Runify
İstanbul'un metrekare başına düşen koşucu sayısının en yüksek olduğu semtlerinden Bebek'in elbette bir koşu mağazasına ihtiyacı vardı. Runify bu açığı hem sattığı ürünler hem de koşucuların ilgisini çekecek türlü etkinliklerin merkezi olması ile kapatıyor. Nike+ Run Club'ın düzenli olarak gerçekleştirdiği koşularının da başlangıç noktası olan Runify, yeni başlayanlardan emektar maratonculara, her türlü koşucuya hitap eden bir ürün seçkisine sahip. Mizuno ve On Cloud gibi, koşucuları birbirine düşüren ve fanatik hayran kitleleri olan markaları keşfetmek için en uygun mağaza Runify. Marka çeşitliliği başınızı döndürürse, çalışanlara danışarak seviyenize uygun ürünlere yönelmenizi tavsiye ederiz; profesyonel koşuculardan öneriler almanın ayrıcalığını hissedeceksiniz. Koşu bandında deneyerek ya da yürüyüş analizi yaptırarak ayağınıza cuk oturan ayakkabıyı keşfedebilirsiniz. Yolu Bebek'ten geçen koşucuların duş ve tuvalet ihtiyaçlarını gidermesi için de kapılarını açıyor Runify. Bahçesindeki antrenman alanı ise koşudan önce ısınmak ya da koşu sonrası esneme hareketleri yapmak için emrinize amade.
Wunder
"Sneaker'sız çıkmam" diyenlerdenseniz Moda'daki Wunder'ı muhtemelen biliyorsunuzdur. Henüz tanışmayanlar için özetleyelim; Wunder'de satılan hemen hemen her ürün bir sneakerhead'in sahip olmak isteyeceği türden. Sneaker seçkisi, ünlü markaların son modellerinden doksanlardan kalma tasarımlarına uzanıyor ve onlarla birlikte kullanılacak en iyi parçalar da yine Wunder reyonlarından çıkıyor. Alpha Industries'in bomber ceketleri, Deus Ex Machina'nın kasketleri, Les Benjamins'in desenli tişörtleri ve yerli-yabancı daha pek çok markanın spor ayakkabıyla mükemmel uyum yakalayan ürünleri burada.
GD Frescobol
Kabataş İskelesi’nin karşısında, füniküler girişinin arkasındaki deniz seviyesinden yüksek yol üzerinde garip bir dükkan gözünüze çarpabilir: Sadece Setüstü’nün değil, şehrin en müstesna mağazalarından GD Frescobol’e hoş geldiniz. Duvarda ahşap tenis raketleri, ortada antika (ama gıcır gıcır) bir motosiklet, bir köşede deri kaplamalı kaykaylar, diğer köşede plaj tenisi raketleri… Mekâna adını kazandıran da bu plaj tenisi, yani frescobol raketleri. Brezilya menşeli frescobol, masa tenisinde kullanılanlarla benzer boylardaki ahşap raketlerle oynanıyor. GD Frescobol’un raketleri ise bizzat mekânın sahibi, profesyonel tenisçi Gökhan Dönmez’in tasarımları. Dükkanda satılan diğer ürünler de Dönmez’in hobilerinin bir derlemesi. GD Frescobol marka tişört, kaykay, sweatshirt ve nice ürün arasında en çok deri tasarımlar göze çarpıyor. Deri kaplamalı kasketler, çantalar, sandalyeler ve kaykayların hepsi ham bir güzelliğe sahip.
Shopi go No: 62
Raf Simons tasarımı Adidas terlikler, kaza esnasında şişen görünmez bisiklet kaskları, kaz şeklinde başucu lambaları… Her biri farklı telden çalan bu ürünleri ancak Shopi go bir araya getirebilirdi. 2012’de açıldığından beri, Türkiye’nin online alışveriş alışkanlıklarına renk katan Shopi go’nun, üzerinde çatısı olan bir mağazası da var. Birkaç farklı yeri mesken belledikten sonra, Teşvikiye’deki Ahmet Fetgari Sokak, numara 62’ye kapağı attı Shopi go. Seleflerine kıyasla çok daha etkileyici bir ortam Shopi go No:62; iki katlı, 300 metrekarelik mağazanın kabuğu soyulmuş, metal destekler ve beton duvarlar afişe olmuş. Ürünler cinsiyete ya da sezona göre kategorize edilmiyor; ‘sokak’, ‘klasik’, ‘günlük giyim’ gibi bölümlerle ayrılıyor ve hayatınızda hiç duymadığınız markalardan, moda haftalarının yıldızlarına uzanan bir keşif fırsatı sunuyor. Tatil için alışveriş yaparken Nikben’in harikulade mayolarına, yazlık bir gömlek bakarken Marc Jacobs’ın erkekler için tasarladığı kimonolarına ya da şık bir saat ararken Nixon’ın renkli ve sportif modellerine gönül kaptırabilirsiniz. Tüm ürün çeşitliliğine rağmen Shopi go’nun yıldızı, hem spor hem de günlük kullanım için aklınıza gelmeyecek kadar çok çeşit sunan sneaker seçkisi. Söz konusu sneaker olunca sayılması gereken tüm markaları da, nadir bulunan tasarımları da barındırıyor; Shopi go’da satılan her iki üründen birinin sneaker olması hiç şaşırtmıyor.
