Bedeninize uygun doğru takım elbiseyi almak (üstelik reyondan) çok da kolay bir iş değil. Soyunma kabiniyle raflar arasındaki yolculuk sinir bozucu olabilir. Ancak bu üç kurala sıkı sıkıya uyarsanız, doğru sonucu alabilirsiniz:
Yanınıza takım elbisesi üstünde mükemmel duran bir adamın fotoğrafını alın. Çünkü sık sık kıyafet değiştirdiğinizde, kendi bedeninizle ilgili algınızı kaybedebilirsiniz. Her değiştirmede fotoğrafa bakarak sonuca ne kadar yaklaştığınızı görebilir, muhakeme gücünüzü yenilersiniz.
Ceketi önce en sevdiğiniz jean pantolonla deneyin. Jean’in üstünde iyi duruyorsa doğru yolda olduğunuzu anlarsınız. Eğer iyi görünmüyorsa kesimi modern değil demektir. Ceketi kumaş pantolonla denediğinizde bu durumu kolaylıkla gözden kaçırabilirsiniz.
Sonbahar, kış ve ilkbaharda giyeceğiniz takımların kumaşı yün olmalı. Ama yaz için hafif pamuklular ve ipek kumaşlar daha iyidir. Hiçbir renk, koyu lacivert gibi her türlü kombinasyona uyum gösteremiyor. Ceket, kalçanızın üçte ikisini kapatmalı; daha uzun ya da daha kısa olmamalı. İki düğmeli modeller iyi bir seçim olabilir. Pantolon da pilisiz ve dar paçalı olsun mümkünse; duble paça da şık bir tercih.
Seks eğlenceli olduğu kadar tehlikeli de olabilir. Bu yüzden daha önce adını hiç duymadığınız bir teklif aldığınızda, iyi düşünmenizde fayda var:
*** Hadi gel, CFNM yapalım: “Clothed female, naked male”in kısaltması. Şu anlama geliyor: Kadın giyinik (mesela gece elbisesi), erkek de çıplak olarak ona hizmet ediyor. Bu ilişkide aşağılamanın getirdiği bir uyarılma söz konusu.
*** Ne zamandır sploshing yapmadım: Ön sevişmenin bir türü olan sploshing’de uyarılma ıslak, kaygan ya da yapışkan şeylerle sağlanıyor. Mesela fıstık ezmesi, bal, krema ya da dondurma gibi... Afiyet olsun.
*** Teabagging ister misin?: Partneriniz testislerinize çay poşeti muamelesi çekiyor.
“Bir şampanya duşunu kazasız belasız atlatmak için şu kuralı unutmayın: Gözlerinizi olabildiğince kapalı tutun çünkü alkolün buraya isabet etmesi hayli acı bir tecrübe. Gözlerinizi açmadan önce kaşlarınızı da kurulamayı ihmal etmeyin. Tabii bu durumda ne yapıyorsunuz? Siz şişeyi doğrudan rakibinizin gözüne nişan alıyorsunuz. Şişeyi iyice çalkaladıktan sonra başparmağınızı ucunda tutarak, fışkıran şampanyayı kumanda edebilirsiniz. Önce sakin sakin başlayın, sonra basıncın şiddetini artırın. Basınç sona erdiğinde, şansınıza şişenin içinde birkaç yudum şampanya kaldıysa onu içebilir ya da kendi başınızdan aşağı dökebilirsiniz. Bir şampanya duşunu başlatmadan önce şunu aklınızdan çıkarmayın: Yanınızda yedek kıyafet var mı? Çünkü sağlam bir şampanya duşundan sonra insan sadece yapış yapış olmuyor, aynı zamanda fena da kokuyor. Prensipte bu olayda başarılı olmak, bir yarışta başarılı olmakla aynı: Önce planlayın, sonra tadını çıkarın!”
Sabah uyandınız ve hâlâ başınızı kaldıramıyor musunuz? Tekrar yatın ve 10 saat daha uyuyun. Sonra da kovulun. İkincisini önermediğimiz için ilk durumla hiç karşılaşmamanızı diliyoruz.
Mangal başındaki kişi sizseniz, üç şeyi kontrol altında tutmalısınız: Misafirleri, ateşi ve eti. Bunu başarırsanız gerisi kolay; inanın bir sonraki partide o kadar çok terlemeyeceksiniz.
Her şey zaman ister. Mangalı zamanında yakın ki ateş iyice harlansın, kömürler için için yanarak sağlam bir kor oluştursun. Bunun için kendinize en az yarım saat süre tanıyın. Geç kaldığınızda misafirleriniz sabırsızlıkla mangalın etrafında birikmeye başlar. Ama sakın ateşi hızlandırmak için elinize bir saç kurutma makinesi ya da yelpaze almaya kalkmayın. Bu, külün kalkmasına neden olarak ateşi çabuk soğutur ve sizin çaresiz görünmenize yol açar.
Gazlı, elektrikli ya da kömürlü... Her mangalın kendine has avantajları ve dezavantajları var. Eğer başında fazla vakit geçirmek istemiyorsanız, elektrikli olanları tercih edin. Zira aradaki tat farkı o kadar da büyük değil. Tadı etkileyen en önemli faktörler, mangalın temiz olması ve ısının doğru ayarlanması.
En iyi mangal bile kötü etin tadını değiştirmez. Et satın alırken kalitesine önem verin ve ruhunu teslim edene kadar marine edilmiş olanları tercih etmeyin. Etin üzerine bir fırça yardımıyla azıcık zeytinyağı sürün, bu yeter de artar bile. Bir de eti sık sık çevirmeyin. Mümkünse önce bir tarafını pişirin, sonra diğer tarafını. Böylece etinizin içi sulu kalacak ve üstünde şık bir mangal izi olacak. Çevirirken asla çatal kullanmayın. Çünkü açtığınız her delikten suyu akacağı için, et kuruyacaktır.
Yakında düğününüz mü var? O zaman kıdemli bir damadın şu tavsiyelerine kulak verin:
*** Hava nasıl olacaksa, öyle olacak. Güneş açarsa herkes mutlu, yağmur yağarsa da komik bir anınız olur.
*** Müstakbel eşiniz o gün sizin tahmin ettiğinizden daha cool olacaktır. Sizse düşündüğünüzün aksine, daha az cool olacaksınız. Sorun yok yani...
*** Nikah şahidinizi seçerken duygusal davranmayın. O gün onun görevi stresi sizden uzak tutmak olmalı. Bu nedenle organizasyon yeteneği olan ve güvenilir birini tercih edin.
*** Takı töreni gibi geleneksel ritüeller istemiyorsanız, nikah şahidinize söyleyin. Sizi bunlardan korusun.
*** İçki, yemek ve müzik harcamalarında cimri olmayın. Bırakın insanlar coşsun.
*** Sakın pazartesi günü işe gitmeye kalkmayın. Dünyanın en harika kadınıyla, dünyanın en harika yerine balayına gidin.
“İnternette hayatta kalmanın tek yolu, bilgi akışını maksimuma indirgemek!”
“Hiçbir zaman unutulmayacak bir gece olmalı!”
(Evet, aynen Hangover filmindeki çocukların dediği gibi...)
Bütün büyük binalarda pek kimsenin bilmediği, gitmediği bir tuvalet vardır. Ara katlarda olabilir, kapısında işaret olmayabilir, onu bulun.
Her zaman girişten en uzak mesafedeki kabine girin. Genelde insanlar dışarıdayken tuvalete çok sıkıştıkları anda gittikleri için, en yakın kabini tercih ederler ve uzaktakiler temiz kalır.
Mümkünse diğer insanlarla aranızda bir kabin mesafe olmasına dikkat edin. Yandaki tanıdığınız biri bile olsa konuşmayın, işinize bakın.
Sokakta sıkışınca tercihinizi pahalı otel tuvaletlerinden yana kullanın. Kendinize güvenen bir ifadeyle içeri girin ve lobi katındaki tuvalete kaçın.
Hayatınızın içine mi etti? Bu playlist ile aşk acısının üstesinden gelebilirsiniz:
Frank Sinatra / Guess I’ll Hang My Tears Out to Dry (İlk aşama: Yas)
Ramones / I Don’t Care (İkinci aşama: İnkar)
John Lee Hooker / I’m Gonna Kill That Woman (Üçüncü aşama: Öfke)
The Rolling Stones / You Can’t Always Get What You Want (Dördüncü aşama: Kabul etmek)
Oasis / Cigarettes and Alcohol (Beşinci aşama: Yardım alma)
Rufus Wainwright / Cigarettes and Chocolate Milk (Altıncı aşama: Yardım sonrası yardım alma)
Françoise Hardy / Oh, Oh Chéri (Yedinci aşama: Bana kadın mı yok!)
Jay-Z / On to the Next One (Sekizinci aşama: Eylem zamanı)
Superpunk / “Onurlu bir adamı kimse dizlerinin üstünde göremez...” (Son aşama: Bitti gitti!)
Parti organizatörleri, hiçbir sorunla karşılaşmadan sabaha kadar eğlenmenin tüyolarını veriyor:
Vücudunuzun sindirime harcayacağı enerjiyi eğlenmeye ayırın.
Her yere girebilmek ve gerektiğinde kaçabilmek için.
İlk içkinizin ne olacağına karar verirken, barmenin tavsiyesini dikkate alın. Geceye her zaman gittiğiniz mekandan başlamanız ve kendinizi tanıdığınız bir barmene emanet etmeniz daha iyi olur.
Mekan ve barmen tanıdık değilse, adını hiç duymadığınız kokteyllere bulaşmayın. Onun yerine şampanya için. İnsanı hemen parti havasına sokar.
Hem arkadaşlarınızı çağırmak hem de ne kadar eğlendiğinizin reklamını yapmak istiyorsanız, sosyal medya mesajlarına erken saatlerde başlayın.
Gece yarısında enerji toplamak için bir şeyler atıştırın ve bir sonraki mekana devam edin.
Akıllı telefon; mümkünse sadece interneti kullanmak için, aramalara cevap vermek için değil. Sakız ve prezervatif, ihtiyaca ve zevke göre...
Bu saatten sonra içmeye mi devam, dansa mı? En iyisi ikisini de yapmamak ama illa bir seçim yapmanız gerekiyorsa, içmeye devam edin.
İyi bir ev partisi daha keyifli olabilir ancak bu nadir rastlanan bir şey. Özellikle evin ayakkabılarınızı çıkarmanızı istiyorlarsa, hemen oradan kaçın.
Zaten gecenin belli bir saatinden sonra her şey kendiliğinden oluyor.
“Bir keçi cinsi var, korktuğu zaman düşüp bayılıyor. Bir tek gecelik ilişkiyi düşüp bayılmadan atlatmanın iki yolu var: 1. Henüz flört aşamasında, ertesi sabah işyerinde önemli bir toplantınız olduğunu söyleyin. “Gerçekten mi, pazar günü mü?” diye sorabilir, cevabınız hazır olsun: “Maalesef, patronum çok çalıştırıyor!” 2. Sakın eylemden sonra uyuyakalmayın. Bazı kadınlar çok acımasız olabiliyor; bir bakmışsınız, ertesi hafta market poşetlerini taşıyorsunuz!”
Para sorununuz mu var? “Metamfetaminin kimyasal formülüyle nasıl suç şebekesi lideri olunur”u Breaking Bad dizisinden öğrenebilirsiniz. Dizide bir kimya öğretmeni, ailesinin geleceğini garanti altına almak için bir suçluya dönüşüyor. Yalnız bu yöntemle başınız derde girebilir, demedi demeyin!
Sizi uyarmıştık.
Küçük bir testle, bu engeli aşmanın yollarını öğrenebilirsiniz:
Tabii ki, veliaht çoktan doğdu. Hatta kayınpederin adını verdiniz: Yüzde 20
Haftada üç gün bu konu üstünde çalışıyorsunuz: Yüzde 15
Karınız bile vazektomi yaptırdığınızı bilmiyor: Yüzde 0
Çocuk yerine bir Labrador almayı tercih ettiniz: Yüzde 10
Yönetim kurulu sizi yeni terfi ettirdi: Yüzde 20
Yönetim kurulu tarafından işinize son verildi: Yüzde 10
Yakında bir taksi durağının kadrolu şoförü olacaksınız: Yüzde 5
Karınızın maaşı ikinize de yetiyor: Yüzde 0
Havalar da iyi gidiyor bu sene: Yüzde 15
Evet, anlıyorum: Yüzde 0
Keşke ben de devlet memuru olsaydım: Yüzde 20
Hâlâ prostat ilacı kullanıyor musunuz?: Yüzde 5
İki odadan fazlasına ihtiyacımız yok: Yüzde 10
Bir yalı dairesi: Yüzde 15
Eski bekar evimde yaşıyoruz: Yüzde 0
Karımın ailesiyle yaşıyoruz: Yüzde 20
Borçla, krediyle ev sahibi olmak: Yüzde 0
Aylık maaş bordronuz beş rakamlı: Yüzde 20
Karınız kendi işinin yanı sıra ek işler de yapıyor: Yüzde 5
Kayınpederinizle birlikte iş yapıyorsunuz: Yüzde 15
Yüzde 0-25: Kaçın ve bir daha dönmeyin!
Yüzde 25-50: Gözlerinizi kapatın, vazifenizi yapın. Hepi topu 10 gün kalacaklar.
Yüzde 50-75: Arada size destek atmayı seviyorlar.
Yüzde 75-100: Sizi kendi oğullarından ayırmıyorlar.
Eski takım elbisenize girebilmek için...
Sıvı beslenmeye ağırlık verin. Günde 3-4 litre su içmeye özen gösterin. Ana yemek olarak hafif çorbaları tercih edin. Şeker ve karbonhidratı hayatınızdan çıkarın. 2-3 kilo vermek istiyorsanız, sıkı spor da yapmalısınız; her gün bir saat...
Karbonhidratı unutun! Onun yerine sebze, sebze, sebze ve balık. Bunun yanı sıra haftada 3-4 kere koşun ya da ağırlık kaldırın. Açlık krizlerini dindirmek için bir bardak ılık su için.
Yemek yeme alışkanlıklarınızı değiştirin. Şekeri, zararlı yağları ve hazır gıdaları mutfağınızdan atın. Daha çok protein ağırlıklı beslenin. Spor disiplini oluşturmaya çalışın ve düzenli olarak egzersiz yapın. Zamanla vücudunuz istediğiniz forma kavuşacak.
Kendinize kişisel spor koçu tutun. İyi bir ücret karşılığında size beslenme alışkanlıklarınızdan yapmanız gereken spora kadar her konuda destek verecektir.
Tebrikler! Ama ilk haftalar çok kolay geçmeyecek, şimdiden bilginiz olsun...
İlk kakada! Yapış yapış, acayip bir rengi var ve çok kötü kokuyor. Ama alışsanız iyi olur, artık sık sık karşılaşacaksınız.
Hayır, değil!
Hayır, dâhi değil!
Evet, olabilir. Belki bir gün...
20 kadar salya bezi.
Daha çekici bulunabilirler ama bir “erkek” olarak görülmedikleri de bir gerçek!
Kalabilir.
Evet, korkunç.
İki avcı ormanda yürüyormuş. Birisi aniden yığılıp kalmış. Diğeri hemen ambulansı aramış: “Galiba arkadaşım öldü, ne yapmalıyım?” Karşıdaki “Önce sakin olun ve gerçekten ölüp ölmediğinden emin olun” demiş. Telefonun ucunda kısa bir sessizlik olmuş, sonra bir silah sesi duyulmuş. Avcı: “Tamam hallettim, şimdi ne yapayım?”
Yeni mi ayrıldınız? Yaşamınızı kolaylaştıracak öneriler şöyle:
Birlikte kahvaltı ettiğiniz kafeyi çok seviyorsa, siz kendinize yeni bir yer bulun. Ancak en sevdiğiniz bar konusunda geri adım atmayın. Şimdi değilse ne zaman bu kadar çok içeceksiniz?
Şimdi değilse ne zaman? Hiç tereddüt etmeyin...
Her şeyin onu hatırlatmadığı yerler de var. Kentin başka bir semtine taşının. Ya da Şanghay’a! Şimdi değilse ne zaman radikal bir karar alıp ülke değiştireceksiniz?
Sadece intikam almak için olabilir. Şimdi değilse ne zaman adinin teki olacaksınız?
Arkadaşlar harikadır. Şimdi değilse ne zaman onlarla içeceksiniz?
World War Z’nin yazarı Max Brooks, Zombie Survival Guide’da ipuçlarını veriyor:
*** Kıyametin yaklaştığını görüyorsanız hemen küvetinizi doldurun. Hayatta kalmak için içme suyuna ihtiyacınız olacak.
*** Evinizin çevresine barikatlar kurarak, kendinizi izole etmeyin. Göreviniz kaçmak, evinizde rahat rahat oturmak değil!
*** Bir hedef belirlemeden kaçmaya çalışmayın. Önce en fazla insanın ve en az zombinin nerede olduğunu tespit edin ve oraya ulaşmaya çalışın.
*** İlk kıyamet alametleriyle yoğun bir spor programına başlayın. Vücut yapmak için yeterli zamanınız kalmadıysa, fiziksel kondisyonunuzun yettiği yere kadar kaçın.
*** Küçük bir grupla birlikte hareket edin. Zombilere karşı savaşmak için büyük gruplar iyi ancak kaçarken dikkat çekmemek için az kişi olmanızda fayda var.
*** Hep hareket halinde olun. Bir zombi tarafından fark edildiğinizde hemen kaçmak için hazır olursunuz.
*** Şehirlerden uzak durun. Küçük bir hesap yapın: Eskiden nerede çok insan varsa, şu an orada çok ceset vardır.
maNga’nın solisti Ferman Akgül anlatıyor:
Yolculuğa idmanlı olmak gerekiyor. İdmandan kasıt, yanına en çok işlev görecek yeterli sayıda kıyafet, kitap, CD, DVD almak. Aksi takdirde her şey çok dağınık ve karmaşık hale gelebiliyor. Bunun dışında, içkiye ve yemeğe çok dikkat etmeniz lazım. Ağır bir yemek veya dozu kaçmış bir içki tüm turneyi mahvedebilir. Ayrıca sabahları biraz spor yapabiliyorsan, o zaman her şey daha rahat.
Tüm ekipman, tüm ekip (Gerçi o zaman pek ekip de yoktu) ve biz aynı minibüste yolculuk ediyorduk. Kafan düşse uyurken, birine çarpabilirdi. Ama bize çok şey öğretti ve çok eğlendirdi o turne.
Son turnemizdeki otobüs çift katlıydı. Üst katta oturma odası ve yataklar vardı. Büyük bir televizyon, mini bar, altta mutfak ve tuvalet. En güzeli de tuvalet çünkü yolda sürekli durmak zorunda kalmıyorsun. Benzinlik tuvaletlerinin kokusuna maruz kalmamak harika bir şey. Ayrıca oturma odasında müzik de yapabiliyorduk ki bu en büyük lüks bizim için.
Biz yolculuğu daha sakin ve kendi aramızda yaşamayı tercih ediyoruz. Zaten her yolculuk bir parti bizim için. Oyun oynayarak, müzik yaparak, sohbet ederek geçiyor.
İlk turnemizde aralıksız 13 konser vermiştik, hem de o şartlarda... Pek limitimiz yok açıkçası. Bize konfor verin, çıkıp art arda çalarız durmadan.
Tam odaya çıkacakken organizatörden o an gelen angarya bir rica. Ayrıca banyo ve tuvaletlerin kulise uzak olması. Aslında Türkiye'deki en büyük problem bu. İçeri kuruyemiş koyacaklarına, kulisi banyonun yanında yapıp hiçbir şey vermeseler daha iyi.