Sena Mia Kalıp Fotoğraf: Koray Işık
Dergi Konuları

Yeni Kadraj | Sena Mia Kalıp

Sena, kendi iç yolculuğundan yola çıkıp ekip ruhunda buluyor sahnenin büyüsünü. Setin kalabalığında güç toplayıp, yalnızlığında dans, at binme ve piyanoyla nefes alıyor. Rotasında ise hem Türkiye’de hem de dünyada sahne paylaşmak var.

Yeni kadraj’ımıza bu ay genç ama enerjileriyle çoktan fark yaratmış oyuncular giriyor. Her biri bambaşka yollardan geliyor; kimi sahneye çıkmadan önce kendi iç dünyasında derin bir keşfe dalıyor, kimi setin kalabalığında ekip ruhuyla parlıyor. Ortak noktaları, hikayelerini tutkuyla anlatmaları ve her sahnede ‘biz’ duygusunu hissettirmeleri. Kamera önünde ya da arkasında, birlikte yaratmanın görünmez bağını taşıyan bu isimler, hem bugünün hem de yarının sahnesinde kendilerine sağlam bir yer açıyor. Henüz yolun başındalar ama şimdiden dikkatle izlenmeyi hak ediyorlar.

“Biz” deyince aklına ilk kim geliyor?

Aklıma hemen set geliyor. Kamera önü, kamera arkası… Hepimiz birbirimizin temposunu tutturmaya çalışıyoruz. Bazen hiç konuşmadan bile anlaşabiliyoruz, o his tam “biz” oluyor işte.

Yeni Kadraj | Sena Mia Kalıp

Oyunculuk senin için bireysel bir yolculuk mu, kolektif bir deneyim mi?

İlk adımı bireysel bir yolculuk gibi başlıyor; kendi duygularımı, bakış açımı, karakterin ruhunu keşfediyorum. Ama kamera kayda geçince, bu tamamen kolektif bir deneyime dönüşüyor aslında… Partnerimin enerjisi, yönetmenin yönlendirmesi, ekipten gelen o görünmez destek… Hepsi sahneye karışıyor. O zaman anlıyorsun ki bu iş tek başına değil, birlikte atılan bir adım aslında. Ve bence oyunculuğun en büyüleyici kısmı da bu: Kendi iç yolculuğunla başlıyorsun ama yolun sonunda bir ekip hikâyesine dönüşüyor.

Oyunculukta birlikte üretmenin sana kattığı en büyük şey nedir?

Bana en çok “tek başına yetmezsin” duygusunu öğretti. Yani, kötü anlamda değil… Tam tersine, başkalarının enerjisiyle sahnenin nasıl büyüdüğünü görüyorsun. Partnerimin bir mimiği, yönetmenin küçük bir önerisi ya da ekipten birinin “Şunu da denesek mi?” demesi… Bir anda bambaşka bir an yaratıyor. Tek başıma planlasam o kadar iyi olmayacak bir sahne, o an orada hep birlikte doğuyor. Bu yüzden birlikte üretmek bana hem cesaret veriyor hem de oyunun içinde hep taze kalmamı sağlıyor.

Birlikte oynamayı hayal ettiğin ama henüz yolunun kesişmediği biri var mı?

Daha yolun çok başındayım… Türkiye’de birbirinden değerli ve yetenekli bir sürü oyuncu var. Birlikte oynamak istediğim o kadar isim var ki… Mesela Haluk Bilginer, Salih Bademci, Merve Dizdar ve daha birçok değerli isim; onların enerjisini hissetmek çok isterim.

Hayallerim sadece burayla sınırlı değil. Yurt dışında çalışmak istediğim bir sürü oyuncu var. Farklı disiplinlerden gelen oyuncularla sahne paylaşmak beni inanılmaz heyecanlandırıyor. Hem kendi ülkemde hem de yurt dışında Türkiye’yi temsil etmek en büyük hayalim.

Bu işte ‘yalnız olmak’la ‘kalabalık olmak’ arasında nasıl bir denge kuruyorsun?

Genel olarak işim kalabalığın içinde… Sette kalabalığın enerjisi beni hep yükseltiyor. O koşuşturma, herkesin bir şeylerle uğraşması, o ortak heyecan… Çok besleyici. Ama çekimler bitince mutlaka biraz yalnız kalıyorum. Bir sürü hobim var; çekimin olmadığı günler ya danstayım ya da at binmeye gidiyorum. Çekimden sonra da evde kitaplarım ve piyanom arasında gidip geliyorum ya da kendi kendime sahneleri düşünüyorum. O kalabalık ve yalnızlık dengesi olmasa, bence çabuk yorulurdum; biri ruhumu besliyor, diğeri zihnimi dinlendiriyor.

Sahne başlamadan önce yaptığın gizli bir totem var mı?

Aslında bir totemim yok ama sahneye girdiğim an evde tek başımaymış gibi özgürce hareket ediyorum. Sanırım kameranın karşısında da bu yüzden bu kadar rahat ve doğal kalabiliyorum.

Video: Cafer Pala
Styling: Aynur Efir
Makyaj: Melisa Arslanboğa
Saç: Mehmet Can Yılmaz
Styling Asistanı: Büşra Kahveci
Stüdyo Sorumlusu: Mehmed Zahit Hıdır

İZLE
Samimi, Kolay ve İyi Biri: Aytaç Şaşmaz
İLGİLİ İÇERİKLER
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası