Kulüp: 1. Kısım - 5 Kasım
Hepimiz ilk bölümünden beri onu konuşuyoruz. Dönem dizilerini zaten seviyoruz, Kulüp’le birlikte 1955’in İstanbul’unu daha da bir sevdik. Gerçek bir hikayeden uyarlanan dizi, bizi 50’lerde yaşanan 17 yıllık ayrılığın ardından yeniden bir araya gelen bir anne ile kızının yaşam macerasına götürüyor ve Gökçe Bahadır’dan Metin Akdülger’e, Fırat Tanış’tan Salih Bademci’ye herkes döktürüyor. Matilda ve kızı Raşel’in hikayesi, şimdiden yüreklerimizi burktu bile. 2. Kısım için hazırız.
Narcos: Mexico 3. Sezon - 5 Kasım
Bazı hikayeleri tadında bitirmek gerekir, buna hepimiz farklı zamanlarda tanık olmuşuzdur. Narcos, buna ters bir örnek. Dönüşerek, değişerek ve daha fazla bilinmeyen gerçek hikayeyi kurgusuna dahil ederek ilerleyen bir seri. Narcos’un Meksika topraklarına sıçrayan bu versiyonunun 3. sezonunda Felix’in tutuklanmasının ardından ortaya çıkan savaşı inceliyoruz. Tutuklama, cinayet ve alt edişlerle geçen, yine oldukça hareketli bir sezon bizi bekliyor.
Kaplan Kral 2. Sezon - 17 Kasım
Geçtiğimiz iki yılda izlediklerimize bakınca, en şaşkınlıkla izlediğimiz yapımların başında geliyor Kaplan Kral. Bu kadarı da olamaz diyerek izledik ve şimdi, hikaye devam ediyor. Demek ki hala şaşacak şeylerimiz var… Bu sezon kötü şöhretli kedi sahiplerinin mücadelesinde işler iyice kızışıyor ve bazı gerçekler ortaya çıkıyor. Joe ve Carole’ın hikayesine Jeff Lowe, Tim Stark, Allen Glover ve James Garretson gibi eski düşmanlar ve dost gibi görünen diğer düşmanlar da ekleniyor… Gerisi kargaşa ve delilik.
tick, tick…BOOM! - 19 Kasım
Pulitzer ve Tony ödüllü Lin-Manuel Miranda, “tick, tick…BOOM!” ile ilk kez yönetmen koltuğuna oturuyor. Hamilton müzikalinin tadı hala damağımızdayken bu bile heyecanlanmamız için yeterli. Film, yarattığı Rent müzikali ile tiyatroda devrime yol açan Jonathan Larson’ın otobiyografik müzikalinden uyarlanıyor ve genç tiyatro bestecisi Jon’u Andrew Garfield canlandırıyor. Bu da ikinci heyecan sebebi. Jon, 1990 yılında New York'taki bir restoranda garsonluk yaparken bir yandan da sıradaki muhteşem Amerikan müzikali olmasını umduğu eserini yazmaktadır. Bir parçası olduğu sanat topluluğu ise AIDS salgını yüzünden perişan olmuştur. Zaman ilerliyor ve Jon bir yol ayrımında. 19 Kasım’ı bekliyoruz.
Cowboy Bebop - 19 Kasım
Uyarlamalar çağının en umut veren adaylarından Cowboy Bebop, uzun zamandır bekleme listemizde. Uzayda geçen aksiyon dolu Western macerası olarak tanımlanan dizi, “kovboylar” olarak tanınan ve her biri kendi geçmişinden kaçmaya çalışan üç ödül avcısını konu alıyor. Amansızlıkları dışında birbirine hiç benzemeyen Spike Spiegel, Jet Black ve Faye Valentine’a John Cho, Mustafa Shakir ve Daniella Pineda hayat veriyor. Ekip, yeterince yüksek bir bedel karşılığında güneş sisteminin en azılı suçlularının peşine düşmeye hazır. Onlar beladan kurtulamadıkça, bizim de seyir zevkimiz artıyor.
Suçlu - 1 Ekim
Danimarka yapımı Den skyldige’den uyarlanan Suçlu, tek mekanda verilebilecek tüm gerginliği bünyemize verebilen bir hikaye. Bu kez Antoine Fuqua’nın (bknz. Training Day, Southpaw) gözünden, Nic Pizzolatto’nun (bknz. True Detective) kaleminden ve Jake Gyllenhaal’un performansıyla bizimle. Bir 911 çağrı merkezinde sabah saatlerinde geçen filmde çağrı operatörü Joe Baylor’ın hayatı cevapladığı tek telefonla değişiyor ve tansiyon her geçen sahnede yükseliyor. Uyarlamaların gücüne inananlardansanız ve bizim gibi Jake Gyllenhaal’un kariyerinde tek bir kötü performansı olmadığının farkındaysanız, Suçlu bir oturuşta izleyecekleriniz listesine şimdiden girsin, Ekim’e hızlı başlayın.
MAID - 1 Ekim
Margaret Qualley’ye The Leftovers’da şaşıp kalmıştık, Once Upon a Time... in Hollywood’da vurulmuştuk ve şimdi MAID’de muhtemelen tutkulu hayranlığımız zirveye taşınacak. New York Times çok satanlar listesine giren, Stephanie Land imzalı Maid: Hard Work, Low Pay, and a Mother’s Will to Survive adlı anı kitabından esinlenen MAID, kızı Maddy için daha iyi bir hayat kurmak üzere şiddet dolu bir ilişkiden kaçıp evsizliğin üstesinden gelen ve zar zor da olsa geçimini sağlamak için temizlikçilik yapmaya başlayan bekar anne Alex’in öyküsünü anlatıyor. Çaresiz ancak kararlı bir kadının hem duygusal hem de mizahi bakış açısından aktarılan dizi, bizi bir annenin direncini gerçekçi ve ilham verici bir keşfe davet ediyor.
Kin - 8 Ekim
Netflix Türkiye’nin ilk polisiye uyarlaması Kin, karanlık bir atmosferde Yılmaz Erdoğan, Cem Yiğit Üzümoğlu, Ahmet Mümtaz Taylan gibi isimleri buluşturuyor. Türkan Derya’nın yönettiği ve Yılmaz Erdoğan’ın uyarladığı Kin, mesleğinin en büyük ödülünü aldıktan sonra ekip arkadaşlarıyla kutlamaya giden Başkomiser Harun’un tansiyonu adım adım artan hikayesine odaklanıyor. Fragmanıyla bile bizi çoktan içine çeken filmde her ipucu gizemin dozunu artırıyor, ortaya adalet üstüne sözünü esirgemeyen bir film çıkıyor.
You: 3. Sezon - 15 Ekim
Ailemizin saplantılısı Joe’yu özlemekten kendimizi alamıyoruz ve bu yüzden de 3. sezonu uzun süredir iple çekiyoruz. The Haunting of Hill House’dan beri takibinde olduğumuz ve You’nun 2. sezonuna dahil olmasıyla birlikte diziyi bir üst seviyeye taşıyan Victoria Pedretti ile Penn Badgley, bu sezon artık evli ve çocuklular, üstelik taşınmışlar. Ancak Love’ın fevri davranışlarıyla Joe’nun yan eve ve o evdekilere beslemeye başladığı duygular birleşince, bizi yine akıl kaçırtan bir sezonun beklediğine şüphemiz yok.
Hırsızlar Ordusu - 29 Ekim
Zack Snyder’ın Ölüler Ordusu’nu sevdiyseniz, filmin öncesinde yaşananları anlatan Hırsızlar Ordusu size aradığını adrenalin ve eğlenceli sunabilir. Gizemli bir kadın küçük bir kasabada banka memurluğu yapan Dieter’e Interpol’un en çok aranan suçlularından oluşan bir ekibe katılmasını teklif eder. Avrupa’nın farklı yerlerinde bulunan ve yüksek güvenlikleriyle efsaneye dönüşmüş bir dizi kasayı soyma planı, Dieter’i hızla ikna eder ve elbette olaylar gelişir. Dieter’i canlandıran Matthias Schweighöfer’in aynı zamanda yönetmen koltuğunda oturduğu filmde ona Nathalie Emmanuel, Stuart Martin ve Ruby O. Fee eşlik ediyor.
