Yakalarsak yine o döver
Fitness

Yakalarsak yine o döver

Denir ki, dünyada en fazla tanınan, ismi bilinen, onu hiç izlememiş kuşakların bile sevdiği tek isim Muhammed Ali’dir.

1970’lerin sonlarına doğru, gecenin bir yarısında uyandırılıp “Muhammed Ali Clay” maçı seyretmek için ailesine yalvaran çocuk ordusunun bir neferiydim. Niye iki ismini (Muhammad Ali ve Cassius Marcellus Clay Jr.) harmanlayıp Muhammed Ali Clay” derdik bilemiyorum; bizim memlekete özgü öğretilmiş tuhaflıklardan biri olsa gerek. Ringe kiminle çıkarsa çıksın Ali’yi tutar, “Kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım” tarzı efsane sözlerini tekrarlamaya bayılırdık.

Sadece büyüklerimiz, bütün dünya (Tamam, karşıtlarına geleceğiz!) sevdiği için mi severdik? Bu yazı için en iyi Ali biyografileri arasında gösterilen Thomas Hauser’ın kitabını okuyup, ESPN Classic’ten efsane maçlarını seyrederken, bu sorunun cevabını bulmuş olabilirim. Geçen ay “Öldü, ölecek” haberiyle dünya gündemine gelen, 20’nci yüzyılın tartışmasız en büyük sportif figürü olmasının yanı sıra politik ve sosyal bir ikon olarak da defalarca oylanmış ve onaylanmış Ali’yi hafıza koridorlarımızda kovalayalım bakalım. Yakalarsak yine o dövecek ama olsun...


Bir kelebek, bir arı gibi

Muhammed Ali’nin boks tekniği çok tartışılan bir mevzu. Bir nefret kampanyasına varacak şekilde tartışıldığı dönemde (dinini ve ismini değiştirmesi, Vietnam Savaşı’na katılmayı ve askerliği reddetmesi) tekniğinin olmadığı, soytarı olduğu bile öne sürülmüştü. “Boks doktoru” olarak anılan ve yıllarca Ali ringdeyken ekibinin has elemanı olan Ferdie Pacheco, “Eğer Tanrı oturup anatomik ve fizyolojik bakımdan mükemmel bir dövüşçü yaratmak isteseydi Ali’yi yaratırdı” der ve devam eder: “Tansiyonu ve nabzı bir yılan gibi. Sürati ve refleksleri inanılmaz. Yüzü darbelerde açılmayı çok zor hale getirecek şekilde yuvarlak, derisi kalın, vücudu kırılmaz.”

Ali’yi seyreden herkes, müthiş bir dansçı olduğu konusunda hemfikirdir. Özellikle “sürgün” öncesi dönemde onu ringde yakalayıp da yumruk atabilmek neredeyse imkansızdır. Dans eder, rakibini kışkırtır, darbe almaz ve çoğunlukla randevu verdiği şekilde, yani maç öncesi söylediği raundda devirir. Profesyonel olarak çıktığı 56 maçtan sadece beşini kaybetmiştir ki, bunların üçü son dört maçındadır. En büyük rakipleri de er veya geç Ali’nin müthiş bir boksör olduğunu kabul etmiştir. Hemen her ankette, 20’nci yüzyılın tartışmasız bir numaralı ağır sıklet boksörü çıkmıştır.

Haberin devamı GQ Türkiye Nisan sayısında ve iPad edisyonunda

İlgili Başlıklar
Daha Fazlası