Nazar etme n’olur çalış senin de olur
Hayat Rehberi

Nazar etme n’olur çalış senin de olur

Hayatı rakamlar üzerinden görüyorlar, rakiplerini alt etmek için her yolu deniyorlar, kötü günde beraberken iyi günde ortaklarını şutluyorlar. Peki bu kadar yükseğe nasıl çıktılar?

Zenginlik var, zenginlik var... Bir Ege adasına, yatında sere serpe güneşlenerek, parti yapa yapa giden adam zengin, tamam. Ama o adayı satın alıp kimsenin yatını yanaştırmasına da izin vermeyene ne diyeceğiz?

Özel bir sıfat yok. Onlara da “zengin” diyoruz. Ama isimlerini tek tek biliyoruz. Dünyada 1826 adet dolar milyarderi mevcut. Yine de nasıl yaşadıkları, neler yaptıkları dünyanın geri kalanının ezici çoğunluğu için meçhul. Fil yüküyle parayı nasıl yaptıkları da...

Neyse ki bir kılavuzumuz var. En azından “bu kadar para nasıl kazanılır” mevzusunu aydınlatmak için. Dünyanın önde gelen danışmanlık şirketlerinden Oxford Economics’te görev alan İngiliz ekonomist Sam Wilkin, “Wealth Secrets of the 1%: How the Super Rich Made Their Way to the Top” (Yüzde 1’in Servet Sırları: Süper Zenginler Zirveye Nasıl Tırmandı) isimli kitabında, bazılarına bizzat danışmanlık hizmeti de verdiği milyarderlerin sırlarını sayıp döküyor.

Dünyanın gelmiş geçmiş en varlıklı adamı sayılan, emlak ve maden zengini Romalı Marcus Crassus da sırları ifşa edilen bu listede; Bill Gates, Warren Buffett, Roman Abramoviç de.

Bu tavsiyeleri nasıl kullanırsınız biz karışmayız ama Wilkin, “Siz de yükselebilirsiniz” diyor şakayla karışık. Ben hırslıyım, yaparım diyorsanız ilk öneriden başlayalım. Paranız varsa ilaç sektörüne yatırın, Warren Buffett’ın parası orada. Nasıl yapacağınız konusundaysa sizi aşağıya alalım; işi madde madde netleştirmiş Wilkin.

Yazının tamamı ve çok daha fazlası GQ Türkiye Eylül sayısında ve GQ Türkiye Dijital edisyonunda...

Nazar etme n’olur çalış senin de olur

1. KURAL: EN İYİ OLMAK YETMEZ, TEK OLMAK LAZIM

BEN TEK SİZ HİÇBİRİNİZ


Thurn ve Taxis ailesi, 17’nci yüzyılda Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’nun posta işini elinde tutuyordu. Tutmak ne kelime; işin kendisini de zaten onlar icat etmişti. Avrupa’nın neredeyse tümünde kuryelik yaparak, bugüne dek gelen tarife sığmaz bir servet elde ettiler. Onlar balya balya para yaparken tekerlerine çomak sokmaya çalışan olmamış mıydı? Elbette oldu. 1659’da Antwerp şehri kendi posta servisini kurmaya çalıştı. Rekabet belki ortamı şenlendirecek, fiyatları düşürecekti ama bunu hiçbir zaman öğrenemedik. Çünkü imparatorluk orduları Antwerp’in üzerine yürüdü. Postacılığa niyetlenen beş kişi asıldı.
Büyük zenginliğin birinci kuralı işte bu: Parayı kamyonla kazanmak için tekel olmak gerekiyor. Eski dönemin imparatorluk orduları emre amade olmadığı için bugünün en iyi tekelleri modern devletlerin kaba kuvvete başvurmadan, yasayla desteklediği tekeller. Bunların da en güzelleri (lafın gelişi elbette, yoksa öyle çok güzel sayılmazlar) ya yeni gelişmekte olan ülkelerde ya da Rusya’da mevcut.


Meksika’da Carlos Slim böyle büyüdü mesela. Rusya’nın telefon tekeli Svyazinvest’in sahibi Vladimir Potanin bu şekilde dünyanın sayılı zenginleri arasına girdi. Yeni nesil teknoloji firmaları da farklı değil. Çünkü icatların, buluşların, inovasyonun belirlediği sektörde her bir patent mini bir tekel anlamına geliyor. İnternetin kitleselleşmesi, sosyal medyanın şahlanışı, tabletlerin ve akıllı telefonların alıp başını gitmesine, bunların hepsinde geriden gelen ya da hiç rolü olmayan Microsoft nasıl karşı koyabildi, nasıl kendini koruyabildi mesela? Çoktan sağlama aldığı patentlerinin yarattığı tekel etkisi sayesinde. Bill Gates boşuna kalmıyor dünyanın en zenginleri listesinin tepesinde.

Yazının tamamı ve çok daha fazlası GQ Türkiye Eylül sayısında ve GQ Türkiye Dijital edisyonunda...

Nazar etme n’olur çalış senin de olur2. KURAL: BÜYÜK OLMAK HALEN DAHA İYİ

BÜYÜK GÜZELDİR


Amazon’a herkes bayılıyor. Müşteriler de, hissedarlar da, yatırımcılar da. Eskiden sadece kitap satıyordu, şimdi yavaştan “her şeyci” haline geliyor. Bir dev oluyor. İşte bu yüzden de elektronik kitap satışında yazarlara şunu teklif edebiliyor: Ben size yine ödeme yapayım ama ne kadar okunduysanız o kadar. Yani 100 liralık satıştan yazara 10 lira verecekse “Yok” diyor, “Okur kitabın tümünü okursa 10 lira veririm, yarısını okursa 5 lira; bunu yapabilirim çünkü okurun ne kadar okuduğunu görüyorum.”
Sadece o değil. Bunu yapabiliyor çünkü bunu yapacak kadar büyük. Rekabet yok denecek kadar az, herkesin eli ona mahkum. Amazon dev ölçekli bir şirket.
Eskiden “ölçek” her şeydi. 1970’lerin sonuna doğru çıkan yönetim kitapları, trendin sonuna gelindiğini yazdılar, “Artık başka değerler var” dediler; “yapı-beceri-stil-paylaşılan değerler-üretkenlik-müşteriye yakınlık konularında iyiysen iyisindir.” Büyük olmanın tu kaka edildiği yıllardı.
Bu tür görüşleri, Sam Wilkin’e göre ancak en büyük firmaların sahipleri destekler. Forbes’un en zenginler listesine baktığınızda dev ölçekli şirketler göreceksiniz. Orada mikro çalışan, müşteri odaklı, hızlı, efektif firmalara yer yok. Eski usul, bildiğin “hantal” şirketler kral. Çünkü yatırım yapıyorlar; bu yatırımlar öyle boyutlara geliyor ki, pazara girmek isteyenin gözü korkuyor. Kısacası, küçük güzeldir ama büyük her zaman daha güzel. Zengin insan bunu bilen insandır.

Yazının tamamı ve çok daha fazlası GQ Türkiye Eylül sayısında ve GQ Türkiye Dijital edisyonunda...

İlgili Başlıklar
Daha Fazlası