Galatasaray’ın futbolda yurtdışında özlediği başarılara tekrar kavuşması için Şampiyonlar Ligi ön eleme turlarında attığı gollerin anlamı çok büyüktü. Geçen sezon Türkiye Ligi’nde kazanılan şampiyonluk yolculuğunda tribünlerle bütünleşmenin fitilini ateşleyen isim olmuştu. İstanbul Havalimanı’nın kapısından çıktığı ilk andan beri Mauro Icardi Türkiye’de stili ve saç rengi tercihiyle milyonların çok yakından takip ettiği bir stil ikonuna dönüştüğü için ona ilk modaya olan ilgisini sorarak sohbetimize başladık.
Mauro Icardi modayı zaten sevdiğini, Inter (Milan şehrinin iki önemli futbol markasından biri) ve Paris-Saint Germain’de oynadığı yıllarda doğal olarak modaya olan ilgisinin arttığını anlatıyor. Kendi stilinin, içinde bulunduğu yaşam koşullarına göre şekillendiğini ifade ediyor. Özellikle takip ettiği bir marka veya moda tasarımcısı bulunmuyor ve hatta logoların ön planda kullanılmasına karşı. Country hayatını sevdiği için stil olarak da kendisini böyle ifade etmekten keyif alıyor. Tarzı ise o an içinde bulunduğu yaşam koşullarına göre şekilleniyor. Boş zamanlarında da günlük hayattan farklı bir tarz olan country hayatını seviyor. Modada, keyif aldığı büyük markaların kaliteli ve güzel tasarımlarından ilham alıyor.
Saçları ve taşıdığı aksesuarları bile çok yakından takip edildiği için kendisi gibi olmasının ve imajını korumasının üstünde bir baskı yaratıp yaratmadığını merak ediyorum. Icardi onu farklı kılan şeyin tam olarak moda trendlerini takip etmemesi olduğunu, sadelik ve rahatlığa dayalı kendi tarzına sadık kalmayı tercih ettiğini söylüyor. Örneğin, saç kesimi ve doğal renk tercihi gibi kişisel tercihlerinin spontane olarak maçtan bir gün önce yapılan değişiklikler olduğunu ve herhangi bir trend haline getirme kaygısı olmadan karar verdiğini belirtiyor. Bir dönem moda endüstrisi içinde bulunmuş her birey gibi gardırobunda bulunan özel anlamları olan favori parçalarını merak ediyorum. Mauro adeta sahada gol pası ile buluştuğu anlardaki gol vuruşunu rahatlıkla yaptığı gibi hiçbir baskı hissetmeden “hayranlarına veya dünya genelinde herhangi birine gösterebileceği en doğal ve özgün şeyin kendisi olmak” olduğunu vurguluyor.
En sevdiği giyim eşyaları arasında futbol ayakkabısının öne çıktığını belirten Mauro, bu tercihinin moda olup olmadığını bile düşünmediğini ifade ediyor. Çocukluğundan beri en çok kullandığı giyim eşyasının, bugün olduğu kişiyi yansıttığını söylüyor. Özellikle 2014 yılında Dolce & Gabbana tarafından dikilen damatlığını ve Arjantin’de “Espadril”lerini favorileri arasında sayıyor.
Sosyal medya paylaşımlarında öne çıkan aile tablosunu ve aile olarak öncelik verdikleri değerleri sorduğumda ise Icardi ailesinde değer birlikteliğine önem veren Mauro, her bireyin kendine özgü kişilik, yetenek ve zevklere sahip olduğunu vurguluyor. Wanda ile birlikte çocuklarına aile sevgisi, saygısı ve eğitimi aşılamaya çalıştıklarının altını çiziyor. Saha dışında da çeşitli projelere dahil olduğu için karar alma mekanizmasında eşi Wanda Nara’nın rolünü merak ediyorum. Futbolun her zaman en önemli faaliyeti olduğunu kabul ediyor. Saha dışındaki projelerde tanınmış bir figür olarak kim olduğunu belirlemede eşinin yardımcı olduğunu ifade eden Mauro, Wanda ile birlikte projelere ve işlere değer verdikleri bir ekibin parçası olduklarını belirtiyor.
Türkiye’ye geleli henüz bir seneyi aşkın bir süre olmasına rağmen kitlelerle arasında oluşmuş bu sevgi bağını ve onun için bunun ne anlama geldiğini sorunca, geldiği günden itibaren gördüğü sevgi ve şefkatin anlatılamaz bir şey olduğunu belirtiyor. Mauro, Türk futbol fanatizmini ve her taraftarın takımına duyduğu tutkuyu bildiğini ancak Türkiye’ye geldikten sonra herkesle bu özel bağı zamanla kurduğunu ifade ediyor. Kariyerinde yaşadığı en unutulmaz an nedir diye konuşurken “Galatasaray’a şampiyonluk yaşatmanın en özel anı” olduğunu söylüyor. Hayran kitlesinin merakla takip ettiği bir konu ise yapmayı planladığı işbirliği projeleri. Şu anda Türkiye’nin önemli bir mücevher firmasıyla sözleşme imzalayan Mauro, Nike ile ilişkisini sürdürdüğünü ve 2024’te yeni sürpriz işbirliklerinin değerlendirilebileceğini aktarıyor. Kariyerinin bir noktasında tekrar Arjantin’e dönmeyi planlıyor olabilir mi sorusuna ise, Arjantin’de kalbini meşgul eden bir takımın taraftarı ve takipçisi olduğunu belirten Mauro, şu anda Galatasaray’la sözleşmesi olduğu için geri dönmeyi düşünmediğini ve hayatını akışına bıraktığını ifade ediyor.
Aktif futbolculuğu noktaladıktan sonra planlarının ne olacağını konuşurken Wanda ile futboldan sonraki geleceklerini konuştuklarını ve moda dünyasıyla bağlantılarını sürdürmeyi düşündüklerini belirten Mauro, büyük markalarla çalışarak işlerinin getirdiği avantajları ve istedikleri zamanı nasıl değerlendirebildiklerini vurguluyor. Ayrıca, kendi markasını kurma fikrinin gelecekte mümkün olabileceğini belirtiyor.
Ailesi ile İspanya’da hayata başladığı yıllarda örnek aldığı futbolcuları soruyorum. Futbola küçük yaşlarda Rosario’da başlayan Mauro, büyüdükçe en iyilerden öğrenmeyi sevdiğini ve kendi tarzını takip etmeyi tercih ettiğini ifade ediyor.
Futbol haricinde tutkulu olduğu spor branşlarına getiriyorum sohbeti ve aldığım yanıt bir Arjantinli için sürpriz olmayabilir ama beni şaşırtıyor, futbol dışında severek takip ettiği sporun Polo olduğunu çünkü doğa ve sporun birleşimi olduğunu ve ayrıca tüplü dalışı da sevdiğini söylüyor. Futbolcu olmasaydı ne yapardı dediğimde ise onun için genç yaşta futbolsuz bir hayat hayal etmenin zor olduğunu belirten Mauro, her zaman mükemmeliyetçi biri olduğunu ve düşündüğü her şeyi en iyi şekilde yapmaya çalıştığını ifade ediyor. Bu denli akışta olan bir sporcu ile Yılın Sporcusu ödülü üzerine yapılan bu sohbetten hayatta en güzel başarıların aslında doğal olarak geliştiğini düşünerek ayrılıyorum stüdyodan. Mauro Icardi belli ki Galatasaray ile daha nice başarılara imza atmaya devam edecek.
