Edebiyat türleri içinde en keyifle burun kıvrılan mecra olmayı başaran şiir, zihinlerimizde neden yahut ne ara “lame” olarak etiketlendi acaba? Ergenlikte bir ara deneyip, sonra kötü ifade edilmiş duygularımızdan utandığımızda mı? Duygusuz olmadığınızı biliyorum, bundan çok fazla bahsetmek istemediğinizi de. Sorun değil, insana ait pek çok duygu; aşk, ihtiras, ihanet, ölüm arzusu, yaşam sevinci, yalnızlık ve hüzün, pek çok şair tarafından son derece güzel bir şekilde anlatıldı. Hazırda anlatılmışlara azıcık bakabilir, hatta altını çizdiğiniz yerleri vatzapa mesaj, instagrama kapak olarak döşeyebilirsiniz. Mutlaka öğrenmeniz ve toplu eserlerini almanız gereken üç kişi Cemal Süreya, İlhan Berk ve Turgut Uyar, kolaylık olsun diye YKY’de kol kola bulunabiliyor. Tabii şiir kitabı almanın romantik serseri raconu, sahaf gezmektir. O durumda Kadıköy’ü tavsiye ediyoruz.
Size romantizmi “sini siviyirım” diyen kadife gül, ayıcık ve tek taş birlikteliği, yahut şömine önü hayvan postu olarak öğrettilerse bu gerçekten hepimizin sorunu. Zira romantizm bile bu kadar kiçliği kaldıramaz; bir parça nostalji, biraz hüzün, bolca orijinal hoşluk ister. Misal, hazır sahaflara akmışken bir “Kaybedenler Kulübü tribi” çekebilir, pikap ve 60’ların unutulayazmış kadın vokal plaklarını alarak, kendinize onulmaz bir romans katabilirsiniz. Yanı sıra sigara kutunuz antika ve metal olmalı, evinizin en manzaralı köşesine de eski sevgiliyi anımsatan bitki ve sallanan koltuk atmalısınız. Film olaraksa Betty Blue ve Paris Teksas olmazsa olmazlarınız.
Bana kimse adamakıllı kahvaltı hazırlamadı. Bu itirafla birlikte bir GQ okurunun omzunda ağlamayı hedeflemiyorum; size doğru kahvaltı sofrasının inceliklerini anlatacağım. Eğitim şart. Bir kadına kahvaltı hazırladığınızı hatırlayarak alışverişe çıkın; maydanoz (yeşillik), çeri domates, iki-üç çeşit zeytin ve kaliteli peynir, ceviz, sezon meyvesi, yoğurt-buğday gevreği-sevdiği çeşit tatlandırıcı (bal veya reçel), ayrıca Nutella ve tam buğday/kepekli/tahıllı ekmek alın. Mutfakta çalışmayı bilmiyorsanız yumurta yapmaya kasmayın, lütfen ortalığı batırmayın. Hafif bir kahvaltı, ona güne kendinden emin başlama fırsatını verecek. Bir kadının kendine olan güvenini baltalamak yerine destekleyerek, ne kadar mutlu (keyifli, eğlenceli, cinselliğe olumlu) kadınlarla beraber olabileceğinizi, biliyor muydunuz? (Bu yazıyı yazarken günlerden 8 Mart idi)...
Kimse sizden Márquez romanlarından fırlamış, ateşli bir Latin âşığı olmanızı, sevdiğinize hediye olarak keman konçertosu bestelemenizi yahut gardenya çiçeklerine şiir yazmanızı beklemiyor. Niye? Çünkü bu kadarı manyaklık. Lakin her kadın ona seksi çamaşır aldığınızda, aslında kendinize hediye almış olduğunuzu biliyor. Halbuki o çamaşırın yanına bir mix CD koysanız, el yazınızla tatlı bir kart yazsanız, bilmiyorum bir yeteneğiniz, yaratıcılığınız var mı ama varsa işin içine katsanız, hiç fena olmaz. Yaratıcılığı bazen hediye seçerken kullanabilir, çok seveceği bir konsere bilet, orijinal bir resim, ya da ilk baskı bir kitap, kısacası AVM’den çıkmamış bir şeyler bulabilirsiniz.
O çılgın sözlerin ne olduğunu 90’lardan beri düşündünüz ve bir sonuca ulaşamadıysanız, sorun değil. Dişi Q, bu günler için var. Öncelikle söyleyeyim, bazı tahminleriniz yanlıştı; “Otoparkta sevişelim mi?” kadınların çok hoşuna giden çılgın tekliflerden birine tekabül etmiyor. Pek çok erkek gibi mizansende patlıyorsunuz. Şık düşünün; havadar, ruh okşayan, ulaşması biraz daha zor olan seçenekleri tartın. Onu adalarda tarihi bir otelin, bakır yatak başlığına bağlamaktan bahsedin. Tamam biraz abartmış olabilirim, maksat siz de arada bunu yapmaktan çekinmeyin. Birlikte olduğunuz kadına goygoy yaparken abartın. “Şöyle giyin dışarı çıkalım da, İstanbul güzel kız görsün”, “Senin için arkadaşları geçtim, atamı geçtim, takımı satarım” benim aklıma gelen en makul çılgın seçenekler.
Ne yaparsanız yapın, baharda doğanın ve güneşin ilk dokunuşlarının tadını çıkarabileceğiniz ortamlara koşun. Birilerini date’e çıkaracaksanız böyle yerlere götürün çünkü şu ara organik adamlar çok moda. Piknik sepeti hazırlayamayacağınızı biliyorum ama temelde yukarıda saydığım kahvaltı alışverişine meyve suyu yerine şarap eklerseniz oluyor. Bir-iki de örtü; çime sermelik olabilir, üste atmalık olabilir. Riva, Polonezköy, Kemerburgaz ya da Belgrad... Hatta belki de ufak bir güney kaçamağı; sezon başlamadan, kimsesiz ve sakin bir sahil kasabasında bir hafta sonu... 80’ler romantizmi için o balıkçı kahvesine girip adaçayı içmeyi ihmal etmeyin.