La Casa de Papel: 5. Kısım: İlk Beş Bölüm-3 Eylül
Söz konusu La Casa de Papel olunca, bilmeyenlere alakasız görünen sayısız kelime bile hayranları için çok fazla şey anlatmayı başarabiliyor: Tokyo, profesör, Ciao Bella, Berlin, Nairobi… Listeyi uzatabilir ve gözünüzde onlarca sahneyi yeniden canlandırabiliriz ama kısaca bizi neyin beklediğini iki cümlede anlatalım: Ekip 100 saatten uzun süredir İspanya Merkez Bankası’ndadır ve Profesör kapana kısılmıştır. Üstelik bunlar yetmezmiş gibi artık karşılarında bir ordu vardır. Üstelik 3 Eylül’de yayınlanan 5 bölüm, ekibin son mücadelesinin yalnızca yarısı. La Casa de Papel efsanesi, Aralık’ta yayınlanacak son 5 bölümüyle sonlanacak.
Aşk 101: 2. Sezon-30 Eylül
Hasretlerin en büyüğü, çılgın liselilerimize duyulandır ve bu Eylül’de okulların açılmasıyla onlara da kavuşuyoruz. İlk sezon boyunca bizi ara ara 90’lardan alıp günümüze getiren, gençlerimizin büyümüş hallerini gösteren dizinin yeni sezonunda Osman ilk defa aşık oluyor, Işık Sinan'ı hayata döndürmeye çalışıyor, Eda ve Kerem ise ilişkileri arasında sıkışıp kalıyor ve tüm bunlar olurken bizi daha ne gibi sürprizlerin beklediğini düşünüp meraklanıyoruz. Aşk 101 Sinan, özledik seni.
Kate-10 Eylül
Yeni bir aksiyon yıldızımız var: Mary Elizabeth Winstead. Her ne kadar biz kendisine 10 Cloverfield Lane’den, Fargo’dan, Birds of Prey’den hayransak da oyuncu, Kate karakteriyle yakında hayranlarının sayısını katlayacağa benziyor. Çünkü biliyoruz ki, aksiyon izlemeyi hepimiz seviyoruz. Tokyo’da çalışan suikastçı Kate’in zehirlenmesi sonucu 24 saat içinde ölüm emrini verenleri bulma çabasını anlatan film bizi, Tokyo’nun neon tabelaları ve uzun gökdelenleri arasında görsel bir şölene de davet ediyor. Filmde Winstead’e, büründüğü her yeni karakterinde bizi bizden alabilen Woody Harrelson’ın eşlik ettiğini de hatırlatalım.
Sex Education: 3. Sezon-17 Eylül
Otis’le Maeve kavuşabilecekler mi? Eric ve Adam’ı neler bekliyor? Yeni müdür işleri nasıl karıştıracak? Aimee, Jackson, Jean derken aklımızda sorularla bizi bırakan 2. sezonun ardından Sex Education, yeni sezonuyla dönüyor. İzlemekten en keyif aldığımız dizilerden olan ve bazen hiç beklemediğimiz anlarda kahkaha attırıp bazen de gözlerimizi doldurabilen bu karakterler, 17 Eylül’den itibaren hem kendi hayatlarının süregelen zorluklarını alt etmeye çalışacaklar hem de şehre gelen yeni çocukların meydan okumasıyla baş başa kalacaklar. Özetle, eğleneceğiz.