Teferruat
“Motosikletimi seyrederken kahve içebilmek için açtım burayı” diyor Kamil Güler. Fulya’da, evinin de yer aldığı apartmanın altında açtığı Teferruat, her türlü hobisini işe dönüştürme fırsatını sunmuş Güler’e. Oyunculuk kariyerinin dışında pek çok meziyeti varmış belli ki; el yapımı ahşap köpek kulübesinden, eski çerçevelere yeni camlar takarak yarattığı güneş gözlüklerine uzanıyor ürün seçkisi. Aynı zamanda bir kahveci olan Teferruat’ın açılır açılmaz ünlenmesinin sebebi ise elektrikli bisiklet satması. Aslında her şey Kamil Güler’in eşine hediye olarak aldığı elektrikli bisikletle başlamış. Trafik belasına eğlenceli bir çözüm olduğunu fark edince, elektrikli bisiklet ithal edip satabileceği Teferruat’ı hayata geçirmiş. Bu şirin taşıtlar adeta tekerlekli tahtırevanlara benziyorlar. Kullanımları ise gayet kolay ve kişiselleştirmek için de bir hayli uygunlar. Çamurluklarını değiştirmek çok basit, hatta bunun için Teferruat’ın içindeki atölye de kullanılabiliyor. 30 – 40 kilometre civarında hız yapabilen elektrikli bisikletlerin ortalama fiyatı ise 6000 TL. Teferruat’ta motorcular için kasklar, korumalı pantolon ve ceketler de satılıyor; özellikle her ay farklı bir Triumph motorunun sergilendiği standın etrafında, yine aynı markaya ait şık seçenekler var.
290 Square Meters
Sadeliğinden gelen şıklığıyla akıl alan, sneaker dolu bir vitrin; arkasında ise bambaşka bir dünya... 290 sqm'ın ürün çeşitliliği için “Küratör özeniyle derlenmiş bir zevk abidesi” desek yeridir. Comme des Garçons gibi modern sanat kategorisine girebilecek tasarımlara sahip markalara da, Stone Island gibi klas performans ürünleri yaratan markalara da yer veriyor 290 sqm. Özellikle Japon markalarını sevenler ve teknolojinin nimetlerinden faydalanan parçalar keşfetmek isteyenler için bir cennet. Koşucular için ideal kumaşlardan üretilen montlar ve diğer materyalleri de bulabilirsiniz. Zürih'te 90 metrekarelik küçük bir kardeşi bulunan mağazanın bir de ev arkadaşı var: 290 sqm'ın hemen yanında yer alan, ünlü kuaför zinciri Yıldırım Özdemir'in Akaretler şubesi sayesinde, tek bir kapıdan girdikten sonra baştan aşağı yenilenerek çıkmanız mümkün.
Hole Academie
Model Didem Soydan ile stil danışmanı Umut Eker'in dostluğu nihayet bir dükkana vesile oldu. Hole Academie aslında yarı-mağaza, yarı-ofis işlevinde ama duvarlarına bakacak olursanız tam anlamıyla bir grafiti galerisi. Leo Lunatic'in renklendirdiği duvarların önünde Hole Academie markalı sweatshirt'ler, eşofman altları, tişörtler ve daha fazlası yer alıyor. Soydan ve Eker ikilisinin tasarladığı bu ürünlerin en büyük ortak özelliği, asimetri ve diğer detaylarla standart formların dışına taşmaları. Spor salonunda farklılaşmak isteyenler için birebir. Puma'nın nadir bulunan ayakkabı koleksiyonları ve Eker'in Levi's için yarattığı denim ceketler de ilgiyi hak ediyor.
Muscle Up Sport
Bostancı Sahili’ne yaklaştığınızda, sarı cepheli küçük bir binanın önünde halterler, egzersiz barları ve bir kondisyon bisikleti göreceksiniz. İlk izleniminin aksine, burası açık havada egzersiz yapma fırsatı sunan bir spor salonu değil. Egzersiz ekipmanları ve tekstil ürünleri satan Muscle Up Sport’un merkezine geldiniz. Muscle Up Sport, özellikle profesyonel crossfit’çilerin benimsediği bir mağaza, fakat koşudan boksa, pek çok spor dalına yönelik ürünler satıyor. Spor çantanıza atabileceğiniz giysiler konusunda kıtlık yaşıyorsanız, başvuracağınız ilk adreslerden biri burası olmalı. Tişört, tayt, iç çamaşırı, şort ve aksesuar seçenekleri bir hayli bereketli. Mağazanın önündeki ekipmanlar sayesinde kıyafetlerin rahatlığını bizzat test etme olanağı da cabası. Aradığınız mükemmel antrenman eldivenini belki de Muscle Up’ta bulacaksınız.