Her Yüzüyle Çağatay Ulusoy
Dergi Konuları

Her Yüzüyle Çağatay Ulusoy

Onu her köşesi, karakteri ve iniş çıkışlarıyla olduğu gibi mi tanıyoruz?

Meşhur Cem Yılmaz şakası gibi, Google’a “Ç” yazınca gerisi otomatik olarak “Çağatay Ulusoy” diye doluyor. Kendisiyle ilgili sayısız röportaj, onlarca yakışıklı fotoğraf, birçok “Genç kızların rüyası” referansı var. Oynadığı karakterlerden daha büyük bir karakter kısacası. İlk onunla başlıyoruz sohbetimize, Çağatay Ulusoy bir karakter olsaydı, analizinde neler yazardı? “30 yaşında. Sakin bir yapısı var. Hayatın her alanında tutkulu bir erkek. Basketbolcu olmak isterken hayat onun için başka planlar yapmış, oyuncu olmuş. Aile ilişkileri güçlü. Karar alırken özenli ve dikkatli. Sakin, ciddi yapısının altında hassas bir ruhu var. Deniz tutkunu. Dinlenmek ve nefes almak istediğinde doğaya yönelir. Özel hayatında mahremiyete önem verir. Duygularını içinde sahici ve tutkulu yaşar. İyi gözlem yapar. Onun için samimiyet önemlidir.”

Karakterimizi ana hatlarıyla canlandırmaya başladıysanız biraz daha detaya inelim... Kendisinin de bahsettiği gibi, hayaller basketbol, gerçekler kamera önü olmuş birazcık onun için. 10 sene önce, genç yaşta “Best Model of Turkey” lakabını alıp kendini ekranların önünde bulan Ulusoy’a oyunculuğun onu hala heyecanlandırıp heyecanlandırmadığını sorduğumuzda “Oyunculuk bitmeyen bir yolculuk. Her karakter farklı bir şey öğretiyor insana. Öğrenmek çok önemli. Çok heyecan verici her zaman. Bu bir güdü. Bu güdü de beni farklı insan ve karakterlerin söyleyemedi şeyleri söylemeye, hayatlarındaki kilitleri açmaya yönlendiriyor. Bu iş öyle uçsuz bucaksız ki. Her yeni karakterle oyunculuğa tekrar başlıyorum. Düşünsene, 1960’larda yaşamadım ama zamanda yolculuk yapıp bunu oynuyorum ve hislerimi seyirciyle paylaşabiliyorum!” İşin en kıskanılacak taraflarından biri de bu değil mi? Evinizde sessiz sakin, kargaşadan uzak bir hayat sürerken, ertesi sabah bir sokak kavgasındaymış gibi davranmanız, yeri geldiğinde en yakın arkadaşınıza küfür etmeniz, zengin kızı kovalamanız, kağıt toplamanız gerekiyor. Ama günün sonun da hep kendinize dönme lüksünüz var. Peki bu rol havuzu içerisinde hangisine tutacağına nasıl karar veriyor? “Nevi şahsına münhasır karakterler olmasına dikkat ediyorum. Beni etkilemeli, samimi, hayatın içinden, gerçek biri olmalı. Ele aldığım karakteri çözerken, keşfederken heyecanlanmalıyım. Aynı hissiyat seyircide de uyanmalı. Kalbimi titreten karakterleri oynamak keyif veriyor. Bir önceki karakterden uzak olmasına da özen gösteriyorum.”

 

İLK GÜNDEN BUGÜNE NE DEĞİŞTİ?

Korkularıyla başa çıkma kaygısı olmadığını söylüyor Ulusoy. Aklımıza bundan yaklaşık 10 sene önce GQ Türkiye ile yaptığı bir röportaja geç kaldığında editörümüze “N’olur bunu da yaz” demesi geliyor. Evet, bir yere geç kalmak çoğunluk için kabus olmasa da, negatif bir çağrışım yaratacağını bile bile, olduğu kişi ileyüzleşmeye açık olduğu ta o zamandan ortada. Korkuları ciddiye almayarak onları alt etme biçimi, Çağatay Ulusoy karakteri için bize bir tüyo daha veriyor. “Akış içinde önceki kararlarımız, fikirlerimiz, yaklaşımlarımız, bakış açılarımız değişiyor ve güncelleniyor. Siyah ve beyaz yok sadece öğrendikçe büyüdükçe gelişiyoruz. Oyunculuğa ilk başladığımda senaryonun sol tarafında yazanları oynuyordum. Şimdi karakteri çözümleyip; amacını, tutkusunu, bağlılığını, travmalarını çeşitli disiplinlerde inceleyerek karakterin anda kalmasını sağlayarak onu yaşatmaya çalışıyorum...”

BAŞARI NOKTASINA GİDEN YOLDA…

Gelelim son rolüne... Yeşilçam Türkler için o kadar büyük bir gurur kaynağı, o kadar dolu bir referans ve o kadar ikonikleşmiş bir dönem ki... İzlediği Yeşilçam ile oynadığı Yeşilçam arasında nasıl bir ilişki olduğunu merak ediyoruz. “Yeşilçam filmlerini izlediğimde içimde sıcak, samimi, insani ve sevgiye dair hisler belirirdi. O sıcaklığın bizim Yeşilçam dizimizde de olduğunu düşünüyorum. O zamanlara nazaran çok farklı bir anlatım yapımız var fakat günümüze de hitap edebilmek adına güncel bir tatlı sertlikle yansıtılıyor hikaye. Dönemin filmlerinin insanlarda uyandırdığı sıcaklığı bu işin de uyandıracağını düşünüyorum. Aynı samimiyetle, özenle ve ilmek ilmek dokunmuş bir senaryo. Yeşilçam’da yetişmiş bir çocuk olan Semih Ateş’in büyüdükten sonra Yeşilçam’da yapımcı olarak var olma çabasını, ilişkilerini, güç para dengesini, karakterlerin birbiriyle olan organik, tutkulu ilişkilerini ve bu bağlamda süregelen hikayeyi izleyeceğimiz rengarenk bir dünya. Benim de bu zamana kadar oynamaktan en keyif aldığım, en renkli ve bende iz bırakan karakter kendileri.” Ne kadar oyunculuğundan, klasikleşmiş rollerinden ve beyaz perdedeki başarısından konuşmak istesek de vites değiştiriyoruz çünkü işimiz olduğumuz kişiden çok yaptığımız bir görev nitekim... Hazır “başarı” demişken, “Başarmak kelimesi enteresan çünkü yaptım, başardım demek tamamlamak demek. Ben de yolculuğun içindeyim hala, süreç çeşitli öğrenimlerle üstüne koyarak devam ediyor benim için. X noktasından başarı noktasına giden yolda sonsuz bir süreç ve tatmin eden bir yolculuk var. Süregelen ve devam eden, edecek olan.”

Yazının Devamı GQ Bahar 2021 sayısında. 

 

Yazı: Alara Kap

Fotoğraf: Emre Güven

Moda Editörü: Güneş Güner

Prodüksiyon: Ahmed Çaylı

Fotoğraf Asistanları: Baturalp Yılmaz, Alican Tükle

Saç: Mahmut Terzi Makyaj: Selen Saygın

Moda Asistanı: Busenur Can

İZLE
Sıra Dışı ve Beklenmedik Bir Çağatay Ulusoy
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası