Hayatını spordan ibaret tutanlar, 24 saat kulaklıkla dolaşan müzik meraklıları, televizyonun karşısından ayrılmayan dizi fanları, stilini her şeyin üstünde tutan trend tutkunları, yemekten de pişirmekten de anlayan gurmeler ve elbette teknoloji guruları...
Yerli diziler arasında da kuşkusuz çok iyi olanları var. Ancak şu bir gerçek ki, Türk dizilerini daha çok kadınlar izliyor. Burada bahsettiğimiz erkekler daha çok yabancı yapımlara ilgi gösterenlerden. House of Cards, Game of Thrones, Mad Men, Breaking Bad, The Walking Dead ya da The Wire gibi dizilerden en az ikisi bu adamların ilgi alanına giriyor. Peki ama onları betimleyen diğer özellikler ne?
Game of Thrones’tan Emilia Clarke ve Reign’den Caitlin Stasey.
Kadınların dünyasında, vücuduna özen gösteren erkekler rakiplerine göre her zaman bir adım öndedir. Bu uğurda, bir fitness merkezine kaydolup mesai harcayanlar da azımsanacak gibi değil. Ancak bazen işi abartanlar da var. Burada onları bulacaksınız. Bakın bakalım bu gruptan mısınız?
Kasım kasım “kas”ılırlar. Salonun müdavimleridir. Uzun süredir emek harcadıkları her hallerinden belli olan bu adamlar, vücutlarını gururla sergiler. Salonda geçirdikleri zamanın çoğunda aynada kendilerine bakarlar.
Spor ayakkabı vazgeçilmezleridir. Her şeyin, hatta bir takım elbisenin bile altına giyebilirler. Onları daha çok jean ve ne çok dar ne de çok bol tişörtlerle görürsünüz. Takım elbise ise ancak düğünlerde...
Salonda bir-iki saat geçirmeyle profesyonel sporcu olduklarını zanneden bu erkeklerin ağızlarından şu cümle eksik olmaz: “Biz sporcu adamız!”
Herkesin vücutlarıyla ilgili olumlu, övgü dolu yorumlarda bulunmasını beklerler. Bu nedenle de dün iki saat spor mu yapmış, ertesi gün öğrenirsiniz.
O gün yediği bir parça tatlı, hafifçe incinen bileği, mesai uzadığı için spora gidememesi...
İşte kadınların en beğendiği erkek tipi! Yemeklere ve aşçılığa tutkuyla bağlıdır, hayatının odak noktası pişirmektir. Mutlaka bir kitap yazmayı hayal eder. Mutfakta yaratıcı ve yenilikçi olmaya çalışır, deneysel takılmaktan hoşlanır; kuru fasulye pişirmek yerine İtalyan mutfağından bir şeyler dener. Bu konudaki yeteneğini ve azmini kadınların kalbini çalmak için de kullanabilir, kendi hayatını kolaylaştırmak için de.
Sosyal medya hesaplarının tamamı yemeğe ayrılmıştır. Enginar püresi üstünde bonfile, patlıcan yatağında kuskus, fındıklı soğuk latte... Bir manzara ya da güzel bir kadın görmeyi bekliyorsanız takibi bırakabilirsiniz.
Tabii ki “organik”.
Sarımsak, balzamik sirke, Ayvalık’tan gelmiş zeytinyağı, mümkün olan en büyük ve kalın ahşap kesme tahtası, mermer havan seti.
Şehirde yeni açılan bir restoranda.
Genellikle üreticisi değil tüketicisi olsa da teknolojik ürünler karşısında büyük heyecan duyar ve mümkün olduğunca bu dünyaya dahil olmaya çalışır. Yazılım ve donanımları en ince ayrıntısına kadar bilir ve gelişmeleri takip eder, yeni ürünler konusunda kendisi kadar coşmayanlara hayretle bakar. Her türlü aletin en yenisini alır veya almayı hayal eder. Bu alandaki engin bilgisi ve sahip olduğu ürünler dışında, kadınları etkileyecek pek bir kozu yoktur. Havası erkeklere geçer.
Dışarıdan söylenmesi ve elbette oyun esnasında yenmesi kolay olduğu için pizza.
Bir kadınla tanıştığında önce cep telefonuna bakar. Hafta sonlarını sevgilisiyle değil, erkek arkadaşlarıyla PlayStation oynayarak geçirmeyi tercih eder. Romantizm pek ona göre değildir.
Yeni çıkan bir oyun, Teknosa’dan hediye çeki, hard disk, AR.Drone 2.0, kablosuz cep telefonu şarjı.
Girdiği her ortamda dikkatleri üzerine çekmeyi seven adamdır. Onun için renklerde sınır yoktur; pembe de giyer, sarı da, beyaz da... Salaş giyindiği de olur ancak her zaman temizdir. Şık saatler tutkusudur ancak tek aksesuarı asla değildir, aksesuarlardan korkmaz. Parfümünü değiştirmeye pek yanaşmaz. Favori markaları vardır, hatta kimi zaman baştan aşağı onu giyer. İmzası haline gelmiş birkaç stil tüyosu vardır: Polo yakanın bütün düğmelerini kapamak, renkli çoraplar tercih etmek ya da tişörtü şortunun içine sokmak gibi...
Tarzına dair detaylar, yakın plan ayakkabı görseli, erkek dergilerinin stil sayfaları, bileğindeki saat.
Onu yaz-kış, güneş gözlüğü olmadan göremezsiniz.
Öğle yemeklerini Kanyon’da yer, alışverişini İstinyePark’tan yapar, geceleriyse Karaköy taraflarındadır.
Genelde pop müzik sevmediğini iddia eden, Spotify’da saatler geçiren, radyoda çalan şarkıları beğenmeyen ve radyo dinlemekten hoşlanmadığını söyleyen adamdır.
Etrafındaki insanlara sürekli tür önerileri sunar. Çoğu popüler müziği eleştirir, yeni çıkan alternatif gruplara destek verir. Müziği kısık sesle dinlemekten hoşlanmaz, mümkünse o ses kulaklıktan dışarı taşar.
Festivaller! Onu Harbiye Açıkhava konserlerinde göremezsiniz. Milyon dolarlık sanatçıların yine milyon dolarlar harcanarak düzenlenen konserlerindense kendi tabiriyle gerçek “şov”lar izlemek için festivallere gider.
En sevdiği müzik grubu fotoğrafının basılı olduğu tişörtler, rahat kesim jean’ler ve espadriller...
Görüp görebileceğiniz en büyük kulaklıkla dolaşır. Yolda, toplu taşımada, ofiste, her yerde kulaklığı ya boynunda ya da kafasındadır.