Çok kibar, mütevazı ve sıcakkanlı bir kadın “Summer”. Hayranlarına bolca zaman ayırıp imza dağıtıyor, Twitter mesajlarına cevap verip teşekkür notları yazıyor. “Megan” ise dedikodu yapmayı seven, çetin ceviz, patavatsız, pek bulaşmayı istemeyeceğiniz türden yani Amerikalıların deyimiyle “mean girl” (tehlikeli kız) sınıfına mensup bir karakterde. “Taquanda” fazlasıyla haşin bir kız. Öfkesini kontrol edemeyen, keskin sirke küpüne zarar misali bir yapısı var. “Sayko Serena” ise rakiplerini kortta acı kuvveti ve acımasızlığıyla ezip geçen bir tenis oyuncusu.
Ünlü tenis oyuncusu Serena Williams, ablası Venus’le beraber 2011 yılında yaşadıklarını bire bir aktardığı, yakın zamanda piyasaya çıkan belgeselde kendini anlatırken, böyle farklı kişilikleri olduğundan bahsediyor. Arabalarına dahi isimler veren biri için pek de şaşırtıcı değil.
Küresel spor ikonu Williams’ı bilen herkesi sevgi-nefret ekseninde ikiye bölen algılarda bilhassa Taquanda ve Sayko’nun durumları etkili. Sportif kariyeri de bundan mustarip. 2009 Amerika Açık yarı finalinde Kim Clijsters’a karşı oynarken çizgi hakemine karşı öfke krizi yaşarken ve maçı kaybederken gördüğümüz, Taquanda’nın ta kendisi. Bu yıl sinirlerine daha hakim olan, bir ara yenilmez moda girip üst üste 34 galibiyet alarak kariyer rekoru kıran ve Fransa Açık’ı kazanansa Sayko Serena...
Haberin devamı GQ Türkiye Eylül sayısında ve iPad edisyonunda