Uzun Zaman Önce, Çok Çok Uzak Bir Film Setinde
Dergi Konuları

Uzun Zaman Önce, Çok Çok Uzak Bir Film Setinde

Star Wars tarihini öğrenmek için filmler sırasında neler yaşandığını sindirmek oldukça pratik. Biz bir yerden başlayalım da, gerisi gelir.
Fizik ustası Yoda

Bir yerden tanıdık geliyor ama nereden? Dilimin ucunda dediğiniz isim Albert Einstein. Pek kıymetli Yoda’mız, bilim insanı Einstein’dan esinlenerek tasarlanmış. Anadan babadan kuklacı Frank Oz, o kadar usta iş çıkarmış ki, film setinde Yoda’nın bazen canlı olduğu sanılıyormuş.

Bu senaryo neden bahsediyor?

Han Solo rolü, Harrison Ford’a eldiven gibi oturdu. Bugün bu delifişek karakteri başka bir bünyeyle hayal etmek mümkün değil ama rol Ford’a gitmeden önce başka aktörler arasında epey dolaşmış. Al Pacino, Jack Nicholson, Christopher Walken, Burt Reynolds… Hatta Al Pacino’ya altın tepside sunulmuş Han Solo. Ama o reddetmiş. Neden mi? Kendi ifadesiyle sebep şu: “Çünkü senaryoyu anlamadım.”

Düelloda Spielberg parmağı

George Lucas, Return of the Jedi’ı kimin yöneteceği mevzusuna çok kafa yordu. Nihayet birine teklif götürdü: Steven Spielberg. Olmadı. İkili yıllar sonra bir araya gelecekti. Lucas, Spielberg’den Revenge of the Sith’in düello sahnelerinde yardım istedi. Spielberg eski dostunu kırmadı, elini taşın (ya da ışın kılıcının) altına koydu.

Yavrum sana kılıç alayım mı?

Çocuk çocuktur ama bir yetişkine ışın kılıcı göster, o da anında çocuk olur. Nokta. Obi-Wan Kenobi ustamızın gençliğini oynayan Ewan McGregor da bu hevesten azade değil. Işın kılıcıyla çekilen sahnelerde sürekli ağzıyla “fuuuvvvv fuvvvvv” yaptığından, bu sesler postprodüksiyonda çıkarılmak zorunda kaldı. 

Çocuk olmadı, siborg verelim

Lucas’ın aklı biraz tuhaf çalışıyor. Öyle olmasa Star Wars evreni de olmazdı zaten. Karakterlerin tuhaf halleri bunun tipik örneği. Jabba’nın devasa cüssesi unutulur mu örneğin? Ya da Darth Maul’un ürkütücülüğü? Peki ya altın madalyalık garabet, General Grievous? Kendisi droid değil. Sith değil. Nedir hakikaten Grievous? Öncül üçlemede karşımıza çıkan mükemmel kötü karakterin aslında kim olduğu (Klon Savaşları’nda rol almış bir siborg komutan olduğunda görüş birliği var) hususunda çok kafa patlatılmış; kesin olan Lucas’ın onu ilkin bildiğimiz şekliyle tasarlamadığı. İlk fikir, onun yüzergezer bir koltukta oturan bir çocuk olmasıymış. “E bu korkutmaz ki” denince geri dönülmüş fikirden. Belki de esas o korkuturdu!

Karanlıklar içinden belirirsin aniden

Anakin Skywalker’ı “karanlık taraf”a kim geçirecek? Ya da birinin onu oraya geçirmesi mi gerekir? Zamanının bir dedikodusu, bir dönemin güzellerinden Sybil Danning’in The Phantom Menace’da, seksapelini kullanarak onu karanlıklara sürükleyeceği yönündeymiş. Olmamış tabii bu fikir. Darth Vader’a yakışmazdı zaten böyle bir karanlık.

Droid’e yaşanmışlık sinecek kardeşim

Kimi temizlik düşkünüdür, kimi de George Lucas gibidir. Yönetmen ilk filmden beri Star Wars’ın setindeki temizlikçilere gıcık; ortalığın temizlenmemesini, her şeye biraz “yaşanmışlık” sinmesini istiyor. R2-D2’nun sürekli kir pas içinde olması, biraz da bu yüzden.

Bu iş kötüye varacak

Tamam, her film “çok uzun zaman önce, çok çok uzak bir galakside” diye başlıyor ama bir de tüm filmlerin en favori repliği var: “I have a bad feeling about this” (Bence bu işin sonu kötü olacak). A New Hope’ta Han Solo, The Empire Strikes Back’te Prenses Leia, Return of the Jedi’da C-3PO, The Phantom Menace ve Revenge of the Sith’te Obi-Wan Kenobi, Attack of the Clones’da Anakin Skywalker bu lafı etti. Yedinci filmde de bu lafın edileceğine dair bahisler açılsın. Peki kim söyleyecek? Esas kız Rey iyi bir aday. Han Solo doğal aday. Chewbacca (homurdanarak) sürpriz aday…

 

Star Wars: The Force Awakens'ın yeni karakterleri, seri hakkında ukalalık bilgisi, kafamızdaki soruların cevapları ve bunlardan biraz daha fazlası GQ Türkiye Aralık sayısında sizi bekliyor.

İlgili Başlıklar
Daha Fazlası