Schumacher-15 Eylül
Michael Schumacher, F1 dendiğinde hala akla gelen ilk isimlerden ve bu sporun en büyük efsanelerinden biri olduğuna kimsenin şüphesi yok. Schumacher’ın hayatının bilinmeyenlerine, arşiv görüntüleri ve röportajlarla değinen bu belgesel, pilotun ailesi tarafından desteklenen tek film olmasıyla da ayrışıyor. Yakınları tarafından hassas ve içe dönük biri olarak tanımlanan Schumacher’ın mücadeleyle ve kusursuzluğu arayarak geçen öyküsü, merkezine pilotun ebeveynlerini, çocuklarını ve eşi Corinna Schumacher’ı alarak izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor.
AĞUSTOS
Control Z, 2. Sezon - 4 Ağustos
Netflix’in gençlik dizileri kervanının en son üyelerinden Control Z, yeni sezonuyla dönüyor. Lise Nacional’in yeni dönemine odaklanan hikaye, ilk sezonda yaşanan skandalları ve intikam hamlelerini köpürtüyor, Luis ve Sofia ekseninde hareketleniyor. Bir tutam Mr. Robot, bir tutam Gossip Girl derken, üstüne bir de gençliğin ateşi ve İspanyolca eklenince Mayıs sonunda ilk sezonuyla tanıştığımız dizi, bize yine hem gergin hem de bolca aksiyon dolu bir yeni sezon vadediyor.
Perde Arkası - 10 Ağustos, her hafta yeni bölüm
Ay boyu bizi platforma yeniden döndürecek bir belgesel serisi olan Perde Arkası, spor tarihinin spekülatif ve karanlık olaylarının arkasındakileri gün yüzüne çıkarıyor. İlk bölümünde, 2004’te Indiana Pacers-Detroit Pistons arasında çıkan NBA tarihinin en büyük kavgasını konu alan ve olaya dahil olmuş herkesin anlatımıyla perdeyi aralayan seri, ilerleyen bölümlerinde Olimpiyat sporcusu Caitlyn Jenner’ın altın madalyaya yolculuğunda boksör Christy Martin’in ring dışındaki hayat mücadelesine uzanan olayları bir bir irdeleyecek.
Beckett - 13 Ağustos
Yine John David Washington, yine kazalar ve yine komplolar. En son Tenet’de aklımızı allak bullak eden Washington, bu kez içinde Nolan olmayan bir aksiyonla bizimle. Yunanistan’da tatil yapan turist Beckett, yaşadığı kazanın ardından politik bir sarmalın ortasına düşer. Beckett bir yandan hayatını kurtarmak için kaçmak zorundayken diğer yandan da adını temize çıkarmaya çalışır, üstelik bu yolculukta Washington’a Alicia Vikander ve Boyd Holdbrook eşlik eder. Yani bize de 108 dakika boyunca izlemek düşer. Anlayacağınız, bizi yine temposu hiç düşmeyen bir film bekliyor.
The Chair - 20 Ağustos
Game of Thrones’un yaratıcıları David Benioff ve D.B. Weiss’ın, dizinin -en hafif tabirle- kalpler kıran son sezonunun ardından kendilerini aklama fırsatı olan yeni projeleri The Chair, prestijli Pembroke Üniversitesi’nde İngilizce bölümü başkanlığına atanan Dr. Ji-Yoon Kim’in (Sandra Oh) yeni görevinde yaşadıklarını konu alıyor. Sandra Oh’ya, Jay Duplass, Holland Taylor ve Bob Balaban gibi isimlerin eşlik ettiği komediye dair en azından, Killing Eve’den beri oyunculuğuna hasret kaldığımız Sandra Oh’ya doyacağımız için umutluyuz.
Open Your Eyes - 25 Ağustos
Gizem ve gerilim meraklılarına müjde niteliğindeki yeni dizi, trajik bir kazanın ardından kendini bir hafıza kaybı tedavisi merkezinde bulan genç Julia’nın gizemli öyküsünü anlatıyor. Elbette tedavisi sorunsuz ilerlemiyor, rüyalarıyla gerçeklik birbirine giriyor ve kendisiyle benzer travmalar yaşamış hastalarla yolu kesiştikçe gizemin dozu artıyor. 6 bölüm sürecek dizi, bizi kesinlikle binge yapmaya çağırıyor.