2006 yılında, İngiltere Dünya Kupası çeyrek finalinde Portekiz'e karşı oynadı ve Sven-Goran Eriksson'un takımı penaltılarla yenildi. Maçın ikinci yarısında, Cristiano Ronaldo, İngiliz forvet Wayne Rooney'nin başka bir Portekizli oyuncuyla yaşadığı itiş kakıştan sonra hakeme şikayet ederek Rooney'nin oyundan atılmasına yardımcı oldu. Görev tamamlanınca Ronaldo ağır adımlarla uzaklaştı ve saha kenarına doğru göz kırptı. Bu göz kırpma, Rooney ile dalga geçmek için mi, yoksa Portekiz kulübesine iş birliği mesajı vermek için mi yapıldı bilemiyoruz, çünkü tarihin derinliklerinde kayboldu. Her halükarda, bu hareket neredeyse tüm İngiltere ulusunu öfkeye sürükledi.
Bazen göz kırpan emojiyle karşılaştığımda o öfkenin hafif bir kıvılcımını hissediyorum. Göz kırpmanın kendisi gibi, bu emoji de farklı anlamlar yüklü olarak geliyor: flörtöz olabilir; şakacı olabilir; ya da ironik olabilir, gönderdiği metin ya da konuşmaya çelişkili bir anlam yükleyebilir. Göz kırpma hareketi (ve emojisi) o kadar belirsizdir ki, insanlar bu konuda sık sık başlarını derde sokar. Şakacı olarak gönderilen bir göz kırpma, sapıkça algılanabilir. 2008 ABD başkan yardımcısı tartışmasında, Cumhuriyetçi aday Sarah Palin'in sık sık göz kırpması izleyicileri şaşkına çevirmişti. Kimse ne demek istediğini tam olarak anlayamamıştı. Bazıları bunu yavaşça gelen bir delilik işareti olarak gördü.
2008'de, emojiler neredeyse kimsenin radarında değildi. Şimdi ise çoğumuz onlara bayılıyoruz. Ya da en azından bazıları. Eğer internetle büyümüş bir nesildenseniz, emojiler size biraz demode gelebilir. Belki onları sadece ironi yapmak için kullanıyorsunuzdur. Zaten öyle kullanılmalı; aksi takdirde, nadiren tercih edersiniz. Ancak biraz daha geç yaşta internete adım atanlar da emojilere bayılıyor. Teyzenizden ya da büyükannenizden hiç kalplerle dolu doğum günü mesajları almadınız mı? Babanızın gönderdiği “meme”lerde, gözyaşları içinde gülme emojileriyle çevrili olmayan bir tanesini hiç gördünüz mü?
Ve Gen X’ler ile baby boomer kuşağının hepsinin sevdiği emojilerden biri de göz kırpan yüz. Ebeveynlerim, göz kırpan emoji olmadan mesaj göndermeyi pek tercih etmiyorlar. Benzer yaş grubundakiler internette de pek farklı değil. Bu ayın başında seçim günü, politikacıdan podcast sunucusuna dönüşen Rory Stewart, bir oy kullanma merkezinin fotoğrafını şu başlıkla paylaşmıştı: “Kimliğimi almaya gidiyorum ????”.
Bu emojiyle karşılaştıkça, daha da huysuzlanıyorum – o karikatür yüz, giderek genç bir Ronaldo'ya dönüşüyor. Çünkü göz kırpmanın amacı genellikle bir şakayı paylaşmak olsa da, göz kırpan emoji artık benimle birlikte gülmüyor gibi hissediyorum. Çünkü direkt bana gülüyor. Belki sadece nesilsel bir kaygı konuşuyordur, ama göz kırpan emoji, hayatı nispeten kolay geçmiş olanların küçümsemesinin bir ikonu haline geldi. Ona bir bakın: Düz bir yüzle havalı, bilgece bir göz kırpma yapmıyor, dalga geçen, sırıtkan bir gülümsemeyle birleştirilmiş bir göz kırpma bu. "Eğer bu kadar avokado tostu yemeyi bırakırsan ev alabilirsin" cümlesinin ardından göz kırpan emojiyi görmeyi çok rahat hayal edebiliyorum. Aslında, gördüğüme eminim.
İnternet bir zamanlar gençlerin kullandığı tuhaf bir şeydi. Şimdi ise her yaştan insan kullanıyor, ancak her neslin bunun için biraz farklı bir dili var; kendi argosu ve kendi meme formatları. Baby boomer kuşağı için bu, göz kırpan yüz emojileri ve “Bu hafta sonu saatler geri alınıyor. Benimkini 1940’a ayarlıyorum!” yazan bir Spitfire uçağı fotoğrafı anlamına geliyor.
Bu farklı diller birbirine çarptığında, komedi ya da öfke ortaya çıkabilir. Boomer'ların göz kırpan emojiyle beni kasten aşağılamadıklarını biliyorum, ama yine de öyle hissediyorum. Belki de son sözü Eski Ahit’in Atasözleri kitabına bırakmalıyız, bu sorunu binlerce yıl önce öngörmüş gibi görünüyor: “Kim göz kırparsa sıkıntıya sebep olur ve geveze bir aptal mahvolur.” Al bakalım Ronaldo!
BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.