Ertan Balaban'la Challenge
Fitness

Ertan Balaban'la Challenge

GQ Türkiye Fitness Danışmanı Ertan Balaban bu ay ata sporumuz güreşin sıkı temsilcisi Cenk İldem ile mindere çıktı.

Basketbolcu Sinan Güler bir röportajında, NCAA (Amerikan Üniversite Sporları Federasyonu Basketbol Ligi) kariyerinin kendisine sunduğu en önemli imkanın, spor ve eğitim hayatını bir arada sürdürebilmek ve günün sonunda üniversite diplomasına sahip olmak olduğunu söylemişti.

Amerika’da geçirdiğim yedi senede sporun eğitimle ne kadar iç içe olduğunu ve eğitim kurumlarının sporculara ne kadar üst seviyede imkanlar sağladığını bizzat tecrübe etmiştim. Oysa Türkiye’deki sporcuların önemli çoğunluğu, profesyonelleşmiş dahi olsalar spor ve eğitim arasında tercih yapmak durumunda kalıyor ve gelecek kaygılarından ötürü sporcu kişiliklerini bir kenara atmaları gerekiyor. Bu acı gerçeği, en çok sahiplendiğimiz ve ilgi duyduğumuz spor dallarında dahi tecrübe ediyor olmamız fazlasıyla üzücü.

Okullarımız spor bilincinin en doğru aşılandığı kurumlar haline gelmeli ve doğru branşlaşma konusunda çocuklarımıza yol göstermeli. Neyse ki, bu yazımda eğitim sistemimizdeki çatlakları değerlendirmeyeceğim... Sizlere güreşte Olimpik seviyeleri tecrübe eden Cenk İldem’i anlatacağım.

Güreşin, kökleri insanlık tarihinin en eski zamanlarına ulaşan spor dalı olması bir yana, bizzat kendi resmi tarihimizdeki yeri de fazlasıyla eskilere dayanıyor. 1362’den beri düzenlenen Kırkpınar yağlı güreş etkinlikleri, bilinen en eski spor organizasyonu. Yüz senelik bir dükkanla karşılaşma ihtimalinizin dahi hayli düşük olduğu bir ülkede 650 yılı aşkın zamandır düzenli olarak hayata geçirilen bir etkinliğin olması, güreşin Türk toplumundaki yeri ve önemini anlatmaya yeterli. Öyle ki, modern zamanlara geldiğimizde ve Türkiye’nin Olimpiyat geçmişini incelediğimizde Naim Süleymanoğlu’nun 1988’de Seul’de rekor üstüne rekor kırdığı organizasyona kadar kazanılan tüm madalyaların, güreş dalında geldiğini görüyoruz.

Ana dalı Brazilian jiu-jitsu olan bir sporcu olarak güreşin bu sayfalarda yer bulması benim için çok önemli. Çünkü her iki spor da “grappling” kategorisinde sınıflandırılıyor ve bu sebeple bazı ortak prensipleri paylaşıyorlar. Bu sporu Cenk İldem gibi aileden güreşçi bir sporcuyla tecrübe etmek önemli bir artı. Cenk’le İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü tesislerinde buluşuyoruz. Bu tesislerin son derece modern ve spora teşvik edici olduğunu da söylemeliyim.

Aslında Cenk’le yaptığımız çalışmalar, benim alışkın olduğum antrenmanlardan çok da farklı değil. CrossFit yapan biri olarak, Olimpik kaldırışların güreş sporundaki önemini çok iyi biliyorum. Cenk kilo olarak benden ağır olduğu için, onun koparmada ve omuzlamada ulaştığı kilolara çıkamamam normal; fakat hareketin kendisine ve tekniğine alışık olmasam belki de barı yerden hiç kaldıramazdım.

İlk hareketimizi, minderlerin hemen yanındaki platformda yaptık. Cenk barı yerden kaldırıp üç kere omuzladıktan sonra, ben aynı hareketi daha hafif kilolarla tekrarladım. İkinci çalışmamız, patlayıcı kuvvetin vazgeçilmez antrenmanı olan koparma hareketiydi. Cenk yerden aldığı ağırlığı başının üstüne kolayca kaldırdı; belli ki bu çalışmalara fazlasıyla alışık çünkü sadece güçlü olmak, bu hareketi kusursuz yapmak için yeterli değil. CrossFit antrenmanlarımda sıkça tecrübe ettiğim bu çalışmayı bir de Cenk’le tekrarlamak güzel oldu.

Cenk, güreşçilerin günde tonlarca ağırlık kaldırdığına değindi. Adem Kılıççı, bana boksörlerin koşuculardan sonra en çok koşan sporcular olduğunu öğretmişti ki, bugün de güreşçilerin haltercilerden sonra en çok ağırlık kaldıran sporcular olduğu bilgisini edindim.


Röportajın tamamı ve çok daha fazlası GQ Türkiye Haziran sayısında ve GQ Türkiye Dijital edisyonunda...

İZLE
Serenay Sarıkaya GQ Global Creativity Awards Gala Gecesine Hazırlanıyor
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası