100 sene sonra denizlerimizde balık kalmamış olacak. Dünyanın genelinin durumu da pek parlak sayılmaz. Deniz ürünleri, bugünün trüf mantarı muamelesi görecek. Evde balık pişirmek yok. Balık restoranlarının yerini mezeciler alacak. Bunlar da karaborsadan buldukları tek tük balıkları, sadece VIP müşterilerine servis edecek.
* Araştırmalar dana ve kuzu etinin insan sağlığına tamamen zararlı olduğunu ortaya çıkaracak. Et tüketimi azalacak. Dolayısıyla bugünkü kebaplar, 100 yıl sonra bitkilerden elde edilen proteinlerin kıymasıyla yapılacak. Gözde yemekler: Tofu döneri, tofu ızgarası.
* Kömür, odun, gazlı ocak tarihe karışacak. Bunların yerine elektrikli hassas termometreler gelecek. Pişme oranı dijital ortamda belirlenecek. Az pişmiş, gevrek gibi tanımlar yok. Bunların yerine şu cümle var: Lütfen 48 derecede pişirebilir misiniz?
* Bizden sonraki kuşaklar, teknoloji de gelişince, gıda ürünlerini moleküllerine ayırıp, o moleküllerden yeni yemekler üretecek. Geleceğin mönüsünde şunlar var: Domates çekirdeği dondurması, fesleğen sapı köpüğü, maydanoz klorofil yağı, kuzu yanak lifi sosu, kuşkonmaz özsuyu çorbası.
* Gastronomik değerlerinin farkına varılmamış doğal ürünler nihayet keşfedilecek. Yeni bitkiler, bitki kökleri, ağaç yosunları, ağaç sakızları yemeklere girecek.
* Bir sonraki yüzyılın meşrubatı, bugün sadece detoksçuların rağbet ettiği çim suyu. Gazlı içecekle birleştirilip meşrubat olarak sunulacak. Soda+çim suyu serinde iyi gidecek.
* Endüstriyel mutfaklarda henüz yaygınlaşan eksi 196 °C’deki sıvı nitrojen evlere de girecek. Kuru erzak dolabındaki sahlep ve buzdolabındaki sütle sıvı nitrojen karıştırılarak 30 saniyede Maraş dondurması yapılabilecek. Çat kapı damlayan misafirler için uygun çözüm.
