Boş New York sokakları, burada yasayan çoğu sanatçının resmetmek, çizmek, filme almak ya da sadece dolaşmak uğruna gecenin sabaha bağlandığı saatleri beklediği bir fon, arka mekân ya da sahnedir. Bulutlara cömertçe uzanan gökdelenler, yangın merdivenleriyle bezeli toprak renginin her tonundaki evler ve Manhattan adasını baştan aşağı kesen caddeler normal koşullarda ancak pazar gecesini pazartesiye bağlayan soğuk bir şubat günü bu imkânı mümkün kılabilirdi. Ancak mart ayının ortasından bu yana koronavirüs şehrin sosyal, kültürel ve ekonomik dokusunu sis gibi kaplayıp, şehirde yaşayanları yakın geleceğe dair bir belirsizlikle bıraktı.
Sıkı sıkıya kapalı restoranlar, 5. Cadde vitrinlerinden insansız kaldırımları seyreden mankenler, neredeyse sadece evsizlere hizmet eden bomboş trenler, sincap ve kuşlara hediye edilmiş bir Central Park yeni New York düzeninin çarpıcı ve bir bakıma da ilham verici manzaraları...
Şehrin önde gelen sanatçıları da bu bir yandan kısıtlayıcı ama aynı zamanda da alışılmadık şekilde yaratıcı ortamda sanatın doğasında yatan umut ve karşı duruşu hatırlatır işler üretmeye başladı. Son haftalarda, sanat piyasasının önde gelen isimleri kâr amacı gütmeyen, şu günlerde ihtiyaç hissedilen ümit, ilham ve birliktelik gibi duyguları kendi evlerinden izleyicilerine ileten eserler üretiyor. Sanatın nabzının attığı Batı Manhattan’ın Chelsea bölgesindeki mega galeriler kapılarını ziyaretçilere kapatır kapatmaz, web sitelerinin sanal odalarını görücüye açtılar. Temalı ya da kişisel olsun; dijital sergiler ile sanatı koleksiyoner ve sanatseverlerin evlerine getirip, görsel ve düşünsel siber ziyafetler sunmaya başladılar.
GQ Türkiye olarak dört Amerikalı sanatçının koronavirüs üzerine ürettiği işlerden bir seçki
yaptık.
Davide Balliano
2019 Mayıs’ında Dirimart’ın Dolapdere’deki mekânında Culebra isimli ilk İstanbul solo sergisini açan Italyan ressam Davide Balliano, Brooklyn’in Greenpoint bölgesindeki stüdyosuna ziyaretlerini şu günlerde kendi resim pratiğine bir karşı koyuş olarak görüyor.
Sanatçı, GQ Türkiye’ye “İçinde bulunduğumuz belirsizlik süresince amaç yerine sürece yönelik deneysel işler üretiyorum” diye konuştu. Kıvrımlı, siyah beyaz ve endüstriyel havadaki soyut resimleriyle tanınan Balliano bu durağanlık içinde direksiyonunu 180 derece kırıp, renkli, doğadan ilham alan ve belli bir düzeni takip etmeyen resimler üretmeye başladı. Kuzey New York’un modern ve çağdaş İtalyan sanatına odaklanan müzesi Magazzino’nun davetiyle başlattığı bu seri, Balliano’nun kendini sanatçı olarak keşfetmesine ve zorlamasına yardımcı olmuş. Balliano’nun, “Bali ormanlarının çarpıcı yeşili, Napoli sahilinde güneş batarken gökyüzünün aldığı şeftali turuncusu ve eşinin Avignon’da giydiği elbisenin kırmızısı” tonlarından yarattığı renk ve şekil denemeleri, müzenin dijital insiyatifi Magazzino Da Casa'nın bir parçası olan Homemade isimli proje kapsamında sergileniyor.
