Fotoğraf: Nickolas Muray/Condé Nast
Satın almayı düşündüğünüz bir kozmetik ürünün ambalajını en son ne zaman detaylı bir şekilde incelediniz? Peki kullanmayı düşündüğünüz ürünün vegan olması mı yoksa hayvanlar üzerinde denenmemiş olması mı dikkatinizi daha çok çekiyor? Pazarlama stratejilerinin çevre duyarlılığımızı kolayca istismar edebildiği bu yeni düzende bu iki kavramı birbirinden ayrı değerlendirmeniz aslında pek işlevsel değil.
Vegan ürünlerin basit bir mantığı var; içinde hiçbir şekilde hayvansal kaynaklı bileşenlerin bulunmaması gerekiyor. Yani bir ürünün vegan olması, onu meydana getiren maddelerle ilgili. Ortaya çıkan ürünün bileşenlerinden bağımsız olarak üretim sürecinde geçtiği aşamalarda ise dikkat etmemiz gereken nokta ‘cruelty-free’, yani hayvanlar üzerinde denenmemiş olması. Buradan şu sonucu çıkarmak mümkün; hayvanlar üzerinde test edilen ürünler de pekala yüzde yüz vegan olabilir. Benzer şekilde, ‘cruelty-free’ olan bir ürünün içinde bal, bal mumu, lanolin, jelatin ve kolesterol gibi vegan olmayan maddeler de bulunabiliyor.
İnsan beyninin problem çözümünde gayriihtiyari kolaya kaçması evrimsel, bu yüzden kendinizi suçlamayın. Eğer bu konudaki hassasiyetiniz samimiyse, satın almayı düşündüğünüz ürünün hem vegan olmasına hem de hayvanlar üzerinde test edilmemiş olmasına dikkat etmelisiniz.
Tıpkı moda sektöründe olduğu gibi, kozmetikte de bir ürünün doğal, organik veya vegan olup olmadığını belirten yasal bir tanımlama yok. Ancak The Vegan Society, PETA ve Logical Harmony gibi sivil organizasyonların sık sık güncelledikleri marka-ürün listelerini kontrol ederek işinizi kolaylaştırabilirsiniz.