Bu ödülden ziyade daha çok bu konuda konuşabilmemizi sağlayan bir platform oldu.
Neden kurtulmak istediğimizi bilmemiz gerek. Ben Y kuşağının son dönem temsilcilerinden biriyim, sonrasında çok yüksek bir farkındalık seviyesine sahip Z kuşağı geliyor ve yakın gelecekte artık eski kalıplardan ve yargılardan kurtulmak istiyoruz. Bizi bunlardan kurtaracak şeylerden biri eşitlik çünkü hayatının temel normlarından biri haline getirebilmiş kişinin kendisi dışında ektilediği bir sürü insan var. Her birimiz aynı değerdeyiz. Eğer dağ başında yaşıyorsak o zaman da sorumlu olduğumuz bir doğa var. Doğadaki bütün canlılarla eşitiz. Yalnız kalmamak için, daha refah içinde bir toplumda yaşabilmek için eşitliğe ihtiyacımız var.
Hoşgörü kavramını insanın birinden öğrenmesi gerektiğini düşünmüyorum. Aile yapısı ve toplum yapısı etkenleri oluşturuyor. Aslında doğduğumuz anda iyi-kötü düşünce yüklenmeyen varlıklarız. Eşitliğe oradan başlıyoruz. Etraftan negatif pozitif bir şey yüklendikçe var olduğumuz insana dönüşüyor. Aile yapısından, coğrafyadan gelen sebepler var. Hoşgörüyü kendi kendimize de öğrenebiliriz. İnsan kendi farkındalık seviyesi ile her şeyi öğrenebilir.
Herkesin değerinin fikrinin birbirinden daha değerli olmadığını bilmemiz gerekiyor. Herkesin insan olma vasfından dolayı eşit olduğunu kavramamız gerekiyor hoşgörülü olabilmek için.
Daha ekonomi okurken bir tiyatro oyununda başından sonuna kadar her şeye öfke ile karşılık veren bir karakter vardı ve neden öfkeli olduğunu anlayamıyordum. Bir noktasında (2.dünya savaşı sırasında) aslında savunma mekanizması olarak öfkeyi gerçekleştirdiğini fark ediyorsun. İyi kötü diye indirgediğimiz insanlık özellikleri vardır ya, aslında insan daha kompleks yapıda, kötünün ve iyinin ardında başka şeyler var onları anladığımızda empati başlıyor.
Vatanım Sensin’de İzmir’in işgal döneminde Yunan karakteri oynuyordum. Ve daha hikayeyi anlatmaya başlamadan önce sırf bir Türk oyuncu olarak Yunan karakterini oynadığım için tehditler aldığım oldu. Seni sokaklarda yürütmeyeceğiz gibi beylik laflar ettiler ve sonra aslında o işin benim için de en önemli gücü; -tarihte doğru yanlış bir sürü şey vardır- insanlar bir şekilde bireysel olarak var oluyor. Senin seçebileceğin şeyler değildir, ırkın, cinsiyetin… Bunları bir kenara bırakıp insan olarak baktığınızda empati kurup hoşgörülü olabilirsiniz. En kabul edemeyeceğin bir şey olsa bile, senden çok farklı en kötü diyebileceğin birini anlayabilirsin. Doğru ya da yanlış demiyorum, anlayabilmek ve kabullenmekten bahsediyorum.
Hepimizin temel hak ve özgürlükleri var bu vasıftan dolayı eşitiz.
İş ortamından örnek verebilirim: mesela çok kolektif bir iş yapıyorum. Hiç kimsenin birinden daha fazla önemi yok. Kamera önündeyim ama arkasında çok emek var. O yüzden eşitliği her alanında hayatın uygulamaya koyabilmek önemli. Hayat görüşü olarak benimsiyor olabilirsin ama bunu her alanda benimsersen başarıya ulaşırsın.
‘Kötü karakter oynadığımı düşünmüyorum, bu bir insanın empati bloğunu kırıyor. Yunan bir karakter oynadım, şizofren bir karakter oynadım’
Samsung GalaxyZ Fold2 Sponsorluğunda GQ Türkiye Men Of The Year Dijital Ödül Töreni 6 Aralık'ta!