Belçika’nın Anvers şehrinde dünyaya gelen Romelu Lukaku’nun filmlere konu olacak acıklı hayatını belki duymuşsunuzdur. 2000’lerin dünyasında sadece süt ve ekmekle beslendiği, yerde uyuduğu, elektriksiz evlerde yaşadığı oldukça zor bir hayat… Babası Roger Lukaku’nun futbolcu olması sebebiyle bu sporun içinde büyümüş fakat o babasından aldığı bayrağı en ileri taşımaya ta en başından niyetliymiş.
Öyle ki Belçika’nın en büyük takımı Anderlecht’te 2 yılda 73 maça çıkmış ve 33 gol atmıştı. 18 yaşında bir futbolcu için harika istatistikler elbette ödülünü almalıydı.
2011’de Chelsea bir kabuk değişimi denemişti. Yıldızı Porto ile parlayan Andre Villas-Boas Chelsea kulübüne tabii ki de efsane isimleri Jose Mourinho’yu hatırlatmıştı. Artık Lampard, Drogba, Terry gibi isimlere takımda daha az yer verilirken, Juan Mata, David Luiz, Willian, Ramires ve Romelu Lukaku gibi isimlerin daha çok parlatıldığı bir döneme doğru geçiş sürecindeydiler. Chelsea bu geçiş süreçlerini genelde başarıyla tamamlıyor. Tıpkı geçen sene yepyeni bir kadroyla Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmaları gibi, o sene de teknik direktör değişimiyle şampiyon olmuşlardı.
Andre Villas-Boas’la (tıpkı geçen sene Frank Lampard’la olduğu gibi) dikiş tutmadı, olmadı. Takım farklı olarak Villas-Boas’ın yerine gelen Di Matteo, bileti kesilen Lampard, Terry, Drogba gibi takım efsanelerini tekrar ilk 11’e, özellikle Şampiyonlar Ligi maçlarında, entegre etme yöntemini izlemişti. Başarı da böyle gelmişti. Drogba’nın 2012 Şampiyonlar Ligi finalindeki performansı hafızalarda hala teze.
Eski oyuncuların tekrar takım iskeletinin birer parçası olması sebebiyle Romelu Lukaku forma şansı bulmakta zorlanıyordu ve onun için yol ayrımının vaktiydi. İlk aşamada geçici bir yol ayrımıydı çünkü 2012/13 sezonu için West Bromwich Albion’a kiralık gidecekti. Bahsettiğim dönemde Lukaku ciddi bir potansiyele sahip olmasına rağmen 15 milyon Euro'luk bir piyasa değerine sahipti.
West Bromwich günlerinin pek de parlak olduğunu söyleyemeyiz. Sadece dikkat çekici, sihirli bir an maçı vardı. Sezonun son maçında Manchester United’la 5-5 biten maçta Lukaku hat-trick yaparak Kırmızı Şeytanlar’ın gözüne girmeyi başarmıştı. Son dakikada voleyi vurdu yorumunu yapmamız mümkündü elbette.
2013 yazında Şampiyonlar Ligi’ni kazanmış Chelsea’ye kiralıktan geri döndü ve Süper Kupa finalinde Bayern Münih’e karşı kullandığı son penaltı onun Chelsea’yle tam manada yolları ayırmasına neden oldu. Bu kaçan penaltı Chelsea cephesinde kupa kaybına sebep olmuştu çünkü. Hiçbir futbolcu böyle kötü anlarda ekranda gözükmek istemez fakat objektifler dakikalarca Lukaku’yu göstermişti.
Yeni durak Liverpool şehrinin mavileriydi, Everton’ın tüm hücum organizasyonlarını oturttuğu isim olmaya gidiyordu. Yine kiralık gidiyordu fakat Everton bir sonraki sezon onu 35 milyon Euro karşılığında bonservisiyle kadrosuna katacaktı. Artık onu Premier Lig’in etkili forvetlerinden biri olarak tanıyacaktık.
Everton’da geçirdiği dört sezona 166 maç, 87 gol, 29 da asist sığdırmıştı. O artık top class forvet oyuncularından biriydi. Her zaman fiziği yerinde bir isimdi ve artık fiziğini de ayakları kadar etkili bir silah gibi kullanabiliyordu. Lukaku’yu Lukaku yapan yerin Everton olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz.
Seviye yükselmesinin ödülünü de Manchester United transferiyle aldı. Jose Mourinho’nun gözde forveti haline gelmişti ve 85 milyonluk bir bedelle transfer olması basında da büyük etki yaratmıştı. Manchester United’daki üç sezonluk kariyerine de 96 maç, 41 gol ve 18 gol sığdırdı. Prime dönem diyebileceğimiz raddeye artık çok az kalmıştı ve bunun için ideal yaşlarda, yani yirmilerinin ortalarındaydı.
Futbolcuların oyun tarzları için liglerin oyun tarzları da bir o kadar önemli. O ana kadarki tüm kariyerini Belçike ve İngiltere’de geçiren Lukaku için diğer ligler soru işaretiydi. O tipik bir Premier Lig forvetiydi çünkü. 74 milyonluk teklifle Manchester United’ın kapısını çalan Inter’e cevap olumluydu. Lukaku ilk defa İtalya’da oynayacaktı ve biraz önce bahsettiğim gözde dönemini burada yaşayacaktı. Hem de efsanevi bir şampiyonluğun en değerli oyuncusu olarak.
Inter, geçen sezon tam 11 yıl sonra Juventus hükümdarlığını devirip İtalya Serie A’da şampiyon oldu ve Lukaku rakip savunmaları silindir gibi ezdi geçti. Piyasa değeri de haliyle zirveye ulaştı. 100 milyon Euro'luk barajı geçti. İki sezonluk Inter macerası onu dünyanın en değerli beş futbolcusundan biri yaptı. Aynı sezon Şampiyonlar Ligi’nde şampiyon olan ve Timo Werner’in forvet yükünü çekememesiyle hücum bölgesinde sıkıntı yaşayan Chelsea, eski bir dostun kapısını çalacaktı ve bu sefer de kesenin ağzını açtılar. Tam 115 milyon Euro'ya Romelu Lukaku’yu Londra’ya getirdiler.
İdollerinden biri olan Drogba’nın gençliğindeki gibi rastalı saçlarla, toy mentaliteye sahip 20 yaşındaki Romelu Lukaku gitmiş, kendini geliştirmiş, dünyanın en iyi beş forvet oyuncusundan biri ünvanıyla Chelsea’ye 2021 yaz transfer döneminde geri geldi. Şöyle özetleyelim: toy Lukaku gitti, prime Lukaku döndü!
Bu sezon için henüz bir Şampiyonlar Ligi ve dört Premier Lig maçına çıktı. Toplam 5 maçta 4 golle, yani oldukça başarılı bir istatistikle 2021/22 sezonuna merhaba dedi. Geçtiğimiz sezon dolayısıyla mental açıdan Şampiyonlar Ligi’ne doygun olan Chelsea, bu yıl Premier Lig şampiyonluğuna erişerek tarihteki rakipleri Liverpool ve Manchester United’e bir nebze olsun yaklaşmak istiyor ve bunu yaparken en büyük silahları kuşkusuz eski dost, yeni hücum silahı Romelu Lukaku olacak.