Fotoğraf: Element Pictures
Normal People
Bu dizinin girmediği bir listem yok. Çünkü olumsuz bakış açılarına göre listeler yapmam:) Normal People, iki genç insanın aşkına ve travmalarına şahit olmak gibi. Dokunaklı, hem kırılgan hem sert.
Fotoğraf: HBO
The Young Pope
Paolo Sorrentino imzası ve Jude Law performansı ile bir şölen! Katolik dünyasında büyük tartışmalara sebep olan dizi, dinde devrime inanan yeni Papa’nın alışılmadık yaklaşımlarını anlatıyor. Henüz 47 yaşında, Roma’da gece koşusuna çıkan bir Papa portresini izlemek çok keyifli.
Fotoğraf: Hulu
The Great
Satirik bir dil ile Büyük Catherina Rusya egemenliğine doğru yürüyor. Bu adımların her biri zaman zaman absürt ama çoğunlukla komik yönlere doğru alınıyor. Elle Fanning, Nicolas Hoult çok başarılı bir ikili olmuş.
Euphoria (HBO)
Zendaya durduk yere en genç Emmy ödüllü aktris olmadı. Bu dizideki yalın performansı izlemeye değer. Gençlik sorunları, büyük travmalar ve uyuşturucu madde kullanımının yarattığı büyük tahribat karanlık ve neon bir dünyada anlatılıyor. (Pandemi döneminde çekilen özel bölüm aynı heyecanı vaat etmiyor ama ikinci sezonda yine beklentileri karşılayacağına eminim.)
Fotoğraf: Apple TV+
The Morning Show
İkinci sezonu pandemiye takılan Apple TV+ favorisi iş çevresindeki cinsel suistimal konusunun boyutlarını anlatırken mümkün olduğu kadar gerçekçi. Önemli bir kanalın, sabah programı/haberleri sunucularından Mitch Kessler (Steve Carell) ve Alex Levy (Jennifer Aniston) kariyerlerini düşünürken, spot ışığına geçen bir diğer karakter Bradley Jackson’ı Reese Whiterspoon oynuyor.
Fotoğraf: HBO
The Undoing
Hollywood yıldızlarının parladığı bir yapım. Undoing’in başrolleri Nicole Kidman ve Hugh Grant. Mini dizinin konusu vahşi bir cinayet. Fonu ise New York’un yukarı batı yakası. Şaşırtmacalı polisiye romans ile el ele.
Fleabag (Amazon)
Bu kadar acıklı bir komedi uzun süredir yoktu. Kısacık 2 sezonu bitince keşke daha uzun sürse dedirtiyor. Phoebe Waller Bridge kariyerinin yıldızı Fleabag 6 Emmy’li bir dizi. 30’lu yaşlarında Londra yaşayan (yaşamaya devam etmek için çabalayan) bu kadının hayatında iyi giden pek birşey yok. Olivia Colman ve Andrew Scott performansları bu kıymetli komediye bir başka güzellik katıyor.
Succession (HBO)
Emmy kazanması ile popülerliği artsa da hala yeterince kişinin izlediğini düşünmüyorum. Bu yaratıcı replikler daha çok izleyicinin standardını yükseltmeli. Zengin ailenin miras kavgası deyince aklına gelebilecek tüm vasat hikayelerin, basit senaryoların tam tersini düşün. Çünkü Succession ekranların son yıllardaki en iyi dramasını vaat ediyor. Roy Ailesi’nin zenginlik, mevkii ve resputasyon odaklı meselelerde yaşadıkları ve yaşattıkları hem çok uzak hem çok yoğun. Sarkazmın doruklarındaki dizide ironi adeta bir aksesuar. 3. sezon pandemi sebebiyle biraz gecikecek.
Westworld
Büyük dataya her hareketimiz kaydediliyor ve tüm hayatımız bir nevi şekillendiriliyor bu konuyu artık tartışmadığımıza göre olayı bir sonraki kurgu seviyesinde izleyebiliriz. Gerçek hayattan ‘gerçekmiş gibi’ bir başka alana (Westworld’e) geçiş aslında birkaç günlük fanteziden ibaret değil. İkinci sezonunda çok izleyici kaybetse de, benim gibi, dayanıp üçüncü sezona geçebilirseniz keyfiniz katlanacaktır.
Fotoğraf: Amazon Studios
Good Omens
2020’ye bakınca dünyanın gidişatına dair pek iyi şeyler düşünmek mümkün değil kabul edelim. Good Omens da Armageddon’dan önceki 11 günde yaşananları anlatan fantastik bir komedi.. Bir melek ile iblisin yüzyıllar süren dostluğunda çok absürt çok eğlenceli bir kurgu. Michael Sheen ve David Tennant, seviliyorsunuz! Muazzam bir kara mizah ve 6 bölüm 50’şer dk. ile maksimum izlence keyfi.
