Merve Abedan Erdi Doğan
MOTY

Merve Abedan | MOTY Yılın Moda Tasarımcısı

Bazı yollar daha biz karar vermeden önce çizilmiştir. İçten gelen bir “benim bunu yapmam gerekiyor” hissiyatı yönlendirir akışı. Yol bellidir, o yolda emin adımlarla yürümek kalmıştır geriye bir tek. Sağlam adımlarla çizgisinden ilerleyen yılın moda tasarımcısı Merve Abedan.

Yaratma içgüdüsü insanoğlunun DNA’sına işlenmiştir. Çevremizi anlamlandırmaya başladığımız ilk anlardan itibaren içimizde bir ateş yanar. Hala taze olan; utançtan, “kim ne düşünür”den, “aman beni yanlış anlamasın”lardan henüz nasibini almamış merak duygusu tazeliğini korur. Zamanla törpülenen bu merak duygusu ile birlikte, kendi iç sesimizi de kaybederiz. Kendimizden ve doğamızdan ayrı düşeriz. Bir zamanlar içimizden kendiliğinden yükselen yaratıcılık artık bize uğramaz olur. Aslında o hala oradadır ama biz ona nasıl kulak vereceğimizi unutmuşuzdur.

Fakat bazen, eğer şanslıysak o yaratım ateşini diri tutan bir ortamda serpiliriz. İlhamı aramamıza gerek kalmadan o bizi bulmuştur. Kendi yolu da belki o daha kararlaştırmadan çizilen Merve, üretkenliğin norm olduğu bir aileden geliyor. Dedesinin çanta imalatı yapması, annesinin de haute couture tasarımlar yaptığı bir modaevinin olması nedeniyle küçük yaştan beri el işçiliğiyle iç içe büyümüş. “Ailemin her bireyinin sanat ve zanaat ile iç içe olması bana kendimi çok şanslı hissettiriyor. Çocukluğum çoğunlukla okuldan arta kalan vakitlerde annemin kumaşları ve çizimleri arasında kendime hayal dünyaları yaratarak geçti” diye anlatıyor.

Ufak yaşlardan itibaren resim çizen Merve, dedesinin kurduğu çanta atölyesinde çanta tasarımı yaparak başlamış üretim serüvenine. Aklında hep modayla ilişkili hayalindeki profili yaratmak olduğunu anlatıyor, hatta ileride markasını oluşturma isteğine sahip olduğunu fark ettiğinde altı yaşında olduğunu söyleyerek beni hayretler içinde bırakıyor! Aslında onun için bütün bu sanat ve zanaatın birlikte harmanlandığı süreç, markasını ve yaratmak istediği personayı, vizyonundaki kitleye daha hızlı ve doğru bir şekilde ulaştırmak için ilerlediği ve beslendiği bir yol olmuş.

Zaten halihazırda bazı bilgilerin içimizde olması, yalnızca ortaya çıkmak için doğru zamanı beklemesi dalında olgunlaşan bir meyveyi andırıyor. “Ne yapmak istediğim konusunda, hangi tasarım anlayışını benimsediğim konusunda her zaman çok nettim” diyor Merve. Sadece doğru anı beklemiş markasını dünyaya getirmek için. “Bu sayede markamın adına karar vermek de sadece markayı kurmak istememle aynı gün ortaya çıktı. Herkesin kolaylıkla giyebileceği kalıpları, özel teknikler kullanarak insanlara sunmaktı niyetim. Bu da Cult Form demekti benim için.” Doğru zamanlama işte bu kadar sihirli.

Markası Cult Form’un temelleri hem İstanbul hem Berlin’de. İki şehri de evi olarak görüyor Merve. Belki de bu yüzden iki şehir arasında büyük bir fark hissetmiyor. “İstanbul’un kaotikliği ve aynı zamanda verdiği sıcak his ile Berlin’in huzur ve ilham verici tarafı benim dengem. İstanbul’dayken tasarımlarımın teknik kısımlarını oluşturuyorken genelde Berlin’de tasarımlarımın yaratıcı sürecini tamamlıyor oluyorum. Bu iki birleşim de tam olarak beni ve markamı anlatıyor oluyor.”

Daima değişen bir dünyada teknoloji birçok yeni kapılar açarken, geçmişimizi tamamen silip atmak yerine onun üzerine inşa etmeyi öğreniyoruz. Değerlerimizi koruyarak ilerlemek gelecekte yaşayacağımız aidiyet sorunlarını da minimize etmemizi sağlıyor. Nereden geldim ve nereye gidiyorum kavramları ile genç nesiller olarak gitgide daha fazla boğuşurken; yalnız olmadığımızı, uzun asırlardır gelen bir kolektifin parçası olduğumuzu hissetmek kaygılarımızı azaltıyor. Tasarımlarını ve markasını geleceğin zanaatı olarak tanımlayan Merve’yi, köklerimizi de bu hızlı değişim çarkına nasıl entegre edebileceğimizin bir örneği olarak görüyorum. “En önem verdiğim konu olan geleneksel Türk zanaatlarını kullanarak kaybolmaya yüz tutmuş zanaat dallarını tekrardan su üstüne çıkarıp, zanaatkarlarımızı tekrardan sektöre kazandırıyorum” diye açıklıyor geçmişten geleceğe olan serüvenindeki kilit noktasını. Geçmişi olduğu gibi yaşatıp çağımızı reddetmek yerine, ikisinin el ele yürüyebileceği noktayı kendi yeteneğiyle harmanlıyor tasarımcı.

Bu kadar hızlı gelişen bir dünyada ayak uydurmaya çalıştığımız yalnızca teknolojik gelişmeler değil. Dikkat aralığımızın giderek kısaldığı günümüzde her şeyi olabilecek maksimum hızda tüketiyoruz. Bir fikir, akım, trend hatta alışkanlık ortaya çıkıyor, global olarak tüketiliyor ve ışık hızı ile tarih sahnesinden siliniyor. Neyin “in” neyin “out” olduğunu algılayamadan ortadan kaybolan kavramlara Merve’nin bakış açısı ise daha farkındalıklı bir yol izliyor. “Ben bu tüketimin bir parçası olmayı kabul etmenin kolay bir yol olduğunu düşünenlerdenim. Tabii ki güncel konuları, gelişmeleri ve trendleri takip etmeyi öneriyorum fakat bunlara ayak uydurmak zorunda olmadığını belirtmek istiyorum herkese. Durum sadece, gelişmelerin tam olarak neresinde durduğumuzla alakalı. Neyi seçebileceğimize karar verebiliyor olmamız lazım.”

Bu noktada bilinçli bir farkındalık devreye giriyor. Kendimizi tanımak belki sözde basit ama derinine inince ne kadar incelikli bir yol. Biz kendimizi tanımadıkça başka insanların, dayatmaların, geleneksel kalıpların arasında sıkışıyoruz. Hangi fikir bize ait, hangisi biz daha farkına bile varamadan çevremiz tarafından zihinlerimize ekilmiş bilemiyoruz. Bu dünyada bulunduğumuz yeri, kim olduğumuzu, özgün ifademizi belirleyen şey seçimlerimiz. Kendine yolculuk serüveninde de anahtar nokta kendine kulak verme cesaretini göstermekten geçiyor. “Bu yüzden de günün belli bir bölümünü tamamen her şeyden izole bir şekilde ne istediğimizi anlamak adına kendimize vakit ayırarak geçirirsek bu çok daha kendine has biri yapar bizi. Ve etrafımızda durmadan dönen fikirler arasından doğru şeyleri alıp, kabul etmemizi sağlayabilir.”

Yaratımın sesine kulak vermek, belki Merve için bu yüzden daha kolay. Kendimizle vakit geçirebilmek yalnızca bize uygun kararları verebilmek için değil, aynı zamanda iç sesimizi duyabilmemiz için de iyi bir pratik. Genç yaşında elde ettiği başarıları, hiç kaybolmamış bu içgörü yeteneğine bağlıyorum. Halihazırda çizilmiş yolunda kendini dinleyerek yürümeye devam edecek o.

İZLE
GQ Men of the Year 2024: OOO
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası