Novak Djokovic’in şimdiki en büyük hedefi 2028 Los Angeles Oyunları’nda tekler olimpiyat şampiyonluğunu savunmak. Geçen yıl Paris’te Carlos Alcaraz’ı mağlup ederek altını kazanan 38 yaşındaki tenis şampiyonunun ayrıca 24 Grand Slam şampiyonluğu, 40 ATP Masters 1000 kupası ve yedi yıl sonu şampiyonluğu bulunuyor. Los Angeles Olimpiyatları başladığında Djokovic 41 yaşında olacak. Bu, sporu bırakacağını açıkladığında Roger Federer’in yaşıyla aynı.
Ancak Djokovic, yirmi yılı aşkın süredir olduğu gibi o dönemde de aktif olacağına inanıyor. Bunun nedeni, sıkı antrenman ve egzersizlerin yanı sıra katı bir diyet, sauna ve buz banyosu gibi rahatlama yöntemleri, farkındalık çalışmaları ve meditasyonu da kapsayan günlük fitness rutinine bağlılığı.
“Uyandığım an her zaman bir dua ile başlar. Öncelikle hayatta olduğum için, o günü yaşamak için ikinci bir şansım olduğu için şükrederim” diyor Djokovic, içerik üreticisi ve podcast sunucusu Ben Johnson’a verdiği bir röportajda.
Her güne niyet ve şükranla başlamak, 24 Grand Slam şampiyonunu sağlam bir zemine oturtuyor ve günü sonsuz olasılıklarla açıyor. Bunun yanında bilinçli nefes çalışmaları da aynı etkiyi sağlıyor.
“Geçmiş ve gelecek arasında yaşıyoruz. Geçmişe pişmanlık duyuyor, gelecekte olacakları düşünüyoruz. Ama hayat şimdi. Bilinçli nefes almak bizi ana getiriyor. Doğa da öyle. Denizi izlemek, kuşları dinlemek, rüzgârı hissetmek şifalıdır. Bunu nefes çalışmalarıyla birleştirdiğinizde çok güçlü olur” diyor Djokovic, Men's Health’e verdiği röportajda.
Tenis yıldızı aynı zamanda doğa tutkunu. Doğada vakit geçirmenin zihinsel sağlık için en iyi çözüm olduğuna inanıyor. “Büyük bir doğa aşığıyım, her zaman dışarıda olmaya çalışırım. Zihinsel olarak kaldıramayacağımız sorunlarla karşılaştığımızda yapılacak en iyi şey dışarı çıkmak ve doğanın büyüsünü üzerimizde hissetmesine izin vermektir” diye ekliyor.
Meditasyonunu bitirdikten sonra Djokovic her sabah ılık su, limon ve tuz karışımı içiyor. “Vücudumun elektrolit ve minerallerini yenilemek ve güne başlamak için bu hidrasyon formülümü uygularım” diyor.
Ilık su sindirim sistemini nazikçe uyarırken limon C vitamini ve antioksidan sağlar. Tuz ise elektrolitleri yeniler ve toksinlerin atılmasına yardımcı olabilir.
Djokovic’in rutininin bir sonraki adımı meyve tüketmek, özellikle de smoothie ve meyve suları ile vücudunu vitamin ve multivitaminlerle doldurmak. En sevdiği smoothie karışık meyveler ve hurmadan oluşuyor. “Hurmaları çok severim, bütün gün hurma yiyebilirim” diyor Johnson’a. Ayrıca karışıma kenevir tohumu ve maca tozu gibi süper besinleri eklediğini belirtiyor. “Mavi spirulina bile koyarım. Tadını sevmem, berbat ama smoothiede kamufle olur.”
Hurmanın lif, antioksidan, potasyum, magnezyum ve bakır açısından zengin olması, aynı zamanda doğal şeker kaynağı olarak sporcunun ihtiyaç duyduğu sürekli enerjiyi sağlaması önemli. Omega-3 ve omega-6 yağ asitleri bakımından zengin kenevir tohumu kalp sağlığına katkıda bulunurken, maca tozu da besin değeri yüksek bir destek.
Djokovic, 2014’te yayımlanan Serve to Win adlı kitabında da diyetini değiştirmesinin vücudunu nasıl dönüştürdüğünü anlatıyor: “Birdenbire X faktörü ortaya çıktı, diyetimde yaptığım değişiklik vücudumun olması gerektiği gibi performans göstermesine izin verdi.” Bu diyetin içinde sebzeler, baklagiller, beyaz et, balık, meyve, kuruyemiş, tohum, nohut, mercimek, sağlıklı yağlar, karışık yeşil salatalar, baharatlı soba eriştesi salatası, vegan peynirli glütensiz makarna, akşam yemeğinde bütün limonla fırınlanmış tavuk ve yanında karışık yeşil salata, havuç ve zencefil çorbası, hamsi ya da sardalya soslu kale Caesar salata, minestrone çorbası, fırınlanmış domatesli somon fileto gibi pek çok seçenek vardı.
Sırp sporcu kahveden uzak duruyor. Çünkü kafein kalp atışını hızlandırabiliyor, kaygı yaratabiliyor ve uyku düzenini bozabiliyor. Ancak zaman zaman yeşil çay içmekten çekinmiyor.
Sabah meditasyonu, hidrasyon ve besleyici smoothielerin ardından Djokovic antrenmanına gidiyor. “Sonrasında tenis çalışmam gerekir. Eğer tenis antrenmanı ya da başka bir yükümlülüğüm yoksa bile aktif kalmak isterim. İdeal olarak açık havada, sağlığım için” diyor Johnson’a.
Tenis dışında da aktif kalmak için yüzüyor, bisiklete biniyor, doğa yürüyüşleri yapıyor, koşuyor. “Futbol, basketbol, padel ya da masa tenisi gibi diğer sporları da oynamayı seviyorum” diye ekliyor.
38 yaşındaki Djokovic dinlenmenin ve dengeli olmanın önemini fark etmiş. “Aktif kısmı bitirdikten sonra sıra dinlenmeye geliyor. Günü kapatmadan önce sauna ya da buz banyosu yapabilirim” diyor Johnson’a.
Saunalar ağrıların azalmasına, rahatlamaya ve detoksa yardımcı olurken, buz banyoları kas ağrılarını ve iltihabı azaltıyor.
BU İÇERİK İLK OLARAK GQ INDIA WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.