Mücbir Sebepler Evreninde Neler Oluyor?
Röportaj

Mücbir Sebepler Evreninde Neler Oluyor?

Bartu Küçükçağlayan ve Melikşah Altuntaş’ın eğlencesine başladıkları canlı yayınları nasıl geniş katılımlı bir beyin fırtınasına dönüştü?

Yazı: Büşra Erkaya 

Fotoğraflar: Zeynep Özkanca

J’YE BAS

Haziran ayının başlarında, dev dolunayın aydınlattığı bir gecede, Moda’daki bir apartmanın dördüncü katında yarı ciddi prodüksiyon telaşı var: Mücbir Sebepler’in iki yaratıcısından, sinema yazarı ve senarist Melikşah Altuntaş, programın düzenli izleyicilerinin iyi tanıdığı oturma odasında, yeşil sandalyesinde ve telefonunun karşısında, bir paket hazır kahveyi dikkatle alnının üzerinden yukarı doğru uzatıyor. Yanında, kadrajın dışında ayakta duran arkadaşı, oyuncu Berrak Tüzünataç, bir Oscar replikasının sırtına lastikle tutturulmuş telefondan Bartu Küçükçağlayan’ın direktiflerinin gelmesini bekliyor. Programın 69’uncu bölümüne yerleşecek kahve markasının ‘sihirli aroma’ tagline’ından ve Instagram (IG) Live’ın ekranı dikey olarak ikiye bölmesinden yola çıkan mizansende, Melikşah’ın yukarı, Bartu’ya doğru uzattığı kupaya, Bartu kahve ve sıcak su koyacak; Melikşah, eli geri indiğinde sihirli bir şekilde orada olan kahveden bir yudum alacak. Hoparlörden, ekranda bir anlığına görünen ve bu noktada programın yapımcılarından sayılan, izleyicilerin ‘Karıcım’ olarak tanıdığı ve hitap ettiği Merve Özgüle’nin sesi duyuluyor: “Bizim masaya bir havlu falan koyalım, suyun dökülme sesi garip geliyor.” Oyuncu Meriç Aral ve köpeği Gofret’le, Mücbir Sebepler’in yayın öncesi provasındayız. Az sonra Bartu ve Melikşah’ın, o gece üzerine konuşulacak başlıkların üzerinden son kez geçtikleri kısa ve verimli içerik toplantısı başlayacak.

Covid-19’a bağlı izolasyon sürecinin ilk ayında başlayan Mücbir Sebepler, Bartu ve Melikşah’ın kendi Instagram hesaplarından, platformun canlı yayın özelliğini kullanarak, pazartesi hariç her gece, gece yarısına yakın saatte yaptıkları bir ‘magazin/aktüalite’ programı. Yaratıcılarının öngörebildiğinin ötesinde büyük bir kitlenin benimsediği program Mart ayında, ilk başladığında yaklaşık üç bin kişi tarafından izlenirken, izleyici sayısı zaman ilerledikçe 140 bine kadar çıktı. Bu yazı yazılırken programdan önce 225 bin Instagram takipçisi olan Bartu’yu 609 bin, mart sonunda 66 bin takipçiye sahip Melikşah’ı ise 281 bin kişi takip ediyor. Programın sosyal medyadaki tek resmi hesabının, geçmiş bölümlerin yayınlandığı YouTube kanalı olması, fanların kendi etkileşimlerini yaratmasına engel olmuş görünmüyor: Bartu ve Melikşah’ın tanımadığı kişi ya da kişiler tarafından yönetilen @nocontextmucbirsebepler’in, Twitter ve Instagram’da yaklaşık 90 bin takipçisi var. Hesabın sahibi, her yayından sonra bir sosyal medya editörünün görev bilinciyle, sadece orada olan katılımcıların anlayabileceği alıntılar paylaşıyor; Bartu ve Melikşah’tan destek görüyor. Programa adanmış hesaplardan @museumofmucbirsebepler (kısaca MoMS) hesabının yaratıcısı, her bölümden sonra seçtiği bir obje ya da durumu çizen illüstratör Caner Yılmaz, projenin başlangıcından “Gerçekten böyle bir müze olsa ve insanlar gezse ne güzel olur diye düşünürken, ‘Neden bu müzeyi ben açmıyorum?’ dedim” diye bahsediyor. “MoMS bir teşekkür projesi.”

