“Anlayışlı bir enerjisi ve dinleyen gözleri vardır. Onunlayken sakin ve seni anladığını hissedersin. Şükrü’yle uzun süre konuşmasan da bilirsin: bir şeye ihtiyacın olursa o orada, sıcacık bir şekilde senin için bekliyordur,” diyor telefondaki ses. Bu, Şükrü Özyıldız’ın gizlice aradığım çocukluk arkadaşı, E. Daha sonra, çevresindekilere Şükrü’de neyin iyi geldiğini sorduğumda bir an bile düşünmeden onu benzer sözlerle tanımlıyorlar.
“Nasıl bilirsiniz?” belki de GQ Türkiye Men of the Year (MOTY) ödülleri üzerine düşünürken insanlara en çok sorduğumuz sorulardan biri oldu. Bir MOTY Ödülü kolay verilmiyor, dedektiflik bu işin bir parçası. MOTY ödülleri bu yıl ‘Bize İyi Gelenler’ temasıyla gerçekleşirken Şükrü Özyıldız da Yılın Oyuncusu Ödülü’nü aldı. Belki de kolektif olarak bize bir şeylerin iyi gelmesine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz bir yıl geçirdiğimizden, GQ olarak bize, GQ ailesine ve etrafımızdakilere her alanda iyi gelenlerin peşine düştük. Görünen ve görünmeyen. Soyut ve somut. (Sevgili ödül sahipleri, mahalledeki komşunuzdan çocukluk arkadaşlarınıza, ofisteki çay getiren abiden sizi her gün alan taksiciye, sizi nasıl bildiklerini sorduk, gıyabınızda konuştuk, kulaklarınızı çınlattık, bizi mazur görün.)
Bir sonraki telefonum Şükrü’nün kendisiyle. Ona iyi gelen şeyleri konuşmaya başladığımızda konu çocukluk arkadaşlıklarından açılıyor. “Arkadaş çevren değişiyor, başka şehirlere gidiyorsun, işin yeni bir düzen getiriyor ama çocukluk arkadaşlarınla bir araya geldiğinde özüne dönüyorsun, o birlikteliğin verdiği güven duygusu hiçbir yerde yok” diyor. “Sana huzur veriyor ve huzur çok önemli. Ve huzur dediğimiz, özünde güven, sevgi ve dinginlik gibi kavramlardan oluşuyor.”
İzleyicilerin ilk defa 2011’de, Derin Sular’daki rolüyle tanıştığı Şükrü, oyunculukla Erasmus programıyla gittiği Portekiz’de ilgilenmeye başlamış. İlerleyen yıllarda Şeref Meselesi ve Çoban Yıldızı dizilerindeki rolleriyle beğeni toplayan oyuncu, kariyerine çoğu oyuncunun hayali olan bir müzikali (bir buçuk sezon Zorlu PSM sahnesinde kalan Alice), ve farklı janralarda beyazperde rollerini (Her Şey Aşktan, Ekşi Elmalar) sığdırdı bile.
Bir dağın zirvesinde
Şükrü ile yaptığımız konuşmadan bir gün önce MOTY’nin hazırlıkları için toplantı yaptığımız House of Brothers’da bir büyük masanın üzerinde MOTY çekiminin fotoğrafları yığılı duruyor. Heyecanla “Şükrü nerede, onun karesini gördünüz mü” derken masanın sağ üst köşesinde, hemen Haluk Bilginer’in yanında, Kalben’in üstünde Şükrü’nün A3 kağıda basılı fotoğrafını görüyorum. Altında bir motor, üzerinde iki dakika sonra arıcılık yapmasına izin verecek o kıyafet ve elinde portakallar. Nerede o? Tamam MOTY çekimi için doğanın içinde ama zihninde, o an o fotoğraf çekilirken nerede? “Bir dağın zirvesindeyim. Orası öyle bir yer ki sadece huzuru ve güveni hissedenler gelebiliyor. Etrafta çeşitli hayvanlar var, onların seslerini duyuyorum, keyifleri yerinde. Ağaçlar, çicekler o kadar güzel ki, kokuları meltem ile geliyor” diyor. “Etrafımda portakal ağacı kokusunu duyuyorum ama ellerimdeki portakallardan mı geliyor yoksa ağaçtan mı? Ne önemi var diye düşünüp arıların seslerini duyuyorum. Nasıl da kendilerinden emin, bilgelikle ne yapmaları gerektiğini biliyorlar. O kadar özgür ve coşkulu ki her şey, herkes.” Çekime gidemediğime üzülüyordum ama Şükrü böyle anlatınca pek üzüntüm kalmadı, gitmiş gibi oldum. Zaten bir yerde olmak için illa fiziksel olarak orada olmak mı gerekir? “Bana iyi gelen şey doğa mesela, o yüzden benim evimin terasına çıktığında orası bir orman. Benim yeşili görmem, toprağa basmam lazım. Belgrad Ormanı’nda çekim varsa ormanda biraz daha zaman geçirmek için beni alacak kişiye ‘Beni bir saat önce alır mısınız, orada vakit geçirmek istiyorum’ diyorum. Ama galiba önemli olan hiçbir şey olmadan da huzura erişebilmek” diye devam ediyor Şükrü.
İçindekini koruyabilmek
Doğa ve çocukluk arkadaşlarının Şükrü için huzurla eşanlamlı olduğunda anlaştık, ama ona en iyi gelen huzurun ta kendisi. “Huzur bana iyi geliyor. Bu hayata geldik, doğduk, buradayız ve öleceğiz, hayatın kıymetini bilmemiz gerekiyor. İnsanız ve her duygu insan için, başarı, kariyer önemli ama orada bir hırs varsa onu dengelemek gerekiyor. En önemlisi de insanın iç huzurunun olması ve ben bunu korumak için yaşıyorum, çünkü onun bozulması çok kolay. Mesela sosyal medya sana sürekli parmak uzatıyor: Onda var, sende yok mu? İçinde bulunduğumuz çağda bir sürü şeye maruz kalıyoruz. O yüzden de içindekini koruyabilmek çok değerli.”
Yazının tamamı GQ MOTY 2020 Özel Sayısında...
Yılın Oyuncusu: Şükrü Özyıldız
Yazı: @canremziergen
Fotoğraf: @emredogru
Styling: @erkanaltunay
______
Genel Yayın Yönetmeni: @alitufankoc
Projeler Koordinatörü: @alarakap
Moda Direktörü: @gunesguners
Moda Editörü: @erkanaltunay
Prodüktör: @ahmedcayli
Fotoğraf Asistanları: @mratkahya @omerserifkuru İbrahim Erdal, Murat Demir
Moda Asistanı: @can.busenurz @hackanyildirim
Sanat Yönetmeni: @ovapu
Sanat Ekibi: Abdül Kerim Taşcı, @ttdamla
Prodüksiyon: @ppristanbul Melis Özçelik, Zeynep Altunkut
Prodüksiyon Asistanları: Demirhan Sander, Gökhan Özkan, Tayfun Keskin
Set Gripim: @setgripim
Makyaj: @samaraji
Saç: @huseyinnaltunn
Saç Asistanı: @hamzasaraa