Onunla birkaç yıl önce arkadaşlarımız vasıtasıyla tanıştıydık. Bana karşı her zaman kibar, hatta epey ilgili görünse de, açıkçası pek tipim olmadığı için kendisine yüz vermedim, veremedim. Fakat ortak tanıdığımız bir çiftin düğününde artık nasıl duygu patlamaları yaşadıysam, ipler birden kopuverdi. İçkiler aktı, halayda serçe parmaklar birleşti derken, ne olduğunu anlamadan kendimi onun dairesinde buldum.
İşin aslı, o geceyi çok net hatırlamıyorum ama gecenin sabahı daha dün gibi aklımda. Hâlâ bazen içimde ufak bir umutla o sabaha uyandığımı hayal ediyorum. Zira o sabah gözümü sıradan bir bekar evine açmayı, koridorda topak edilip maç yapılmış kirli çoraplarla karşılaşmayı bekliyordum. “Mutfakta en fazla bir kuru kahve bulur, onu da kendi kendime pişirmek zorunda kalırım” diyordum. Oysa hayatımın en iştah kabartan sürprizi, bir erkeğin hazırlamakta olduğu, Allah’ım sana geliyorum, o muazzam kahvaltıydı beni bekleyen.
O muazzam kahvaltıyı tanıyalım
İtalya ve Anadolu’nun köylerinden getirilmiş peynirler, organik domateslerin naneyle buluşup sızma zeytinyağıyla coştuğu salatayla adeta düet yapıyordu. Üstlerine ev yapımı marmelatlar döşenecek pancake’ler, vanilya kokuları saçarak somon, rokfor ve rokayla hazırlanmış mini kanepelerin yanına serilmişti. Hele o bebek havuçları ince ince doğradığı bıçak seti, sarımsaklı ekmekleri dizdiği tahta servisler aklımı başımdan aldı. Utanmasam adama oracıkta evlenme teklif edecektim, ki utanmadım. Şaka yollu sordum da bunu.
Velhasıl sanırım bu soruları ilk gecenin sabahında sormamak ve arkadaşınız da olsa, sorularınızı hep yemek eksenli tekrarlamamak gerekiyor. Zira bahsettiğim adam bir de akşam yemeği hazırladı bana, sonra kafayı koca bulmakla bozduğuma ikna olup yemekleri başka kadınlara yapmaya başladı. Hani insan eski sevgilisini başkalarıyla öpüşürken hayal edince, bi fena olur ya; işte ben benzer duyguları, o adamı başkalarına pancake çevirirken düşününce yaşıyorum. İnanın içim acıyor, kahroluyorum.
(Mail’im telefonum hep aynı. Koca Ramazan geçti, insan en azından bir iftara buyur etmez mi eyyy eski sevgili!)
Mutfakta makarnadan ötesine geçmek
Zor olduğunu, hatta çoğunuza imkansız gibi göründüğünü biliyorum. Lakin geniş omuzları ve karın baklavalarını bir kenara koyarsak, bir erkeği yemek yapmak kadar seksi gösteren az şey vardır. Siz kadınların “Ben zaten çok yemiyorum, hep diyetteyim” açıklamalarına zerrece aldanmayın. Hatta bilin ki o açıklamayı yapanlar, kendini yıllardır frenleyenler, mutluluğu sizin sofranızda ve elbette hemen akabinde, sizin kollarınızda bulacaklar. İşte bu sebeple sizleri, adım adım aşağıdaki püf noktalarını uygulayarak, mutfakta kendinizi geliştirmeye davet ediyoruz.
- Mutfak malzemesi alırken paraya acımayın; iyi bir bıçak seti, az sayıda ama kaliteli tabak, doğru mini fırın, fırına girebilir borcam seti, seramik/ızgara tava, kesme/peynir tahtası ve şık kadehler edinin.
- Tedarik konusu çok önemli zira iyi yemeğin sırrı, iyi malzemedir. Alacağınız her şeyin tarihine bakın, sebze ve meyvelerin en taze görünenine yönelin (Pahalı malzeme her zaman en iyi malzeme değildir. Büyük marketler yerine arada pazar gezin, sandığınız kadar korkunç olmadığını göreceksiniz. Ayrıca pazardan çok enteresan Instagram malzemesi de çıkar. Bkz: #AcıPatlıcanıKıragıÇalmaz #BunlarıKimePişireyim).
- Fırın poşeti ve fırın çok kolay kullanılan iki üründür ve sizi olduğunuzdan iki kat deneyimli bir aşçı gibi gösterir.
- Önce en basit tarifleri yapmaya başlayın. Sandığınızın aksine tencere yemekleri daha zor hazırlanır ve uzun zaman alırken, şık bir restoranda yiyebileceğiniz ızgara somon üstü Hollandez sos, sekiz yaşında bir çocuğa yaptırılabilecek denli basittir.
- İmkanınız varsa bir-iki ders alıp ya da workshop’a katılıp orada öğretilen tarifleri ezberleyin.
- En sevdiğiniz anne yemeğini, tatlısını ve hastayken içmeniz gereken çorbaları yapmayı öğrenin. Bunları kendinize arada yapın (Asla anneniz kadar güzel yapamayacaksınız; sorun değil. Bunu, tarifleri öğrendiğiniz annenize arada söyleyin yeter).
- Peynir, şarap, zeytinyağı, kahve ve bitter çikolata tatmaya kendinizi alıştırın. Damak zevkiniz hızla gelişir.
- Mangal başında et çevirmek, yemek yapmaktan sayılmaz. Lütfen bahsini bile açmayalım. Hiçbir şey pişiremiyorsanız, en azından kahvaltı hazırlamayı öğrenin.
- Son olarak; aktarları, balıkçıları, kuruyemişçileri es geçmeyin. Detoks sağlayan ya da bağışıklığı artıran baharatları, mevsim balıklarını, yeşil çayın yanında ceviz ve kuru üzüm/kayısı/dut servis etmeyi bilin.
Hmmmmm... Daha şimdiden mutfaklarınızdan yükselen yanık kokularını alabiliyorum. Yanık mı dedim? Yemek olacaktı o! Şaka bir yana, biraz gayretle yemek yapan erkek karizmasına erişmeniz gerçekten çok kolay. Bakın benim babam 65 yaşında etli bamya yapmayı, fava tutturmayı öğrendi. Her fırsatta eşe dosta havasını atar oldu. Gerçi onun havası annemi sinir etmekten öte bir işe yaramıyor ama siz mesajı aldınız sayıyorum.