Dünya müzik tarihine yön veren deha Mozart, gündelik yaşamında sıra dışı karakter olarak yaşamdan hayli kopuk bir hayat tarzı sürdürmektedir. Yeteneğini dışa vurmak için ilginç bir yol seçen sanatçı, eksantrik davranışlarda bulunmayı alışkanlık haline getirmiştir. Yaşamıyla müziği zıt kutuplarda ilerleyen Mozart, yeteneğini sergilemek için gerçek üstü hareketlerde bulunur. Adeta bir "tutunamayan" profili çizen Mozart, bu sağlıksız yaşamı yüzünden ünlü besteci Salieri'yi endişelendirmektedir. Mozart’a göre çok daha disiplinli ve müzik konusunda hırslı olan Salieri, müziğin tanrısı kadar başarılı olamamaktadır. Bu düşünceler zamanla farklı bir ilişki kurmalarına neden olur. Müzik konusunda yüce bir yeteneğe sahip olan Mozart ile Salieri’nin ilişkisini merkeze alan bu hikaye sanat ile sanatçının kişiliği arasındaki ilişkiye odaklanan ve usta müzisyenin yaşamını, Salieri üzerinden anlatan bir klasik. Oyun birçok kavramı sorgularken hayata dair verdiği derin bir mesaj var. Ve bu mesaj Mozart’ın yaşarken söylediği bir sözle yankı yapıyor: “Müziğin en önemli ve en zor yanı, özü tempodur.”
18. yüzyılda Viyana'da yaşayan efsane besteciler Wolfgang Amadeus Mozart ile Antonio Salieri'nin çatışmasını ele alan, Peter Shaffer'in yazdığı, usta yönetmen Işıl Kasapoğlu'nun yönettiği "Amadeus" oyununun başrollerini Selçuk Yöntem (Antonio Salieri) ve oyuna bu sezon dahil olan Tansu Biçer (Wolfgang Amadeus Mozart) üstleniyor. Yeni sezonda bir diğer önemli ekleme ise ekibe Constanze karakteriyle katılan Dilan Çiçek Deniz oldu.
Koro ve orkestranın da dahil olduğu 35 sahne önü, 35 sahne arkası olmak üzere 70 kişilik kadrosuyla sezonun en çok ses getiren prodüksiyonlarından biri olarak gösterilen "Amadeus"un bu ödülü alması kaçınılmazdı.
Dilan Çiçek Deniz, bütün meslek ve titrlerden bağımsız kimdir?
Hala öğrenmeye çalışıyorum. Sürekli değişiyoruz, değişiyorum. Hep hayal kuruyorum ve kendimin en iyi versiyonu olmak için çaba gösteriyorum.
Tansu Biçer bütün meslek ve titrlerden bağımsız kimdir?
İnsanın kendini tanımlaması çok zor. Böyle bir soru olunca da ilk aklıma pozitif olduğunu düşündüğüm ve belki de bende sandığım kadar da olmayan bazı özellikler geliyor. Bunlar vardır demeyeyim ama olmasına dikkat ediyorum diyeyim. Empati kurmaya, hemen yargılamamaya, önce anlamaya çalışan biriyim. Kuralcı, ahlakçı ya da fikirleri konusunda baskıcı olmamaya çalışırım.
Seni mesleğine, oyunculuğa dair en çok heyecanlandıran şey?
DİLAN: İşimi yaparken varoluşumu kutladığımı hissediyorum. Hem yaptığım işe dair çok şey öğreniyorum hem de kendime dair.
TANSU: İşimin en heyecanlandığım kısmı anlamaya çalıştığım prova dönemi oluyor. Sonuç için çalışan biri olmadım hiç. Sadece sonucun iyi olması benim tatmin olmama yetmiyor. Daha ziyade çalıştığım şey üstünden kendimi ne kadar beslediğimle ilgileniyorum. Asıl tatmini ve heyecanı orada yaşıyorum.
Müziğin hayatında nasıl bir rolü var?
DİLAN: Müzik hayatımın vazgeçilmezlerinden. Bana hissettirdiklerini seviyorum. Aynı zamanda zaman makinesi olarak kullanıyorum, anılara ışınlanıp kendi dünyamda olmayı seviyorum. Yakın bir arkadaşım gibi. Çok yakın.
TANSU: Müzik hayatımda çok büyük bir yer kaplamıyor aslında ama dinliyorum tabii ki. Sürekli bir yerlerde müzik olsun ya da herhangi bir şey yaparken sohbet ederken arkada müzik de olsun gibi şeyler isteyen biri değilim. Müzik beni alıp bir yerlere götürüyorsa ya da hayal etmeme yardım ediyorsa benim için önemli oluyor. Eğer bir şarkı bana hayal kurdurabiliyorsa defalarca dinleyebiliyorum üst üste ama özellikle müzik benim için çok önemli diyemem.