Amy Sillman
Pek çokları gibi ressam Amy Sillman’in Gladstone Gallery’de nisan ayında açılması planlanan sergisi de ertelenince, galeri ve sanatçı çözümü Instagram’da buldu. Sillman, Gladstone Gallery’nin birkaç günlüğüne teslim ettiği Instagram hesabının ilk sahibi oldu ve sadece sosyal medya için esprili ve umut verici bir dizi çizim yarattı. Soyut ve yoğun renkli işleriyle tanınan ve en son yenilenen Museum of Modern Art’ta (MoMA) bir sergiyle küratörlüğe de soyunan sanatçı, bilindik gizemli resimlerinin yerine sosyal medyaya özgü, umut verici bir görsel dil yarattı. İşlerden en öne çıkanı ve anlamlısı, Sillman’in canvas yerine cep telefonu ekranına çizdiği bir teşekkür notu. Mavi ve kırmızı iki kuşun ağızlarından doktor ve hemşirelere teşekkür eden eser için Sillman, GQ Türkiye’ye çizimi New York’lu bir hemşirenin daveti üzerine yarattığını, dileyen herkesin pek çok sanatçının yolladığı minnet notlarını Google Drive üzerinden indirip, kartpostal haline getirebileceğini söyledi.
Rashid Johnson
Rashid Johnson, Eylül 2019’da 16’ncı İstanbul Bienali The Seventh Continent için İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde güncel düzene bilmeden de olsa gönderme yapan, yüzleri maskeli iki dansçının doğayla flörtünü anlatan The Hikers isimli yedi dakikalık video işini sergilemişti.
Şikago doğumlu sanatçı şu anın belirsizliğe ve sağlık sektörünün geçtiği zorluklara dikkat çekmek için fırçayı eline alıp, pamuk üzerine kırmızı rengin karşı konulmaz alarm niteliğindeki etkisinden yola çıkan resimler üretti. Uluslararası galeri devi Hauser & Wirth’ün web sitesinde görücüye çıkan ve gelirinin bir kısmı Dünya Sağlık Örgütü’nün COVID-19 fonuna bağışlanan Untitled Anxious Red Drawings isimli işler, Johnson’un imzası haline gelen ızgara düzeneğine yerleştirilmiş maskeler, suratlar ve bitkilerden oluşan, neredeyse üç boyutlu seramik tablolara gönderme yapıyor. Sanatçı, stüdyosunda geniş malzeme seçeneğiyle ürettiği işler yerine, evinde elinin altında bulunan temel resim araçlarıyla yarattığı çizimlerde kırmızı rengin kan ile çarpıcı bağına dikkat çekiyor.
Liza Lou
Los Angeles’lı sanatçı Liza Lou, California’nın ve dünyanın geri kalanının yasadığı sarsıntıya ilk tepkisinin yıkım olduğunu soyluyor. GQ Türkiye’ye “Kendime, sanatçı böyle bir belirsizlik içinde nasıl etkili olabilir diye sordum” diyen sanatçı cevabı battaniyelerde bulmus. Ev ve domestik olguları kadınsılıkla sınırlandıran bakış açısını eleştiren tekstil ya da cam bazlı enstalasyonlarıyla tanınan Lou için böylesine günlük bir materyal çok şaşırtıcı değil. Çocuksu, masum ve evcil bir görsel anahtar arayan Lou, pek cok sanatçı gibi sosyal medyanın -kendi sözleriyle- ‘basit ama etkili’ gücünden destek alıp @apartogether_art isimli bir Instagram hesabı başlattı ve takipçileri, ellerindeki sınırlı materyallerle kendi battaniyelerini dikmeye davet etti; katılıcımlar, Instagram üzerinden dikim süreçlerini paylaşmaya başladı. Hesabı her pazar başka bir sanatçı yönetiyor ve kendi yaratım süreci hakkında canlı yayın yapıyor.
“Başlayabildiğiniz yerden başlayın ve sinilamalarinizdan ilham alın” diye öğütleyen Lou, projeyi ileride www.apartogether.com adresi üzerinden arşivlemeyi planlıyor.