Modern Love (Amazon)
Hani bazı hikayelerde birbirinden bağımsız karakterler bir şekilde dirsek temasındadır. İşte bu da onların çok iyi örneklerinden biri. Mini dizi buram buram New York kokuyor (Zaten The New York Times’daki bir köşeden uyarlama). İsminde geçen ‘love’ yüzünden romantik bir diziymiş gibi görmeyin. İnsani ilişkileri farklı yönleri ile anlatıyor.
Fotoğraf: HBO Max
The Flight Attendant
Kaley Cuoco'yu özlemişiz. Onu bir uçuş görevlisi olarak izlediğimiz bu dizinin konusu bir hostesin ülkeden ülkeye kefiyli seyahatleri değil. İlk bölümün 10. dakikasından itibaren çok daha fazlasını izleyeceğiniz anlıyor ve komedi, drama, gizem, polisiye türleri arasındaki eğlenceli bir denge ile sürükleyici hikayeye kendinizi kaptırıyorsunuz (yani ben öyle hissettim). İkinci sezon onayının eli kulağındadır.
Perry Mason (HBO)
Vakalar 1930’lar Los Angeles’ında vuku buluyor. Kamera arkasında ve oyuncu kadroda Emmy’li isimler mevcut. 1957’den 1966’ya yayınlanan aynı isimli yapımın 8 bölümlük mini dizi halinde yeniden çekimi.
Fotoğraf: Amazon Studios
Mozart In The Jungle
Yeteri kadar parlamayan bir dizi daha! Gael Garcia Bernal başrolde. Dizinin hikâyesinde, obuacı Blair Tindall'ın 2005 yılında, New York'taki New York Filarmoni Orkestrası dahil olmak üzere , yüksek profilli konserlerle ve çok sayıda Broadway gösterisiyle dolu profesyonel kariyerini yazdığı Mozart in the Jungle: Seks, Uyuşturucu ve Klasik Müzik adlı kitabından esinlenilmiş. Hayatlarının merkezinde müzik olan bu karakterlerin 4 sezonluk yolculuğu bir senfoni gibi zengin.
Fotoğraf: HBO
Industry
Bu Z kuşağı çok farklı, hiç bizim gibi değil cümlesini sık kuranlara bir nevi projeksiyon. Yeni mezun 5 genç, İngiltere’de bir yatırım bankasında çalışabilmek için rekabete başlıyor. Ama ne rekabet! Tüm insani güdülerin fazlası ile resmedildiği yüksek ritimli bir dizi.
I May Destroy You (BBC)
Günümüz Londra’sında geçen hikayede Twitter’dan ünlenerek yazar olan genç bir kadın, ikinci kitabını teslim etmeden önce dışarı çıktığı bir dışarı çıktığında tecavüze uğruyor ve yaşadığı korkunç olayının travmalarıyla baş etmeye çalışıyor. I May Destroy You, modern zaman ilişkilerinde ‘rıza’ kavramını sorguluyor. Ve çok yönlü bakışı ile hakkında yeteri kadar konuşulmayan bir konuyu işliyor.
Ramy (Hulu)
New Jersey’e, ailesiyle Mısır’dan göçmüş bir adam. Kültürü, ailesi ve içinde bulunduğu yaşam tarzı çatıştıkça Ramy iç yolculuğuna çıkıyor. Bir ait hissetmeme durumu, ama öyle çok da karanlık değil. Mizah tarafı iyi geliyor.
Breeders (FX)
Martin Freeman’ın kara komik performansına kaptırıp giderken, modern bir ailede ebeveynliği hem kadın hem erkek perspektifinden görebilmek için doğru seçenek. Karantina dönemini evde yalnız geçirmek belki kolay değil. Bir de evlerinde iki küçük çocukla olan anne-babaları düşünün! FX yapımı Breeders, çocuk büyütürken yaşanabilecek kara mizahi anları, özellikle bir babanın duygusal gelişimi içinde çok iyi dengeleyen bir komedi.
The Boys (Amazon)
Bol süper kahramanlı, absürt ve biraz da sisteme dair mesajlı dizi. İnsan hayatına saygısız, çok yozlaşmış durumların alegorisi süper kahramanlar, onların karşısındaki ekip ise: The Boys
We Are Who We Are (HBO)
Call me By Your Name’in yönetmeni Luca Guadagnino’nun beklenen işi. Kendini keşfetme hikâyesinin baş kahramanları gençler İtalya’da bir Amerikan üssünde. Duygular, ilk gençlik yıllarının coşkusuyla yüksek. Dizinin atmosferi yönetmenin yeteneğiyle ekrandan taşıyor.