HANDE: Şanslıyız ki hem bizden önceki jenerasyonlar hem bizler, güzel bir uyum yakaladık. Uzun yıllar boyunca aynı teknik ekiple beraberdik, belki de artık bir değişime ihtiyacımız vardı. Yıllardır arkamızda bıraktığımız sağlam miras, pozitif enerjiyle birleşince başarıların gelmesi kaçınılmaz oldu.
ZEHRA: Kürsüde olamadığı için hayal kırıklığına uğrayan sporcuların bugünkü mental olgunluğu, bizi bugünlere taşıyan üst nesillerimiz, edinilen olumlu ve olumsuz tecrübeler, sponsorlarımız, ailelerimiz, hocalarımız ve bize gerçekten inandığını milyonlarca kez ve milyonlarca değişik şekilde hissettiren ülkemiz... Hepsi aslında ülke olarak güzel bir hikayenin çok güzel ve heyecanlı sayfaları.
HANDE:Rüya gibi bir yazdı. Başardık dediğimiz üç önemli turnuvaydı.
İlkler hiçbir zaman unutulmaz, bu ilk başarılar da unutulmayacak. Takım arkadaşlarımızla aramızda güçlü bir kimya var. Bu kimya herkesin bireysel yeteneklerinin daha da öne çıkmasını sağlıyor.
ZEHRA: Takım olarak çok ciddi bir emek ve adanmışlık var. Başarıya odaklanmış, her zerresiyle kenetlenmiş bir milli takım. Ben burada takım derken, sahaya çıkan sporculardan bahsetmiyorum. Hocamız, masörümüz, fizyomuz, sponsorumuz, medya ekibimiz ve daha niceleri.
HANDE: O, her şeyden önce çok iyi bir insan. Çok enerjik ve eminim bu enerjisi sadece takıma değil bizi takip eden milyonlarca voleybol severe de yansıyor.
ZEHRA: Hocamız, takıma inandı. En zor maçlardan önce, hatta sonra bize inandığını her seferinde vurguladı. Çok sıcakkanlı. Ben bir sporcu olarak, çalıştığım her hocadan ne alabilirim diye bakarım. Santarelli’nin de bu anlamda, hoca olarak, bu iletişime ve tecrübelerini hızla aktarmaya çok hazır olduğu açıktı.
HANDE: Başarıyla beraber baskı da beraberinde geliyor. Bu aslında güzel bir his. Bu baskıyı pozitife çevirdiğimiz zaman neler başarabildiğimizi gördük. Herkesin sizden beklentisi yükseliyor, daha fazlasını görmek istiyorlar.
ZEHRA: 16 yaşımdan bu yana psikologla çalışıyorum. Fiziksel dayanıklılığımı, mental dayanıklılıkla bütünleştirebilmem ve bunu şartlar ne olursa olsun sürdürebilmem gerekiyor. Baskı, bizim seviyemizdeki sporcular için doğru yönetildiği zaman motivasyon ve potansiyelimizi yükseltebilecek bir unsur, ayrıca sporun da olmazsa olmazı. Ben hazırım!
HANDE: Sosyal medyadan gördüğüm birkaç organizasyon olmuştu
ama ilginin, birlik beraberliğin bu kadar yüksek olduğunu Avrupa Şampiyonası’ndan döndükten sonra fark ettik. Takımdaki herkese sokakta ilgi çok yüksekti. Bizleri gören insanlar sarılmak istiyor, 7’den 70’e herkesten tebrik alıyorduk.
ZEHRA: Ben hep aynı şeyi söylüyorum, ‘mutluluk – sevinç en çok bizim ülkemize yakışıyor’. Sanırım benim en büyük motivasyonum ülkemizden kopup gelen saf, samimi coşku ve adanmışlığımıza duyulan takdir ve işbirliğiydi.
ZEHRA :Atatürk’ün kızları olarak, ülkemizin aydınlığını, özgür ve boyun eğmez karakterini taşımak ve bunu gelecek nesillere aktarmak müthiş̧ bir duygu. Doğal olarak genç kızların rol modeli olarak görülüyoruz, muhakkak da öyle. Ama ben kendi adıma, ‘kendi yolunu açan, zorluklar karşısında pes etmeyen, kendi farklılığının farkında’ kişilere ayrıca yol açmak, ışık tutmak isterim.
HANDE: Hepimiz uzun yıllardır birlikte oynuyoruz ve neredeyse beraber büyüdük. Bizim en büyük özelliğimiz; doğrularımızı ve yanlışlarımızı yapıcı bir biçimde birbirimize aktararak daima mükemmeliyeti hedefliyor olmak.
ZEHRA: Aslında hepimiz benzer hikayelerden geliyoruz; çocuk yaşta başlayan bir mücadele. Sporcular, sadece voleybol için söylemiyorum, birbirlerini çok iyi tanır, anlar, gözleriyle anlaşır. Bence takım olmanın en kritik yanlarından biri, birbirinin güçlü yanlarını bildiğin kadar, desteğe ihtiyaç duyduğu ya da duyacağı anları da bilmek ve o an koşulsuz orada olabilmek.