Erkeklerin Yoga ile İmtihanı
Popüler

Erkeklerin Yoga ile İmtihanı

Yoga yapıyorsan ne mutlu sana! Yapmıyorsan da ne mutlu sana çünkü artık GQ Türkiye’de feyz alabileceğin, yeri gelince danışabileceğin uluslararası yoga eğitmeni Özgür Oral var. Özgür “Ben anlamam bu işlerden deme, gel katıl bize” diyor. Sesine kulak ver!

Fotoğraf: Getty Images Turkey

Yoga yolculuğum 10-11 yıl önce gittiğim spor salonunda eski kız arkadaşımın zoruyla başladı. Önce direndim. Klasik erkek tavrı: “Benim yogayla ne işim olur”,

“Yeni icat çıkartma” diye zorla ve isteksiz girdim derse. Dersin sonunda ise yoganın hayatımı tamamen değiştireceğinden habersiz “Tuttum bu işi” dedim.

O zamanlar, kulağa biraz garip gelse de babamdan devraldığım gümrük müşavirliği işiyle uğraşıyordum. Yaptığım işin stresi, ofisteki tantanalar, gümrüklerdeki belirsizlikler, işlerin yoğunluğu beni yogaya daha da yaklaştırıp, yavaş yavaş bağlılık yaratmaya başladı. Bir baktım ki derslere yetişebilmek için ofisten erken çıkıp, trafikte cambazlık yapıyorum. Durumum biraz komikti aslında, stres atabilmek için kendimi ekstra strese sokuyordum:) İşte böyle başlayan yoga hikâyem bugün 11’inci yılında.

Çoğu öğrencime şaka gibi geliyor hâlâ eski mesleğim ama oldu işte, gümrük müşavirliğinden uluslararası yoga eğitmenliğine... Ben bile yapabildiysem herkes yapabilir. İlla benim gibi kariyerini değiştirmene gerek yok, hayatına dahil edebilirsin yogayı.

***

“Yoga” denince akla genelde ya sadece meditasyon oturuşunda hareketsiz kalmak ya da sadece kadınların tekelinde olan ortamlar geliyor. Bu, Türkiye’ye özgü değil; dünyanın neresine ders veya eğitim vermeye gitsem durum böyle. Ama algı giderek değişiyor ve dönüşüm hızlanıyor.

Genel olarak değişime ve yeniliğe kapalı olduğumuzdan, ‘yoga kadın işidir’ şeklindeki ön yargımızdan, arkadaş çevresi tarafından yargılanma ya da ‘el âlem ne der’ tedirginliğinden, ‘abi ben kalas gibiyim, hiç esnek değilim zaten zamanım da yok’ mazeretlerinden başlanamıyor yogaya. Ama derslerime katılımlardan görüyorum ki artık bunlar değişiyor ve erkek yoga eğitmenleri arttıkça stüdyoya gelen erkek öğrencilerin sayısı da artıyor.  Bu güzel haber ama yoga yapmayan erkekleri teşvik etmek için üzerine basa basa “Daha çok erkek yoga yapmalı” demenin de yanlış olacağını düşünüyorum. Bunun düğünlerde “Hadi oğlum, şu kızı dansa kaldır” veya yabancı bir dil öğrenmeye başladığınızda “Hadi git oğlum su turistlerle konuş” denmesi gibi bizi zorlayacağına, işin içine zorlama girdiğinde de isteğin ve doğallığın yok olacağına inanıyorum.

Erkeklerin yogaya başlayabilmesi için yoganın normalleşmesi ve daha ulaşılabilir olması gerektiğini düşünüyorum. Daha basit, ulaşılabilir ve samimi yaklaşımlar olmalı; sonuçta uzaya roket göndermiyoruz veya kendimizi zorla misafirliğe kabul ettirmiyoruz. Daha çok insan yoga yapmalı, içimizdeki dişil ve eril enerjiyi fark ve kabul etmemiz lazım. İki çocuklu bir aile gibi düşün, bir evladını beslerken, diğerini beslememek, göz ardı etmek olmaz, ikisine de hak ettiği özeni ve sevgiyi vermelisin ve içinden gelenden utanmamalısın.  

***

Yoganın etkilerini ilk olarak genellikle fiziksel vücutta hissetmeye başlıyoruz. Kaslarımızı ve bağ dokularımızı esnetmeye, uzatmaya alışık olmadığımız için genel olarak yeni başlayanlardan aldığım en belirgin geri besleme, "Hali sahada ya da tek pota basket maçında bile bu kadar terlediğimi hatırlamıyorum" oluyor. 

Yoga pratiği uzun vadede fiziksel boyuttan çıkıp sana kendini gösteriyor. İçinden çıkandan utanmaman ve kabul etmen gerek. Tabii bu sadece enerji ile sınırlı kalmıyor. İlerleyen zamanlarda öfke, kıskançlık, rekabet gibi duygular da işin içine girmeye başlıyor. Bunları hissetmen çok normal, gözünde büyüttüğün idol olarak gördüğün insanlarda da bu duygular var. Bir bakıma hayatına küçültülmüş bir ölçekte yoga matının üzerinde tanıklık ediyor ve onunda yüzleşiyorsun. İçinden çıkanlar her zaman güllük gülistanlık değil ama olsun, bunlar en azından kendini tanıyıp, keşfetmene imkân tanıyor. Sadece fiziksel olarak iyi hissetmek bile zihnini rahatlatmaya ve iyi hissetmene yardımcı oluyor. Bunu söylerken aklıma hep “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” sözü geliyor.

***

Özellikle içinden geçtiğimiz bu karantina günleri bize yapmaya çekindiğimiz yeni şeyleri denememiz ve kendimize biraz daha vakit ayırmamız için güzel bir fırsat veriyor. “Zamanım yok, orası bana ters, çok trafik var” gibi bahanelerinin hiçbiri şu an geçerli değil.


Bir şort ve tişörtten başka da bir şeye ihtiyacın yok. Hatta bunları bile boşver. İnternette başlangıç seviyesinde birçok video var; utanmadan, sıkılmadan başla bir yerden ve kendine zaman ver, izin ver yeni bir şey denemeye, göreceksin zamanla yoga bir yolunu bulup çalışmaya başlayacak, zihnini sakinleştirip, vücudunu açmaya ve kendini iyi hissetmene yardımcı olacak. Önemli olan zihnindeki o takometreyi kapatman, kendini sabote edip, “Yogo mogo ben anlamam” deme. Çekil kendi önünden ve ilk adimi at. Yol senin önünde belirmeye başlayacaktır.

İlgili Başlıklar
Daha Fazlası