Testosteron, biyoloji ders kitaplarının dışına taşarak popüler kültürde kendine yer bulan ender hormonlardan biri. Günümüzde giderek daha fazla erkek, kendilerinde düşük testosteron belirtileri olup olmadığını merak ediyor, kendilerini iyi hissetmemelerinin ardında hormonel bir sebep olup olmadığını sorguluyor. Yıllarca aksiyon filmleri ve gerilim yapımları “testosteron yüklü” olarak lanse edildi, ancak şimdi bu kelimenin aslında tıbbi bir anlamı olduğunu yeniden hatırlıyoruz.
Peki, düşük testosteron belirtileri nelerdir ve bunları yaşadığınızı düşünüyorsanız ne yapmalısınız? Öncelikle temel bilgilere geri dönelim: Testosteron, erkeklerin ana cinsiyet hormonudur; cinsel dürtüyü artırır, kas gelişimine yardımcı olur ve vücut kıllarının büyümesini destekler. Sheffield Hallam Üniversitesi’nde biyokimya dersleri veren Daniel Kelly, “Düşük testosteron seviyesine sahip olma durumu ‘hipogonadizm’ olarak adlandırılır,” diyor. Yani, testisleriniz yeterli miktarda testosteron üretmiyor demektir.
Hipogonadizm teşhisi koyulması, testosteron seviyenizi ölçen bir kan testi gibi birkaç faktöre bağlıdır. Ancak bir erkekte düşük kabul edilen seviye, bir diğerine göre değişebileceğinden, daha öznel belirtiler de önemlidir. Kelly’ye göre, düşük testosteronun en erken ve en belirgin işareti cinsel isteğin azalmasıdır. “Sabah ereksiyonlarının kaybolması, kendiliğinden gelişen ereksiyonların olmaması, ereksiyonun sürdürülmesinde zorluk, libidonun azalması ve genel olarak sekse karşı ilginin kaybolması gibi durumlar görülebilir,” diye açıklıyor.
Düşük testosteron seviyesi aynı zamanda ruh hali değişimleri, motivasyon kaybı, fiziksel gücün azalması ve artan yorgunluk ile de ilişkilidir. Manuel adlı erkek sağlığı platformunun yöneticisi ve pratisyen hekim Jeff Foster, düşük testosterona sahip hastalarının genellikle kronik yorgunluktan şikayet ettiğini ve “günü atlatmak için sürekli kafeine ihtiyaç duyduklarını” söylüyor. Bu kişiler, beslenme alışkanlıklarını değiştirmedikleri halde kilo almaya başlıyorlar. Zihinsel olarak ise kendilerini özgüvensiz, sinirli, kaygılı hissedebiliyor, odaklanma ve hafızayla ilgili problemler yaşayabiliyorlar. Öyle ki, Foster bir hastasının, çalışanlarının isimlerini unutmaya başladığı için ofiste herkesin ismine etiket yapıştırdığını anlatıyor.
Yaşa bağlı testosteron düşüşü, doğuştan gelen Klinefelter sendromu gibi daha net tıbbi durumlardan ayrılıyor. Bu tür genetik durumlar genellikle testosteron replasman tedavisi (TRT) ile tedavi ediliyor. Ancak, bu tedavinin düşük testosteron belirtileri yaşayan diğer erkekler için ne kadar uygun olduğu daha tartışmalı bir konu. Kelly’ye göre sağlıklı erkeklerde yaşlandıkça testosteron seviyesi sadece “hafif bir düşüş” gösterir ve bu genellikle 70’li ve 80’li yaşlarda gerçekleşir. Testosteron seviyelerinin daha erken ve ciddi şekilde düşmesi ise genellikle inflamasyon, obezite ve tip 2 diyabet gibi sağlık sorunlarıyla bağlantılıdır. Beslenme alışkanlıkları da testosteron seviyesini etkileyebilir. İşlenmiş gıdalar ve bazı plastik ambalajlarda bulunan hormon bozucu kimyasallar bu duruma yol açabilir. Kelly, testosteron seviyelerinin gün içinde ve mevsimlere bağlı olarak değiştiğini vurgulayarak, önemli olanın ortalama seviyeniz olduğunu belirtiyor. “Aşırı egzersiz yapmanın testosteron seviyelerini düşürebileceği doğru,” diyor, “ama bu geçici bir durum.”
Kelly’ye göre, testosteron seviyelerini korumanın en önemli yolu sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek: Düzenli egzersiz yapmak, dengeli beslenmek ve kaliteli uyku almak. Kısacası, zaten yapmamız gerektiğini bildiğimiz şeyler. Ancak obezite gibi bir kısır döngüye girildiğinde TRT’nin “gerçekten faydalı bir terapi olabileceğini” düşünüyor. “Eğer obezseniz, bu durum testosteron seviyenizi düşürür; düşük testosteron ise vücudunuzun şeker ve yağ metabolizmasını olumsuz etkiler, bu da sizi daha da obez hale getirir,” diyor.
Foster ise TRT konusunda daha iddialı bir yaklaşım sergiliyor. Orta yaşlı erkeklerde testosteron düşüşünü, kadınlarda menopoz ile kıyaslıyor ve yaşam tarzı değişikliklerinin yardımcı olacağını, ancak tamamen çözüm sunamayacağını savunuyor. “İstediğiniz kadar çinko ve selenyum takviyesi alın,” diyor, “ama bu, testislerinizi 10 yıl önceki haline getirmez.” Kelly gibi o da düşük testosteron seviyelerinin erkeklerde ölüm riskini artırdığına dair çalışmalar olduğunu belirtiyor. Daha sağlıklı bir yaşam tarzı, testosteron seviyenizi NHS’in “normal” olarak kabul ettiği alt sınır olan sekiz litreye kadar yükseltebilir, ancak “bu seviyeye ulaşmanız sağlığınızla ilgili tüm riskleri ortadan kaldırmaz.”
Öte yandan, Foster, 30 yaş altındaki erkeklere, belirgin bir tıbbi sorunları yoksa TRT reçete etmeye oldukça temkinli yaklaşıyor. “Doğal testosteron seviyeleriniz 30 yaşına kadar her yıl artmaya devam eder,” diye açıklıyor. “Eğer 22 yaşında bu süreci bozmaya başlarsam, bunun 40, 50, 60 yaşınıza geldiğinizde nasıl bir etkisi olacağını bilemem.” Özellikle vücut geliştirme dünyasında 30 yaş altındaki erkeklerin TRT’ye yönelmesi onu fazlasıyla endişelendiriyor.
Testosteron seviyelerini maksimuma çıkarmaya takıntılı bazı internet topluluklarında ise oldukça sıra dışı öneriler ortaya çıkabiliyor. Reddit’in testosteron forumunda bir kullanıcı şu tarifi sunuyor: “Sadece etle beslenin. Boşalmaktan kaçının. Ağır kaldırın. Bol bol güneş ışığı alın… özellikle testislerinize.” Hatta eşinizle tartışmaları kazanmanın da testosteron artırıcı bir etkisi olduğu iddia ediliyor. Kelly, bu konuda dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor. Mastürbasyondan uzak durmanın testosteron seviyesini artırdığına dair yalnızca “çok az kişide” geçerli sonuçlar bulunduğunu söylüyor ve bunun düzenli orgazmın açıkça bilinen faydalarıyla dengelenmesi gerektiğini vurguluyor.
Eğer düşük testosterondan şüpheleniyorsanız, öncelikle formda kalmaya ve beslenmenizi düzenlemeye odaklanın. Yaşınıza bağlı olarak TRT’yi de bir seçenek olarak düşünebilirsiniz. Ancak internetten okuduğunuz tuhaf önerilere kulak asmayın.
BU İÇERİK BİLGİLENDİRME AMAÇLI HAZIRLANMIŞTIR, TEDAVİ YÖNTEMİ ÖNERMEZ, HERHANGİ BİR UYGULAMA ÖNCESİ MUTLAKA HEKİME DANIŞINIZ.
BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.