Bilim ve psikoloji, en iyi ilk randevuyu geçirmen konusunda sana yardımcı olabilir. İlk randevu, bir kişiyi tanımak, onu tekrar görmek isteyip istemediğini anlamak ve karşındaki kişinin bir ilişki kurmak için iyi bir aday olup olmadığını gösterecek bilgileri toplamaya başlamak adına bir ilk adımdır.
Yani eğer artık bekarlığı sonlandırmak ve bir ilişki yaşamak istiyorsan, o zaman ilk randevudan geçmen gerekiyor. Ve bu randevunun iyi geçmesi gerekiyor ki ikinci, üçüncü ve ardından gelen diğer adımlar gelebilsin ve durum sonunda bir ilişkiye dönüşebilsin.
Ancak insanlar genellikle ilk randevuya çok fazla anlam yüklerler ve bu da gerginliği artırarak hataların yapılmasına ya da bu deneyimin olumlu geçmesini sağlayacak adımların atlanmasına neden olabilir.
İyi haber şu ki, bilim, psikoloji ve ilişki uzmanları, ilk randevunun (ve sonrakilerin) daha iyi geçmesini sağlayabilecek, baştan bir bağ kurmaya yardımcı olabilecek ve olayların doğru yönde ilerleme ihtimalini artırabilecek bazı basit ama etkili ipuçları olduğunu keşfettiler.
Randevularda uyman gereken bazı görgü kuralları var: zamanında gitmek, nazik olmak ve yemek yerken dikkatli davranmak, konuşurken karşındakini dinlemek ve sohbetin ortasında telefonuna bakmamak gibi. Tüm bunlar, daha iyi bir izlenim bırakmana yardımcı olur.
Forbes’a göre, “erkekler daha görgülü davranışlar benimsemelidir, çünkü kadınlar, dikkatli, nazik ve kibar davranan, anlamlı sohbetlere katılan erkekleri randevularda daha iyi birer eşleşme olarak algılama eğilimindedir.”
Psikolog Jeffrey Bernstein, Psychology Today için yazdığı yazısında, insanlarla daha derin bağlar kurmanın ve onları ilk tanıdığımız anlardan daha fazla verim almanın anahtarlarından birinin, sohbete daha fazla dahil olmak, anda kalmak ve söylediklerini aktif bir şekilde — dikkatle ve anlamaya odaklanarak — dinlemek olduğunu belirtiyor. Bu, ilgi göstergesi olarak algılanır ve karşındaki kişinin daha fazla paylaşım yapma ve konuşma isteğini artırır.
Bernstein, sorular sormanın önemli olduğunu, ancak bu soruların açık uçlu ve meraktan doğması gerektiğini söylüyor. Yani, cevabı sadece “evet” ya da “hayır” olan sorular sormamalısın. Bunun yerine, kişinin konuşmaya daha istekli olacağı, daha anlamlı bir sohbet kuracağı ve cevaplarını açabileceği şekilde sorular yöneltmelisin. Bu yaklaşım, karşındaki kişiyi daha iyi tanımanı sağlar ve onun ilgi alanlarını, planlarını ya da kişiliğini keşfetmene yardımcı olur. Böylece aranızdaki uyumu da değerlendirebilirsin.
Burada kastedilen, kendini rahat hissetmediğin bir yere gitmek değil; duygusal olarak kendini açmak, savunmasız yönlerini göstermek ve sadece başarılarından değil, zorluklarından ve mücadelelerinden de bahsetmeye cesaret etmektir. Time dergisine göre, pişmanlıklarını, zorluklarını ya da güvensizliklerini paylaşmak pozitif bir etki yaratabilir. “Duke Üniversitesi’nde psikoloji ve davranışsal ekonomi profesörü olan ve Predictably Irrational adlı kitabın yazarı Dan Ariely’nin araştırmaları, bunun akıllıca bir strateji olabileceğini gösteriyor. Araştırma ekibi, çevrimiçi randevularda insanlara potansiyel eşlerine sorabilecekleri alışılmışın dışında bazı sorular sundu: ‘Bekaretini nasıl kaybettin?’ ya da ‘Hiç birinin kalbini kırdın mı?’ gibi. Bu soruları yönelten ve yanıtlayan kişiler, yalnızca güvenli ve sıradan sohbet konularına bağlı kalanlara kıyasla, etkileşimden çok daha memnun kaldılar,” diyor site.
Psikolog Caitlin Cantor, Psychology Today için yazdığı yazıda, ilk randevuya giderken gerçeklerin farkında olunması gerektiğini ve beklentilerle ya da kişi hakkında önceden kurulan hayallerle bu gerçeklerin karıştırılmaması gerektiğini söylüyor. “İlk randevudan sonra ne kadar iyi hissetsen de, o kişiyi gerçekten tanımıyorsun. Kendini rahat hissedebilirsin, ondan etkilenebilirsin, sohbet kolayca akıp gitmiş olabilir… Hatta ilk randevuda tutkulu bir cinsellik yaşamış bile olabilirsiniz. Ama yine de o kişiyi tanımıyorsun ve onun sana uygun biri olup olmadığını da bilmiyorsun. Belki birkaç saat, çok heyecanlıydıysanız bir günü birlikte geçirmişsinizdir. Bu süre, birini tanımak için kesinlikle yeterli değil. Eğer çok heyecanlandıysan ve ondan hoşlandıysan, büyük ihtimalle hoşlandığın kişi, onun gerçekten kim olduğundan çok senin kafanda yarattığın kişi (buna projeksiyon da denir),” diyor uzman.
BU İÇERİK İLK OLARAK GQ MEXICO WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.