Fotoğraf: The Super League
Avrupa futbolunun tam ortasına meteor düştü. Bekleniyor muydu? Evet. Florentino Perez’in liderliğinde 12 takım UEFA’ya başkaldırdı ve Avrupa Süper Ligi’ni kurduklarını açıkladı. UEFA, ulusal ligler, hatta Avrupa hükümetleri bile ani reaksiyon göstererek bu yeni oluşumun karşısında durdu. FIFA22 oyununda Avrupa Süper Lig oyuncularının olmayacağı açıklandı fakat 12 kurucu takımın şu ana kadar pes edeceklerine dair hiçbir emare göremedim.
FIFA ve UEFA'nın söz konusu kulüplerin oyuncularını milli takımlara almayacağını açıklaması tehditlerin en büyüğü. Avrupa Süper Ligi takımlarının elindeki koz ise en güçlüsü: 12 takımın oyuncuları olmadan milli takımlar nasıl ayakta kalabilir? Arsenal, Manchester United, Manchester City, Chelsea, Tottenham, Liverpool olmadan Premier Lig’in ne anlamı kalır?
Futbol dünyanın en büyük endüstrilerinden ve bu endüstriyi ekonomik olarak en çok besleyen takımlar, artık organizatörlerine ihtiyaç duymuyor, oyunlarını kendileri yönetmek istiyor. Şöyle düşünelim: Şampiyonlar Ligi’nde kusursuz ilerleyen bir takım kupayı kaldırdığında bu büyük takımların yıldız futbolcularının bonservis bedellerinin yarısı kadar para kazanmıyor. Bu da turnuvanın ekonomik sürdürülebilirliğinin önünü tıkıyor. Avrupa Süper Ligi ise sadece ayak bastı parası olarak takımlara bu bedellerin kat be kat fazlasını öneriyor.
Paris Saint-Germain ve Bayern Münih gibi devler şimdilik bu yeni ligi sert bir dille reddetti fakat tüm devler oradayken UEFA Şampiyonlar Ligi’nde devam etmeleri onları ekonomik olarak çok kısıtlayacak. Eğer Avrupa Süper Ligi gerçekten sorunsuz bir şekilde Ağustos ayında başlarsa Şampiyonlar Ligi artık Avrupa’nın en çok izlenen organizasyonu olmayacak ve bu kulüpler kendilerini zarara uğratmış olacak. Ne kadar direnebilirler? Belki birkaç sezon.
Gelelim işin taraftar boyutuna. Futbolseverler gelenekçiler ve yenilikçiler olarak ortadan ikiye bölünmüş durumda. Taraflarlar gelenekçi grupta yer alıyor. Liverpool taraftarları endüstriyelleşmenin karşısında yer aldı ve protestolarını stadyumun önünde astığı pankartlarla gösterdiler. İzledikleri spor organizasyonlarından zevk almak isteyen izleyiciler ise bu yeni lige destek veren grupta yer alıyor.
Fotoğraf: Twitter/@TheRedmenTv
Paylaşılan izlenme oranlarına göre Şampiyonlar Ligi grup aşamaları eskisi kadar izlenmiyor. En basitinden Real Madrid’in kendisinden birkaç gömlek altında kulüplerle eşleştiği grup aşaması maçlarına seyirciler rağbet etmiyor. Fakat işler kızıştığında, çeyrek final ve sonrasında reytingler birden yukarı fırlıyor. Buradan da global izleyicilerin Avrupa Süper Ligi’nin ekonomik beklentilerini karşılayabileceğini öngörebiliriz. Her hafta güçlü takımların birbiriyle sahadaki düellolarının üzerine kurulu yeni bir düzen başlıyor.
Kimilerine göre de bu futbolun sonunun başlangıcı. Tutkulu bir spor dalının, ruhu ölen, NBA’e benzemeye çalışan, “futbol sadece futbol değildir” mottosundan uzaklaşan endüstriyel bir izlenceye dönüşümü. Taraftarlığı, tribün kültürünü, kendi şehrinin takımını Avrupa arenasında görme hayalini taşıyan futbolseverlerin endişesini anlayabilmek gerekir.
Bu sistem kesinlikle hayata geçecek, ya da hayata geçecek ve kalıcı olacak demek iddialı olabilir fakat şu bir gerçek ki: futbolda hızlı ve keskin bir devrim teşebbüsü yaşanıyor. Gelenekçiler ve yenilikçiler, kulüpler ve UEFA, taraftarlar ve seyirciler… Futbol dünyası bu iki kutbun savaşını izleyecek ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Güncelleme: 21 Nisan'da İngiliz ekipleri Chelsea, Manchester City, Liverpool, Manchester United, Arsenal ve Tottenham Avrupa Süper Ligi'nden çekilme süreçlerini başlattı Başbakan Boris Johnson da işe el atınca İngilizlerin bu oyunda olmayacağı anlaşılmış oldu. Juventus başkanının bu işten çekildiğini açıklamasıyla muharebeyi taraftarlar kazandı, seyirciler kaybetti.
AVRUPA ARENASININ YARI FİNALİSTLERİNİ İNCELİYORUZ