“EĞLENCESİNE BAŞLADIK”

Melikşah’a göre Mücbir Sebepler’le ‘yedinci kez ünlü olan’ Bartu, aynı Haziran akşamının daha erken saatlerinde, Moda’nın diğer ucundaki evinin mutfağından kendisi ve Merve için akşam yemeği hazırlarken, kendi uyku düzenine göre sabah saatlerinde bize Google Hangouts’tan bağlanıyor. “Pandemi başladığında bir süredir çok çalışıyordum” diyor, “Konserler veriyordum, iki farklı dizi ve bir sinema filminin senaryosunu deneye yanıla yazıyordum. Bu süreçte dinlenmeye karar verdim. Bir hafta sonra sabah beş gibi iki tiyatrocunun açtığı live’la karşılaştım. Biri piyano çalıyor, diğeri şarkı söylüyor ama aralarında senkron olmadığı için çok kötü bir şey duyuluyor. Tutturamıyorlar tonu. Sonra baktım, bir saat falan seyretmişim elimde telefonla, boynum tutulmuş.” İlerleyen günlerde Mücbir Sebepler adını alacak program, ertesi gün Bartu’nun, ‘çok uzun süredir live açıp konuşturmak istediği’ Melikşah’a yayın açmayı önermesiyle başlıyor.

Melikşah, aynı dönemi ‘hiç alışık olmadığı kadar yalnız kaldığı bir zaman’ olarak hatırlıyor. “İzolasyon sürecinin başında duruma, herkes gibi yakın arkadaşlarımızla gün içinde Facetime’larla tahammül etmeye çalışıyorduk” diyor. “Akşam duygusallığı vardır ya, insanın içinden daha edebi bir şey çıkar. Özellikle geceleri düşüncelere dalmaya, kararmaya başladım. Bir yandan da insanların sürekli canlı yayın açmaya başladığı bir dönemdi bu ve çok komik yayınlar oluyordu; mesela, açılıp karşılıklı şiirler okunan, parçalar oynanan. ‘Komik’ dediğim, bana zaten büyük gelen bazı hareketleri, IG Live’da, video üzerinden görünce daha da tuhaf gelmeye başladı. Onlarla ufak ufak eğleniyorduk Bartu’yla. Eğlencesine biz de bir yayın açalım dedik. İlk yayınımızdan sonra ‘Bir daha asla yapmayalım, bizlik değil’ diye düşündüğümüzü hatırlıyorum.”

Fanların da keşfettiği üzere Mücbir Sebepler, Bartu ve Melikşah’ın ‘ekranda’ ilk bir araya gelişleri değil: 2018’in sonbaharında, Bartu Ben, BluTV’de çıkarken Bant Mag için gerçekleştirdikleri bir video röportajı, ondan bir sene kadar sonra Melikşah’ın Neyse Ne, YouTube kanalında, Bazı Nefis Filmler için Bartu’ya ev sahipliği yaptığı başka bir video var. Bartu, Melikşah’la ilk defa 2011’de, kendisi Berkun Oya’nın Güzel Şeyler Bizim Tarafta’sında oynarken tanıştıklarını ama uzun süre yollarının tekrar kesişmediğini söylüyor. “Sonra Kelebekler’in galasında karşılaştık” diyor. “Galadaki tek sober insan bendim ve hamile bir kadındı. Herkes gibi Melikşah da çok sarhoştu, o kadının yanından ayrıldıktan sonra beni 45 dakika esir almıştı. En çok orada muhabbet ettik, daha doğrusu o etti, tek taraflıydı.” Melikşah, izolasyon döneminden önce de birlikte bir şey yapmayı konuştuklarını ama formata karar veremediklerini söylüyor: “Podcast mi yapsak, YouTube serisi mi yapsak, ‘Magazin Masası’ diye bir magazin programı mı yapsak... Konuşup gülüyorduk buna. ‘Bütün arkadaşlıklarımız, ilişkilerimiz biter’ deyip vazgeçti- ğimiz bir şeydi. Bartu ve benim açımdan, daha önce ikimizin yaptığı Facetime gibi şey, yakın arkadaş grubumuzla her gece buluştuğumuz bir sohbete döndü. Zamanla gerçekten bir format halini aldı, YouTube içeriği gibi bir şey yapmaya başladık.”

