Yoğun çekim takvimleri sebebiyle sohbetimizi Zoom üzerinden gerçekleştiriyoruz. Erdal Beşikçioğlu tüm rahatlığı, karizması ve sıcak tavrıyla bizi karşılıyor. Ona röportaj için hazır olup olmadığını sorduğumuzda “Düğünüme bile bu kadar hazır olmamıştım!” diyerek söze başlıyor. Onun güven veren ve mütevazı tavrıyla kısa sürede heyecanımızı atınca dikkatimiz ekranımızın uzak ucuna, kendisinin hemen arkasında duran dört farklı boyutta, farklı şehirlere ait olan saatlere kayıyor. Zaman ve zamansızlık üzerine konuşacağımız bu sohbet için bilerek seçilmiş bir arka plan mı acaba diye düşünsek de, bu soruyu sohbetin sonuna saklamayı tercih ediyoruz.
Aklımızda çok fazla soru var, meselemiz “zaman” kavramı olunca bu durum zaten kaçınılmaz. Bir gün bir yazar şöyle demişti: “Ne zaman ki, bir şeyleri anlamanın en iyi yolunun yazmak olduğu kavradım, o günden beri anlamadığım ne varsa onun hakkında yazıyorum.” Zaman meselesi de insanlığın kolay kolay anlayamadığı kavramlardan olsa gerek. Günün sonunda, zamansız kime denir? Zamanın içinde kalıp akmayı başarana mı, yoksa zamanın dışına çıkma cesaret gösterene mi? Erdal Beşikçioğlu, her yönüyle bu sıfatı karşılıyor.
Sahnede yıllarını geçirmiş bir isim olarak, zaman kavramının onun için ne ifade ettiğini konuşarak başlıyoruz. Düşünceli ama bir o kadar da kendinden emin, “Zamanı boşa geçirmediğimi görüyorum, geçmişe baktığımda” diyor. “Bugünümü oluşturan o zamanı, doğru değerlendirdiğime inanıyorum açıkçası. Ama ne kadar çabuk geçtiğinin de emin olun hiç farkında değilim. Hala konservatuardan yeni mezun olmuş gibi içim ama bedenimse yılların savaşını yaşamış yorgun bir asker gibi. İkisi birbirini acayip bir şekilde motive ediyor ve sanırım bu motivasyondan kaynaklı, zaman kavramı denilen şeyi insan bir anda unutuveriyor. Bir bakmışsın 18, bir bakmışsın 55.” Konuştukları kitap cümleleri gibi, tecrübe demek ki böyle dile dökülüyor.
Aslında o, kariyeri durmadan ilerlerken bu süreçte hızını ayarlayabilmeyi başarmış biri. Hatta belki zamanı biraz da unutarak yaşıyor, bazen ona meydan okuyor. “Yarın yokmuş gibi çalıştık biz hep. Yarın olmayabilir, her şey bugünden, şimdiden olmalı. Sanırım şimdi, hala bu durum devam ediyor bizde” derken akışta olma halini anlatıyor.
Devamı GQ Men of the Year 2021 Kış Sayısında
