Neurofeedback kelimesini hiç duydunuz mu? Kelimeyi ortadan ikiye ayıralım: neuro ve feedback. Aslında gündelik hayatımızda her ikisine de aşinayız. Neuro, yani nöron ya da nevroz, sinirlerle alakalı anlamına geliyor. Feedback ise en kaba ama anlamlı çevirisiyle geri besleme demek. Yani neurofeedback dediğimizde sinir sistemimiz ile ilgili bir geri beslemeden söz ediyoruz.
Bilim dünyasında bu adı taşıyan metot, EEG kullanılarak beyin dalgalarının ölçülmesi ve onların görsel ya da işitsel hale dönüştürülmesi temeline dayanıyor. Ana fikir ise beyninizin içinde olan biteni görerek ya da dinleyerek, “düşüncelerinizi yeniden düşünmeniz”, bir anlamda onları değiştirmek.
Dünyada bazı klinikler, son birkaç yıldır bu yöntemi kullanarak anksiyete, uykusuzluk, baş ağrısı gibi sorunları tedavi ediyor. Ve ilginç bir şekilde günümüzde bu durum kalp kırıklığı durumunda da başvurulur hale geldi.
Yöntemin nasıl işe yaradığını anlamamız için ilk olarak sevgi dolu bir beynin nasıl işlediğini anlamamız gerek. Journal of Comparative Neurology’de yayınlanmış bir araştırmaya katılan 32 kişiden 17’si yeni bir ilişkiye başlamış, 15’i ise henüz bir ilişkiyi sonlandırmıştı. Biyolojik antropolog Helen Fisher, araştırmanın sonucuna işaret ederek, “Katılımcılara sevdikleri birinin fotoğrafını gösterdiğimizde, hipotalamuslarının beynin her bölgesine dopamin salgıladığını gördük.” diyor. “Dopamin duygularla ilgilidir. Birinden hoşlanmaya başladığınızda onunla ilgili her şey size özelmiş gibi gelir: Yaşadıkları ev, her gün yürüdükleri sokak, giydikleri… Hepsi dopamin uyarıcılarıdır.” Ancak ilişki sonlandığında da aynı hatırlatıcıların birer dopamin uyarıcısı olarak kalması, karşı tarafı aklınızdan çıkarmanızı zorlaştırır. İşte neurofeedback burada devreye giriyor.
Kendinize bir şeyi ya da bir kimseyi zorla unutturamazsınız. Fisher’ın araştırmalarına göre, ne zaman aklımız eski sevgiliye gitse, o noktada bambaşka bir işle uğraşmak, hipotalamusu sakinleştirip başa bela dopamin salgısını durduruyor. “Katılımcılardan 4821’den geriye 12’şer 12’şer saymalarını istedik. Böylece beynin sevgiyle ilişkili bölgesinin yükünü hafifletmiş olduk.”
Fisher’ın araştırmasını kendi kendinize de uygulayabilirsiniz. Faturalarınızı ödeyin, bilgisayar oyunu oynayın, bir şeyler ezberleyin… Yeter ki beyninizi meşgul edin, zaman size de beyninize de yardımcı olacak.