1- Hayatınızın dramatik bir şekilde değişeceğini kabullenin
Beraber yaşama fikrinin ortaya atıldığı dönemler birçok çift için evlenmeyi planlama öncesi deneme süreçleri oluyor. Evlendikten sonra acaba aynı evde yaşayabilecek miyiz düşüncesi ile girdiğiniz bu yolda korkarız ki çok geç kaldınız. Çünkü beraber yaşamak bir nevi evlenmek demek! Evet yapamazsanız dünyanın sonu değil, sonuçta boşanma gibi prosedürlerle de uğraşmayacaksınız ama içinde bulunduğunuz sürecin evlilikten hiçbir farkı olmadığının net farkında olun. Artık ayrı evlerde yaşarken kavga ettiğinizde günlerce konuşmama hakkınız elinizden alındı. Kavga da etseniz o eve geri dönecek ve birbirinizin suratına bakacaksınız.
Artık sizin o evde tek özel alanınız banyo! Tartışma sonrası duş alma numarasıyla kendinizi kitlediğiniz banyo belki de alışma evresinde en yakın arkadaşınız olacak, kim bilir. Ya da bekarken yatağınızda mastürbasyon keyfi de sizi çok mutlu ediyordu, şimdi o kendinizle yaşadığınız romantik anlarınızdan da eser kalmayacak ve bu iş için de hedefiniz banyo, ileri!
Artık mutfak lavabonuzda kirlenmiş tabakları bırakmaya da veda edebilirsiniz, çünkü birisiyle aynı evi paylaşmak demek, yarın hallederim düşüncesiyle de vedalaşmanız demek. Bu aynı zamanda evin geri kalan alanlarında da artık tek başınıza olmadığınız gerçeğiyle yüzleşmeniz de demek olduğundan, kendinize sınırlar oluşturmayı öğrenmeniz gerekecek anlamına geliyor.
2- Nasıl savaşılacağını bilmelisiniz
Birlikte yaşarken bir ilişki sürdürmek, normalde ilişkinizi ayrı evlerde sürdüğünüzden çok farklıdır. Bunu en çok bir konu hakkında farklı fikirlere sahip olduğunuz zaman hissedersiniz. Özellikle ilk aylar denilen sancılı dönemlerde birçok konuda normalde olduğunuzdan daha farklı düşündüğünüzü farkedeceksiniz. Normal şartlarda üzerinde bile durmayacağınız durumları bir konu haline getirecek ve tahammül seviyenizin azalmasından dolayı boyutları yükselterek kavga etme yoluna gideceksiniz. Her zaman böyle olur demiyoruz elbette ama olma ihtimaline karşı sizi uyarmak bizim görevimiz.
İlişkilerin genelinde olduğu gibi en büyük sorunlar karşımızdaki insanı dinlememekten ya da onun bizi dinlememesinden kaynaklanır. ‘’ Tamam tamam, tabii ki öyle, sen hep haklısın zaten ‘’ şeklinde verilen cevaplar genellikle gerçekten sorunu çözmeye yönelik attığımız adımlar olmaktan ziyade, o anda konuyu geçiştirmek için başvurduğumuz kelimelerdir. Yapmayın. Özellikle kadınların en nefret ettikleri şeylerin bu gibi baştan savma kelimeler olduğundan emin olabilirsiniz. Hangi konuda tartışıyor olursanız olun yapmanız gereken karşınızdakini dinlemek ve dinlediğinizi göstermek.
3- Taviz vermek ya da vermemek
Sevgilinizle aynı eve taşınmaya karar verdiğinize göre belirli bir yaşta olduğunuzu varsayıyoruz. Artık karakteriniz oturdu ve değiştirmek hiç de kolay değil. Peki kendinizden, karakterinizden taviz vermeli misiniz? Bu soru içinde birçok cevap barındıran bir soru aslında. Bazı durumlarda evet bazı durumlarda ise kocaman bir HAYIR! Yalnız yaşamaya alıştığınızda tekrardan hayatınıza bir insan sokmak çok zor bir durum olabiliyor. Çünkü yalnız yaşamaya alışan insanlar bir noktada bencilleşiyorlar, daha kuralcı oluyorlar ve kendilerine ait sınırları daha keskin oluyor. Bu yaşantıya yeni bir insan dahil etmek ise büyük bir risk.
Evin içinde bir denge sağlamak ve bunun için yapacağınız fedakarlıklar ilişkinizin yürümesi için çok önemli. Siz dağınık bir insanken, sevgiliniz çok titizse, o biraz daha rahat olmayı siz de biraz daha toplu olmayı öğreneceksiniz. Ortak bir köpeğiniz varsa, dışarı çıkarma işlemini bir gün o bir gün siz yapacaksınız, yemeği o pişiriyorsa, bulaşığa siz yardım edeceksiniz. Bu ve çoğaltılabilir bunun gibi örnekler ortak bir hayat paylaşırken sizi rahatlatacak fedakarlıklar. Ortak bir yaşamda sizi daha huzurlu kılacak unsurlar. Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu, sizden beklenenin direkt kişiliğinize yönelik olup olmaması. Sadece karşınızdaki istiyor diye kendinizden ödün vermek, karakterinizi değiştirmeye çalışmak sadece anınızı kurtaracaktır. Bundan emin olabilirsiniz. Siz değişmeyecek, değişmiş gibi görünecek, en ufak bir patlama halinde ise kendi özünüze dönmeye çalışacaksınız.
Bu durumda yapacağınız en mantıklı hareket; sevgilinizle bu durumu konuşmak ve sizi değiştirmemeye çalışmasını anlatmaktır. Eğer ısrarcıysa geçmiş olsundur, zararın neresinden dönülse kardır.
4- Yatağı nasıl paylaşmanız gerektiğini bilmelisiniz
Bu madde size çok gerekli gibi gelmeyebilir, ama yapılan araştırmalarda evliliklerin yada uzun süreli ilişkilerin bitme nedenlerinden biri de yatak paylaşımı! Evet yanlış okumadınız.
Her insanın çocukluğundan bu yana edindiği bazı uyku alışkanlıkları vardır. Kimisi çok sıcak ortamlarda uyumayı sever, kimisi soğuk, kimisi yaz kış yorgan kullanır kimisi pike, kimisi 2 yastıkla yatar kimisi yastıksız. Kimisi 8 saat uyumazsa gözünü açamaz, kimisine 5 saat uyku yeter de artar. Bunlar değişebilir dinamiklerdir, ama fedakarlığın da en zor yapıldığı alandır. Uyku bir ihtiyaçtır ve başta sinir sistemimiz olmak üzere vücudumuz için çok önemlidir.
Bir insanla aynı evi paylaştığınızda yatak odası paylaşmak zorunda kaldığınız en dramatik yerlerden biri olacaktır, hiç kuşkusuz. Birbirinizden çok farklı uyku dinamikleriniz varsa, aynı evde yaşamaya taşındığınız andan itibaren ufak ufak değişimlere gitmeniz gerekir. Eğer az uykunun yettiği şanslı insanlardansanız ve sevgiliniz sizin aksinize uyumayı çok seviyorsa gün içinde kendinizi daha fazla yorarak uyku saatlerini sevgilinize yaklaştırmanız mantıklı olacaktır. Ya da tam tersi bir davranışı sevgilinizden bekleyerek, daha az uyumaya alışmasını rica edebilirsiniz.
Eğer horlama gibi alışkanlıklarınız varsa, aynı evde yaşamaya başlamadan bir uyku terapi merkezine gitmenizi tavsiye ederiz. Arada sırada birlikte kaldığınızda sevgilinizi rahatsız etmeyen bu durum, aynı evi paylaştığınızda onu çileden çıkarabilecek bir hale gelebilir. Aman diyelim! Eğer sıcakta uyumayı seviyorsanız, üzerinize daha kalın bir şeyler giymeyi deneyebilir, soğukta uyumayı seviyorsanız ise üzerinizi örtmemeyi deneyebilirsiniz.
Yukarıda saydıklarımız size gereksiz detaylar gibi gelebilir. Belki ilişkinin başında öyledir de ama birlikte yaşamaya devam ettiğinizde başlarda göze batmayan şeylerin batmaya başladığını farkedecek ve kulaklarımızı çınlatacaksınız.
5- Banyo kullanım kurallarını öğrenin
Hemen hemen herkesin kendini en rahat hissettiği yer banyodur. Saatlerce tuvalette oturup bir şeyler okumak, sıcak suyun altında kendini kaybetmek, kişisel bakım için harcanan mutlu dakikalar. Bunlar iyi hoş ancak bir insanla aynı evi paylaştığınızda sandığınız kadar da özgür değilsiniz.
Banyoda geçirdiğiniz zamana ister istemez dikkat etmek zorundasınız. Evinizde iki banyo varsa ne güzel ancak yoksa zaten artık eski alışkanlıklarınıza veda edeceksiniz demektir. Süreleri minimumda tutmak, banyodan çıktıktan sonra eski halinde bırakmak, kötü kokulara karşı mutlaka bir mum bulundurmak bu konuda size verebileceğimiz en basit tavsiyeler.
6- Yeme alışkanlıklarınız ortak olsun
Şu görünmez bir kuraldır; bir evde bir kişi diyetteyse diğer kişinin de diyette olan kişinin yanında yediklerine dikkat etmesi gerekir. Eğer kız arkadaşınız diyetteyse fast food yeme konusuna biraz daha dikkat ederseniz, ruh sağlığınız için iyi olabilir.
Beraber yemek hazırlamak ve tepside televizyon karşısında değil de bir masada sakince, muhabbet eşliğinde yemek yemek ilişkiniz için iyidir. Birbirinize zaman ayırmanız açısından önemli olduğu kadar, aynı zamanda ortak bir aktivitede bulunmanın ilişkiyi zinde tutması açısından da değerlidir. İş koşturmalarından tüm gün göremediğiniz sevgilinizle akşamları beraber emek verip hazırladığınız yemeği paylaşın. Tekrar belirtelim, masada, tepside ve televizyon karşısında değil.
7- Sır saklamayın
Unutmayın artık ortak bir hayatı paylaşıyorsunuz. Aman diyelim sır saklamayın. Evet kabul ediyoruz, herkesin kendine ait gizli bir hayatı var ve olmalı da. Ama bu size partnerinize yalan söyleme, ya da arkasından iş çevirme hakkını ne yazıkki vermez.
Ayrı evlerde yaşadığınız zamanlarda saklamakta zorluk çekmediğiniz minik sırlarınız, aynı evde başınıza dert olabilir. Bir ilişkinin en temel noktası güvendir. Bunu yıkmamak için elinizden geleni yapmalısınız. Herhangi bir konuda güven kırıcı bir husus yaşarsanız da dürüst olma yoluna gidin. Yalanı yalanla kapatmak yapabileceğiniz en yanlış hareket olacaktır. Unutmayın artık aynı evde yaşıyorsunuz, gece yatarken yanına kıvrılacağınız insana yalan söylemiş olmanın vicdanıyla o yatağa girmeyin.