GENİŞ KATILIMLI BEYİN FIRTINASI

Olağan akışta bir Mücbir Sebepler yayını şöyle ilerliyor: Bartu, IG Live’ı açıyor ve o gece için seçtiği bir şarkıyı çalıyor (bazı günler bu girişe kısa bir dans sekansı da eşlik ediyor). Program, tonlamasıyla ‘Sabahların Sultanı’na selam eden bir “Güüü-naaay-dın!”la açılıyor. (Seda Hanım’ın aksine, ikili ‘abiye’ giymiyor, fakat Melikşah’ın gömlek koleksiyonu, Bartu’nun ise 1980’lerin neon paletini taşıyan ‘hoodie’leri ve renkli çoraplarıyla stil sahibi birer birey oldukları rahatlıkla söylenebilir.) Kısa bir merhabalaşmadan sonra gün içinde WhatsApp grubunda biriken ve yayın öncesinde ekran kayıtları oluşturularak programa hazırlanan gündem maddelerine geçiliyor. Konu listesi geniş: SpaceX’in Crew Dragon’u uzaya fırlatma ânı kadar ‘yüksek’, Linet’in güncel estetik ameliyatları kadar UçanKuş başlıklar konuşulabiliyor. Auteur yönetmen Agnès Varda’yı anarak başlayan bir yayın, Seren Serengil’in köpeğinin isminin Noynoy olduğunu öğrendiğimiz bir cümleyle devam edebiliyor ve interneti bir kaos okyanusu olarak kabullenmiş, içinde halihazırda üç pencere, 72 sekmenin açık olduğu beyinlerimiz bunu yadırgamıyor. Melik- şah, 1990’larda bir kuşağın izleyerek büyüdüğü anchor’lara göz kırpan (ve 2020’ye yakışan woke’lukta) bir akışla ‘haber’ başlıklarını sunuyor. Bartu, telefonunun bağlı olduğu bilgisayar ekranından canlı reji yaparak gecenin konu ve videolarını gösteriyor, başlıklar yorumlanıyor. Yayın akışı devam ederken, ikilinin izolasyon öncesi ve sonrası olarak iki kategoriye ayrılabilecek ‘matikli’ (mavi tikli) arkadaşları, kimi zaman bulaşık yıkarken (Ezgi Mola), kimi zaman koltuğunun bir köşesinde uyuyakalmak üzere (Kuşum Aydın) canlı yayına katılıyor ve hayatlarından güncelleme verip, o gecenin gündemine dair fikir bildiriyor. Programın yaklaşık 30’uncu dakikasında yerleştirmesi yapılacak marka ya da ürünle ilgili bir mizansen gerçekleşiyor. Tüm bunlar olurken, genelde sayısı 40 binle 60 bin arasında değişen izleyiciler ve o gece yayına dahil olan marka, yorumlar bölümünden Bartu’yla Melikşah’ın sohbetine katılıyor; bir saat geçip gidiyor. Mücbir Sebepler’in en bağımlılık yaratan anları, Bartu ve Melikşah arasındaki beyin fırtınası/türetme hallerinin izleyenlere çarpıp daha da komik tınılarla geri döndüğü, spontane gelişen tanım ve diyaloglar. Mayıs sonunda, yerleştirilen ürünün Eti Hoşbeş olduğu bir gecede, Bartu’nun ‘kel’in politik doğrucu ifadesinin olup olmadığını merak etmesi ve sesli düşünmesiyle başlayan konu, katılımcıların yorumlarda yazdığı önerilerle ilerliyor: Gülse Birsel: ‘Saçsızlığa yönelimli.’ Saba Tümer: ‘Saçın tercih etmediği birey.’ Bartu’nun annesi Muzaffer Hanım: ‘Alnı çok genişlik.’ Eti: ‘Çok çok az saçlı birey.’

Yazının tamamı, GQ Türkiye YAZ sayısında.  

İZLE
GQ Türkiye ile #KolektifBak
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası