar da var.
Yeni Teknoloji Dev Klimalar
Sıcaklara karşı ise Katar Üniversitesi özel bir çalışma yaparak, stadyumların içini 23-24 derece gibi bir sıcaklıkta tutacak klimalar üretti. Bu yeni teknik ile dışarıdaki hava fanlarla çekiliyor ve sistem içinde soğutulan bu hava, taraftarların bulunduğu bölgelere mazgallarla, stadyuma ise dev enjektörlerle dağıtılıyor.
Buradaki yeni teknik ise vericilerle ısındığı görülen bölgelerdeki havanın çekilerek, soğutma sisteminde yeniden kullanılması. Yani klima sistemi dışarıdan hava almak yerine içerideki havayı döndürmekte. Bu klima sisteminin ve stadyumların enerjisi ise yeni kurulacak 800 MW’lık güneş enerjisi tarlası ile tamamen yenilenebilir enerjiden elde edilecek. Tüm turnuva boyunca ortaya çıkacak karbon emisyonu ise yeşil yatırımlar ile dengelenerek sıfırlanacak.
Zorlayıcı Hedef
Carbon Market Watch’un Dünya Kupası yatırımlarını incelediği bir rapor ise organizasyonda yaratıcı muhasebe tekniklerinin kullanıldığını ve net sıfıra ulaşmak için tam çözüm üretemeyen karbon dengeleme projeleri önerildiğini ortaya koydu. Raporda, tüm bu yeni teknik keşiflere ve yatırımlara rağmen organizasyonun 3,6 milyon ton karbondioksit salımı yapacağı öngörülüyor. Bu miktar Rusya’da düzenlenen 2018 Dünya Kupası’ndan, %70 yani, 1,5 milyon ton daha fazla. 28 gün sürecek kupanın 3,6 milyon tonluk ayak izi aynı zamanda tüm İzlanda’nın karbondioksit salımından da fazla.
Uzmanlar organizasyonun, resmi hesaplamalarında inşaat sürecinden gelen karbondioksit emisyonlarını düzgün hesaplamadığını belirtiyor. Öyle ki, Carbon Market Watch’un hesaplamaları ile resmi hesaplamalar arasında sekiz kat fark var.
Stadyumların Atıl Kalma Riski
Bu mevzunun altında Dünya Kupası sonrası için organizasyonun inşa edilen stadyumların sorumluluğunu kabul etmemesi yatıyor. Keza hesaplamalar, stadyumun ayakta kaldığı süre boyunca üreteceği değil sadece Dünya Kupası boyunca yaratacağı etkisini ele alıyor. Bu stadyumların sadece Dünya Kupası’na yönelik inşa ediliyor olması büyük bir sorun. Oldukça küçük bir bölgede bulunan ve daha önce sadece bir stadyumun yeterli olduğu ülkede, bu yeni komplekslerin atıl kalma ihtimali yüksek. Uzmanlar Yunanistan’da ve Brezilya’da Olimpiyatlar sonrası atıl kalan onlarca binayı örnek gösteriyor.
Karbon “Net Sıfır” Olabilir Mi?
Net sıfır kavramı zaten oldukça tartışmalı bir söylem. Bu hesaplamaları yapanlar ortaya çıkan karbondioksit emisyonlarının belirli sayıda ağaç dikilerek sıfırlandığını savunuyor. Bununla beraber, atıl kalma riski olan stadyumlar için kullanılan kaynaklar sadece karbon emisyonuna yol açmıyor. Kullanılan bu yeni kaynakların yok ettiği ekosistemlerin ne yazık ki dikilecek birkaç ağaç ile geri gelmesi mümkün değil.
Şu an 1,2 dereceye yaklaşmış olan küresel ısınma, tehlikeli olarak kabul edilen 1,5 dereceye doğru yol aldıkça, Dünya Kupası gibi mega etkinliklerin harcadığı kaynakları da en verimli şekilde planlamamız lazım. Tüm stadı soğutan klima gibi keşifler etkileyici bir duruş sergilese de, önümüzde tüm gezegenin derecesini dengede tutmak gibi bir hedef var. Bu hedefi gerçekleştirmek için güncel tüketim odaklı kültürümüzden sıyrılmamız şart.