Sinemada tek plan efekti gibisi yoktur. Sahneler, hatta bazen tüm filmler tek bir kesintisiz çekim olarak filme alındığında ya da en azından öyle görünecek şekilde kurgulandığında ortaya çıkar. Netflix’in son mega hiti Adolescence bu formatı televizyona taşıdı. Her biri gerçek anlamda tek seferde çekilmiş birer saatlik dört bölümden oluşan dizi, geçen hafta yayımlandığından bu yana büyük övgü topladı. Bu teknik başarı, dizinin kazandığı geniş beğenide küçük bir rol oynamadı ve ürkütücü derecede gerçekçi dramayı çok daha içine çeken bir hale getirdi.
Üslup açısından bakıldığında tek plan bazen bir numara gibi hissedilebilir. Fakat iyi uygulandığında, duygusal yoğunluğu artırmanın daha iyi yöntemleri azdır. Adolescence bunun iyi bir örneği. İlk bölümünü açan polis baskınından finaldeki çılgın doruğa kadar izleyiciye neredeyse nefes aldırmaz. Bu etkinin gücünü gösteren şey, dizideki daha sakin anların bile bu sayede güç kazanmasıdır. Üçüncü bölümde 13 yaşındaki incel Jamie’nin (Owen Cooper) bir psikologla (Erin Doherty) yaptığı görüşmede olduğu gibi. Aksiyonun çoğu tek bir odada geçer. Bir masa, birkaç sandalye ve parmak ucunda sızlayan bir gerginlik.
Tek plan televizyon ekranlarında nadir görülen bir tekniktir. En ünlü örneklerden biri, True Detective’in meşhur sokak çatışması sahnesidir. Ancak baştan sona tek plan olarak çekilmiş bir dizi olmasıyla Adolescence kendi ligindedir. Sinemadaysa daha fazla deneme yapılmıştır, özellikle de dijital teknolojinin uzun süreli çekimleri kolaylaştırdığı son on yıllarda. İşte Adolescence’ten sonra izlenmesi gereken en iyi beş tek plan film.
Bir sinema bölümü okumuş olan ya da Letterboxd kullanıp eski filmlere az da olsa ilgi duyan herkes Alfred Hitchcock’un Rope filmini bilir. Hollywood’da tek plan efektinin kayda değer ilk örneğidir. Hitchcock bu teknik zorluğu “bir gösteri” olarak üstlendiğini 1962’de François Truffaut’ya söylemiştir. “Bunu başka türlü açıklayamam. Nasıl bu işe giriştiğimi gerçekten bilmiyorum” demiştir.
Film şeridinin kısıtlamaları nedeniyle Rope tek seferde çekilemedi. Ancak Hitchcock, uzun planları görünmez biçimde birbirine ekleyerek tek plan etkisini yarattı. Bu yöntem, ilerleyen yıllarda başka yönetmenlerce de tekrarlandı. Filmi izlemek başlı başına etkileyici bir deneyimdir. Ayrıca filmin kendisi de oldukça eğlencelidir. James Stewart’ın başrolde olduğu yapım, iki genç katilin hikâyesini anlatır ve yoğun eşcinsel alt metin taşır. Nesi sevilmez ki?
Rope gibi bu da gerçekte tek bir uzun planla çekilmemiştir. Ancak Alejandro G. Iñárritu’nun Oscar ödüllü yenilikçi eseri, 2010’lar boyunca sürecek tek plan film trendini başlatmıştır. Onun sayesinde 1917 ve Boiling Point gibi yapımları, hatta tek plan formatının televizyona geçişini izleme şansı bulduk. Aynı zamanda Michael Keaton için de kariyerinde bir yeniden doğuş oldu. Bir zamanlar Birdman adlı süper kahramanı canlandırmış olan Hollywoodlu bir oyuncuyu oynuyordu. Broadway’de son bir deneme olarak sahneye çıkarken hem kendi kişisel şeytanlarıyla hem de mesleki geçmişiyle hesaplaşıyordu.
Uluslararası sahnede, Alman suç gerilimi Victoria büyük ses getirdi. Birdman’in başarısının hemen ardından gelen film, gerçekten de tek seferde çekilmişti. Oyuncular Laia Costa ve günümüzde arthouse yıldızı olarak kabul edilen Franz Rogowski, Berlin’in sabaha karşı caddelerinde çılgın bir yolculuğa çıkarıldı. Açılışı biraz yavaş olsa da gerilimi adım adım yükselten harika bir gösteriydi. Daha da etkileyici olan, ekibin çekim için yalnızca üç deneme hakkı olmasıydı.
Savaş filmlerinin anahtar kelimesi çoğu zaman “sürükleyicilik”tir. Çamur ve parçalanmış bedenlerle savaşın cehennem olduğunu aktarmaya çalışırlar. Bu nedenle tek plan tarzının bu türe uygulanması kaçınılmazdı. 1917 dramatik olarak eksikleri olsa da teknik açıdan tartışmasız mükemmeldir. Birinci Dünya Savaşı’nın durmaksızın süren dehşetini etkileyici bir gerçekçilik ve vahşetle aktarır.
Listelenen filmlerin içinde Adolescence’ten sonra mutlaka izlenmesi gereken varsa o da çılgın mutfak draması Boiling Pointtir. Bunun en önemli nedeni, Netflix dizisinin aynı yaratıcı ekibin çoğunu barındırmasıdır. Yönetmen Philip Barantini, görüntü yönetmeni Matthew Lewis ve başrol Stephen Graham. Boiling Point’te edindikleri deneyimler Adolescence’i çekerken de yol gösterici oldu. Bir bakıma onun prototipiydi, yalnızca bu kez mutfakta sıkıntılı bir gece geçiren bir şefin hikâyesiydi. Ancak yine de iki yapım birbirini mükemmel şekilde tamamlıyor.
BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.